‘ELMALI DAVASI’ ERTELENDİ

Antalya’nın Finike ilçesinde iki kardeşin, istismara uğradığı gerekçesiyle sanıklar anne ve üvey baba ve dayının yargılanmasına Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sanıkların tutukluluk talebinin reddine, adli kontrol kararının devamına karar verilerek duruşma 15 Kasım’a ertelendi.

Balıkesir'de Edremit Cumhuriyet Başsavcılığına geçen yılın haziran ayında başvuru yapan çocukların babaanneleri, Antalya'nın Finike ilçesindeki torunları İ.E.G(10) ile G.E’nin(7)anne, üvey baba ve dayıları tarafından 2019'da cinsel istismara uğradıkları iddiasıyla ihbar ve şikayette bulunması üzerine soruşturma başlatılmıştı. Yürütülen soruşturma çerçevesinde 24 Temmuz 2020'de düzenlenen iddianame ile sanıkların cezalandırılması istemiyle Elmalı Ağır Ceza Mahkemene dava açılmıştı. Soruşturma kapsamında yakalanıp, gözaltına alınan anne M. A. ile üvey baba R.A, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Sanıklar M. A. ve R. A., üçüncü duruşmada yurt dışına çıkış yasağı şartıyla adli kontrolle serbest bırakıldı.

Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 6. duruşmaya tutuksuz sanıklar çocukların annesi M.A ve üvey baba R.A ve dayı S.C.G(15), salonda hazır bulunurken, taraf avukatları, farklı illerin barolarından gelen avukatlar ve dernek temsilcileri katıldı.

“ŞİKAYETÇİYİM”

Tanı olarak dinlenen babaanne Günay S, sanıklar ve dayıdan şikayetçi olduğunu ifade ederek, “Ayrıca burada olmaya çocukların dedesi anneanne ve teyzelerinden de şikayetçiyim. Ayrıntılı şekilde yaşananları anlattım. Beyanlarımı tekrar ediyorum. Çocuklar bu mağduriyeti yaşamış. Torunlarım ağır travmadalar. Şuan itibariyle yaşlarının üstünde ağır ilaçlar kullanıyorlar.

“ÇOCUKLARIMI ÖZLEDİM, ONLARDA BENİ ÖZLEDİ”

Çocukların öz babası Günay G, “Çocuklarımı çok özlüyorum. Onlarda beni özlüyorlar. Şuan devlet korumasındalar, onlara iyi bakılıyor. Onların yeri benim yardımdır. Onların benim sevgime ihtiyaçları var. Çocuklarıma bunu yaşatanlar şuan serbest dolaşıyor. Çocuklarım 80 gündür benden ayrı. Bende onlardan mahrumum. Çocuklarıma bunu yaşatanların en ağır cezayı almasını istiyorum” diye konuştu.
Duruşmaya katılan öz baba Gürhan G’nin avukatları ise toplumun gözünün bu davada olduğunu işaret ederek, "Sanıkların tutuklanmasını istiyoruz. Sanıkların delilleri karartma, çocukları kaçırma şüpheleri vardır. Sanıkların tutuklanmalarını tap ediyoruz” dediler.

“TUTUKLANMA İSTEDİLER”

Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Serap Ertuğrul, sosyal hizmetler uzmanının yazdığı son raporun dikkate alınmaması gerektiğini dile getirerek, "Raporda babaannenin hastalığından söz edilmektedir. Bu bilgi notuna dayanarak çocuklar babaanneden alınmıştır. Çocukların akıbetinden babaannenin bilgisi yoktur. Çocuklar kullandığı ağır ilaçlar nedeniyle tam teşekküllü bir hastaneden rapor alınmalıdır. Sanıkların çelişkili ifadeleri vardır, suç vasfı gözetilerek sanıkların tutuklanmasını talep ediyoruz” dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, sanıkların üst halden cezalandırılmalarını ve tutuklanmalarını talep etti. Duruşma savcısı, sanıkların üzerine atılı suçların katalog suçlardan olduğuna değinerek, "Mevcut delil durumu ve sanıkların üzerine atılı suçları işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesinin varlığı dikkate alınarak, sanıklar M.A ev R.A’nın tutuklanmalarına karar verilmesi kamu adına talep oluru” dedi.
Anne M.A. ise atılan iftiralardan dolayı televizyon programına çıkmak zorunda kaldığını ifade ederek, "Özür diliyorum. Kanala çıkmak zorunda kaldım, linçe uğradık, haksız yere linç edildik. Başından beri söyledim ben oğlumun buraya gelmeden bir gün önceki telefon kayıtlarının dinlenmesini istedim. Kayıtların çıkartılmasını istiyorum. Bu kayıtlar ortaya çıkarsa her şey ortaya çıkacaktır. Oğlumun videosunu size izletmek istiyorum. O videoda babasından bahsediyor. Çocuk babasına, “Babacım gel şunu yapalım” diyor. Hiç babaya hesap sorulmuyor. Asıl tüm bu olanlar babanın yanında oluyor. Neden 4 ay sonra böyle bir iftira atıldı. Neden o zaman çocuklar adli tıpa götürülüp darp raporu alınmadı. Çünkü bunları öz baba ve babaanne biliyordu. Ben cezaevinden çıktıktan sonra hesap soracağımı biliyordu. Bu nedenle oğlundan yana oldu. Biz kötü ise neden çocuğu bize gönderdi. Madem evliymiş neden hala kız kardeşimle ile birlikte. Neden karısına ihanet ediyor. Madem çocuklarını bu kadar özlüyormuş. Ben eridim bittim şuan burada çocuklarım için duruyorum. Çocuklarımın çizimlerini görmedim. Çocuklarımı ifşa etmedim. Babaanne gece yarısı birilerini arıyor, bu olayı medyaya duyurması gerektiğini söylüyor. Babaanne çocuklarının çizimlerini ifşa ediyor. Bu durum çocuklara istismar sayılmıyor mu? Olayı çok farklı yöne saptırıyorlar. Benim bilmediğim başka bir rapor var mı? Ben veya R.A ile başka insanlarla ilgili böyle bir şey olmuş diye rapor var mı? Yok. Herkes görmek istediğini inanıyor. Suçlamaları kabul etmiyorum” ifadelerine yer verdi.

