EMEKLİ NE BEKLİYOR?

Hayatlarının belirli dönemlerini öyle ya da böyle bir şekilde yaşamış ve adeta son baharı yaşayan bu insanlarımız elbette çok şey bekliyor.

Sevgi, saygı, hürmet, kadir ve kıymet...

Hatta ölümü bile bekliyor.

Ama ölmeden önce en çok bekledikleri şey hayatlarının son dönemlerinde rahat ve huzurlu bir yaşam sürebilmek onların belki de en çok beklediği durum.

Peki, nasıl olacak bu?

Günümüz şartlarında artan enflasyonla birlikte fahiş fiyatlar zaten iki büklüm olan bellerini iyice büküyor.

Market, bakkal, manav, çarşı pazarda yaşanan astronomik fiyatlar, uçup giden ev kiraları belki de birçoğunu hak vaki olsa da daha fazla ıstırap çekmesek pozisyonuna getirdi.

İşte burada devlet baba devreye girecek ve "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın " anlayışının temsilcileri bu karamsarlığı ortadan kaldıracak.

Bu başarmanın ilk yolu ekonomideki artan fahiş fiyatlara dur diyebilecek sağlam denetim ve kontroller yapılacak.

Bir diğer yol ise onların yaşam standardını yükselebilecek oranda maaş artışı yapacak.

Günümüz şartlarında yapılan maaş artışlarının ki hele hele ek kök ayakları ile sıfıra sıfır denk geldiğini varsayacak olursak yedi bin beş lira ile nasıl yaşanacağını varın bir hesap edin bakalım.

Devletine yıllarca prim ödemiş, istihdam sağlamış BAĞ-KUR emeklisi ile alin teri kurumadan akıttığı terden vergisi kesilmiş SSK'lı emeklilerimizin yılbaşına kalmadan güzel bir müjde beklediğini buradan bir kez daha duyuralım.

Memur ve memur emeklilerine seçim döneminde verilen sözler yerine getirildi, yılbaşından itibaren de yeni artışlarla en düşük maaş otuz bin liranın üzerinde olacak.

Allah daha çok versin elbette ama emekli ile memur arasındaki uçurum bu kadar artarsa toplumsal ayrımcılık katlanarak artar.

Madem devlet baba ise ki öyle biliriz evlatlar arasında ayrım yapmaz, yapmamalı.

Öyle değil mi?