EDEBİYATSIZ YAŞAMAK

Edebiyat ile akıl göze inip perdeli bakamaz. Kim demiş, kime demiş, ne için demiş, ne makamda demiş gibi pek çok sebeplere bakarak edebiyatsızlığı nedeni ile geçinemediği ayrı gayrı olduğu pek çok kimse ile edebiyatı elde etmesi ile geçinebilir. Telefi yerine selefi olabilir.

***

Tasavvuf yolunda hakikati kavrayabilir vartalara düşmekten kendini kurtarabilir. “Bulutlar ağlıyordu sağanak sağanak kara dilbere, içiyordu yudum yudum sevinçle gör bir kere.” Bir edebi mısrada böyle demiş ehlullah…

***

Evet, ağlamak esasında insana has bir duygudur fakat bu satırda buluta yüklenmişmiş bulut ağlıyor demiş. Esasında bulut ağlamaz ondan yağmur yağar. Kara dilber dediği toprak zira susuz kalmış kara demiş, dilber demiş çünkü toprak suya açtır.

***

Yudum yudum içmek yine bir canlıya ait bir şeydir ama toprağın su ile buluşması olarak yorumlanmış. Sevinçte yine insana has bir sıfat fakat onu da cansız bir varlığa yüklemişler. Anlatılmak istenen iki satırda yağmurun yağma hadisesi ve toprağın bu su ile ıslanması.

***

Kaç satırla meseleyi açtık halbuki şair iki mısraya sığdırmış anlatmak istediğini. Bunu neden mi anlattım. Bütün kavga ve ayrılıklar esasında bu iki mısra gibi kafiyeli olan Müslümanların hakiki beraberliklerini, edebiyatsızlık nedeni ile zahiri ayrılıklara dönüşmüş olmasını üzüntü ile gördüğümüz için yazdım.

***

Edebiyatsızlık nedeni ile selefiler oluyor telefi. Edebiyatsızlık nedeni ile tasavvuf ehli düşüyor vartaya oluyor tuhaf. Edebiyatsızlık nedeni ile cemaat ehli oluyor zayiat tarikat ehli oluyor takliyat vesaire vesaire…

***

Gerçi süt bozulsa yenilir peynirde bozulsa yenilir ama Müslüman yağ gibidir en son kıvamdadır bir bozulsa daha yenilmez tadılmaz bir hal alır. İşte bu hal üzere olmamak çıkmaz sokaklarda kaybolmamak için bu inanç sisteminin şifresi olan edebiyatı bilmek konuşmak idrak etmek şart olmuş.

***

Tasavvuf bir şiirdir onun ehli ondaki manayı anlar iken şiir mantığını bilmeyen bir meteryalist elbet o şiirdeki ahengi görmez. Din İslam olunca ise şirk kabul etmez ortak kabul etmez. Din Hristiyanlık Musevilik olsa yahut başka başka inançlar olsa olabildiğince ortak şerik, mevcut hayatta tutula biliniyor ve öyle kabul ediliyor.

***

Bu semavi dinlerinde tahribata uğraması edebiyatsızlık dediğimiz anlayış kısırlığından dolayı olmuştur. Yediren içiren rızık veren bir Allah’a karşı bizlerin babası da bizim için çalışır bizi yedirir içirir diyerek perde yapmalarından bu sıfatı Rablerine yakıştırmışlardır.

***

Onların babaları sperm mahsulü iken biyolojik bir babayı bırakıp beşeri zafiyetlerden münezzeh bir Rabbi baba olarak yorumlamışlardır. Onlara sorulduğunda sizin baba diye tabir ettiğiniz biyolojik bir baba mıdır meni mahsulü müdür ki ona baba diyorsunuz.

***

Hepsi bu soru karşısında hayır asla diyeceklerdir. O halde inandığınız Rabbe insana ait sıfatı yakıştırmanız nedendir? Burada da edep ve edebiyatsızlık eksikliği olmuş anlayış kısırlığından kavram kargaşası yaşayarak yanlış bir inanca bağlı kalınılmıştır.

***

Aynı durum ve tutum maalesef son yüz senedir İslam dünyasına da sızdırılmış. Bundan ötürü mevcut cemaatler ve tarikatler pek konuda ihtilafa düşerek yaşamaya başlamışlar. Bütün bu ihtilafları dinsiz Avrupa kendine fırsat bilmiş ve avrupaileştirdikleri insanlar ile medeniyetsiz medeniyetlerine güç katmışlar.

***

Öyle ki bin yıldır İslam’a sancaktarlık etmiş bir milletin torunlarında dinsiz Avrupa’da olan her türlü adet ve yaşam mübah olarak görülerek yaşanmaya başlamış. Artık bu selin önüne geçilemez fakat İslami ahlak ile aydınlanarak aydınlatarak bu halden ve bu halin neticesinde doğacak vahim sonuçlardan bu milleti kurtarabiliriz.

SON SÖZ

Meteryalist ve maddeci bir bakış açısından uzak olarak hakiki tasavvufun edebi yaklaşımı ile edebiyat ruhu ile yeniden doğup İslam’ı anlayıp yaşamanın vakti nakit olarak ödenmelidir.