“BERATINI İSTEDİ”

Üvey baba R.A ise şikayetçi avukatların daha önce konuda öz baba ve babaanneyi suçladıklarını dile getirerek, "Şimdi bizi suçluyorlar. Bu suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum” dedi.
Sanık avukatları ise baroların katılma taleplerinin reddine karar verilmesini isteyerek, ortaya atılan iddiaların somut delillerden yoksun olduğunu nedeniyle müvekkillerinin can güvenliğinin olmadığını savunarak, sanıkların adli kontrol kararlarının da kaldırılmasını istedi.

Mahkeme heyeti, tutukluluk talebinin reddine adli kontrolün devamına karar verildi. Duruşma 15 Kasım’a ertelendi.

UCİM'DEN TUTUKSUZ YARGILAMAYA TEPKİ

Duruşmanın sona ermesinin ardından Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Genel Başkanı Saadet Özkan, açıklama yaptı. Özkan, mahkeme heyetinin, delillerin toplandığını ve karartma şüphesi olmadığını söyleyerek tutuksuz yargılama esasıyla devam etme kararı aldığını söyledi. Çocukların 80 gündür özgür olmadığını, aslında tutuklu olanların da çocuklar olduğunu belirten Saadet Özkan, şöyle konuştu:

“Adalet nöbetimize devam edeceğiz. Biz neden susmuyoruz, çünkü çocuklar ifşa olmasın, istismarcılar çocukları bilmesin, onların başına bir zarar gelmesin diye ama düşüncesizce o çocukların her türlü adı sanı, adli tıp raporları ortaya ayan beyan serildi. Bugün buraya gelen ve çocuklar için mücadele eden barolarla birlikte hep beraber sesimizi çıkardık. İnsan haklarından, çocuk haklarından, çocukların yararından ve davanın içindeki açıkça söyleyemediğimiz ayrıntılardan, adli tıp kurumunun raporundan da bahsettik. O zaman biz raporları bir kenara bırakalım, başka türlü televizyon ekranlarına çıkalım, halk jürisinin önünde davaları mı devam ettirelim? Hayır. 'Adalet, devletin temelidir' dediğimiz yerde, adaleti adliye koridorlarında, duruşma salonlarında vermeye devam edeceğiz. Tüm çocuklara sesleniyoruz. Alçak istismarcılara karşı konuşun, sizi susturmalarına izin vermeyin, bu ülkenin ve bu milletin fertleri susmayacak. Şu anda tutuksuz olabilirler ama daha görülecek günler var."

“BU DAVADA EN ÇOK ZARARI ÇOCUKLAR GÖRDÜ”

Sanıklar Merve A. ile Rahmi A.'nın avukatlarından İbrahim Şimşek ise soruşturmanın başından bu yana dosyada yer aldığını belirterek, “Maalesef dosyamız, sosyal medyada farklı bir şekilde afişe oldu. Daha doğrusu çocuklar, afişe oldu ve en çok zarar görenler de onlar oldu. Sosyal medyada dosyamızda ilgisi olmayan başka davalara ait belgeler, dokümanlar sanki bizim dosyamızınmış gibi paylaşıldı. Sonunda da halkta 'bu sanıkları nasıl salarlar?' şeklinde bir algı oluştu ama belirtmek gerekir ki, özellikle ses kaydı, hatıra defterinden kesit dolaşıyordu. Onlar bizim dosyaya ait değiller. Sosyal medyada dolaşan ve çocukların çizdiği resimlerle ilgili de maalesef birçok şey konuşulmadı. Babaannenin çocukları yönlendirdiğine ilişkin bir psikolog raporu var. Teşhis mevcut. Dolayısıyla bir taraf dinlenip, bir taraf dinlenmeyince yargısız infaz ve linç girişimi oldu. Çocukların da sanıkların da unutulma hakkı var" diye konuştu.

İHA - DHA