EĞİMLİ ALANLARDA YER ALAN YERLEŞMELER
Tarım yanında hayvancılık faaliyetlerinin de yapıldığı bu
yerleşmelerin alt yapı yetersizlikleri olan yerlerde hayvansal atıklar çevre
kirlenmesine ve dolayısıyla insan sağlığının bozulmasına sebep olmaktadır
(Doğanay, 1997, 362).
Kısaca belirtmek gerekirse, düzlüklerde kurulan yerleşmeler
elverişli ulaşım, tarım alanlarına yakınlık ve gelişmeye uygun mekân gibi
avantajlara sahiptirler. Ancak paha biçilmez değerdeki tarım alanlarının
işgali, yeşil alanların tahribi ile ekolojik sistemler üzerinde ciddi olumsuz
etkileri, kuruldukları alanların büyük oranda deprem riski taşıması, muhtemel
temiz su sıkıntıları gibi sakıncalı yanları vardır.
***
Bilindiği gibi Türkiye arazisi ortalama yükseltisi 1132 m
olan yüksek ve eğimli yüzeylerin geniş alanlar kapladığı bir yerdir. Genelde
dağlık ve engebeli bir jeomorfolojik yapıya sahip olan Türkiye’de yerleşmelerin
üçte ikisinden fazlası eğimli yüzeylerde kurulmuştur (Doğanay, 1997, 260, 360).
Bu alanlar dağ etekleri, sırtlar ve yamaçlardır. Ovalarla
dağların birleştiği yerlere karşılık gelen etek kısımları, dağ sıralarının
yamaçları ve dağlar ve tepeler arasındaki sırtlar yerleşmelerin yoğun olarak
kurulduğu alanlardır. Bu alanları tercih eden yerleşmeler için önemli
avantajlar söz konusu olduğu gibi, bazı dezavantajlar da vardır.
Nispeten yüksekte yer alan bu yerleşmeler yaylalara
yakınlığı, temiz havası, doğal güzellikleri ve güzel manzaralarıyla sakinlerine
daha renkli bir yaşam ortamı sunarlar.
***
Eğimli ve engebeli alanlarda yer alan yerleşmelerin en
önemli sorunları çeşitli alt yapı hizmetlerinin (yol, su, elektrik,
kanalizasyon, eğitim, sağlık, güvenlik, ticaret, haberleşme vb. hizmetler)
karşılanmasında karşılaştıkları zorluklar ve çeşitli doğal afet riskleriyle
sıkça karşı karşıya kalmalarıdır.
Etek yerleşmeleri, düzlüklerin bitip dağlık alanların
başladığı dağların etek kısmında kurulmuşlardır. Konumları itibariyle hem
dağlık bölgelerin hayvancılık imkânlarından hem de ovalardaki ziraat
faaliyetlerinden yararlanma şansına sahiptirler.
***
Dağ etekleri doğal su kaynaklarının sıkça yüzeye çıktığı
alanlar olduğu için bu yerleşmelerin temiz su surunu pek olmaz. Ancak etek
yerleşmeleri, deprem, sel baskını, çığ, heyelan gibi doğal afet riski ile karşı
karşıya kalabilirler.
Dağlarla ovaların birleştikleri alanlar, çoğu yerde fay
hatlarına karşılık geldiğinden, etek kısımları ise konumları itibariyle sıkça
sel, çığ, heyelan ve kaya düşmesi gibi afetlere maruz kaldığından buralarda
kurulan yerleşmeler her zaman risk altında bulunurlar.
***
Sırt yerleşmeleri, üzerindeki düzlüğün yerleşmeye uygun
olduğu sırtlarda yer alırlar. İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve
birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şekli olan sırtların
üzeri düz olabileceği gibi keskin de olabilir.
Sırtlarda kurulan yerleşmeler, temiz hava ve güzel
manzaralardan faydalanma avantajlarına sahiptirler. Ancak su ve ulaşım
sorunları, heyelan ve erozyon riski, kuvvetli hâkim rüzgârlara açık olma gibi
açılardan oldukça fazla sorunun yaşanabileceği yerleşmelerdir.
***
Kuvvetli rüzgârlara açık olma, bazı yörelerde yerleşmeler ve
nüfus üzerinde önemli etkiler bırakmaktadır. Mesela, Marmara Bölgesi’nde
Karadeniz kıyıları, yılın büyük bir bölümü kuzey rüzgârlarına açık olduğu için
bu rüzgârlara açık olan sahalarda, doğal, beşeri ve iktisadi şartlar
yerleşmeler ve nüfus birikimine uygun olduğu halde bölgenin diğer kesimlerine
nazaran söz konusu olumsuzluktan dolayı yerleşme ve nüfus yoğunluklarının
oldukça düşük olduğu görülür (Arınç, 2016, 190).