ECZACI BÜLENT

Sevgili okurlar; pandemi ile mücadelede üçüncü yıla girdik. Maskeler, sosyal mesafeler, kısıtlamalar, aşılama çalışmaları, eve kapanmalar derken bugünlere geldik. Bu süreçte birçok kişiyi de korona yüzünden kaybettik. 

Bu süreçte geçen yıl 1 Nisan’da ben de annemi kaybettim. Gerçi annem alzhemier nedeniyle vefat etti ama korona tedbirleri nedeniyle kimselere haber vermeden sessiz sedasız kendisini son yolculuğuna uğurladık.

Evimizin direğiydi sevgili anacığım. Bize kol kanat gererdi. Enerji kaynağımızdı. Onu kaybettik. Acı bir yıldı 2021 benim için. Sadece anamı değil, sevdiğimiz eski dostlarımızı da kaybettik.  Örneğin sevgili gazeteci arkadaşımız Abdullah Yalçın…

Emekli maaşıyla geçinmeye çalışan sevgili arkadaşımız kiracı olarak ikamet ettiği evde hayatını kaybetmişti. Cansız bedeni günler sonra bulunan bu arkadaşımızın ölüm nedeni kalp kriziydi.  

Geçenlerde bir ölüm haberiyle daha sarsıldım. Çok eski bir dostum olan Eczacı Bülent Gülhan, korona yüzünden hayatını kaybetmiş. Aşı olmadığı için vefat ettiği söyleniyor. Bundan da aşının ne denli önemli olduğuna dairi ders çıkarmamız gerekiyor.

Sevgili Bülent, eczacılık mesleğine bizim Güllük Caddesi’ndeki dükkanımızın bitişiğinde başlamıştı. 1980’li yılların sonlarıydı. Bülent, eczacılık fakültesinden mezun olduktan sonra bir devlet memuru emeklisi olan babasıyla gelip bizim dükkanın bitişiğini kiralamışlardı.

Biz o dönemde ağabeyimle dükkanımızda fast-food işi yapıyorduk. O yıllarda Antalya lisesinde öğrenci idim. Dükkanımızın karşında Sigorta Hastanesi vardı. Ama o yıllarda hastalara ilacı SSK hastanesi kendisi veriyordu.

Ayrıca hastanede SSK’lı olmayana tedavi hizmeti de verilmiyordu. Her ne kadar Bülent’in eczanesi hastanenin karşısında olsa da buradan istediği kazancı elde edemeyince dükkanını Kemer Kiriş’e taşımıştı. Gidiş o gidiş.  Sevgili Bülent ile bir daha yollarımız kesişmedi.

Öte yandan AK Parti döneminde sosyal güvenlik kuruluşları birleştirilince SSK hastaneleri de tarih oldu.  Eskiden SSK’lıların tedavi görebildiği o hastane Atatürk Devlet Hastanesi olarak hizmet veriyor. 

Sevgili Bülent’in umduğu kazancı elde edemediği için tahliye ettiği dükkanda şimdi bir başka eczane hizmet veriyor. Sadece Bülent’in tahliye ettiği dükkanda değil, geçmişte bizim hamburgercilik  yaptığımız dükkan da dahil olmak üzer o bölgedeki dükkanların çoğu eczaneye dönüşmüş durumda. Çünkü artık SGK yerine ilaçlar da anlaşmalı her eczaneden alınabiliyor. 

Sosyal Güvenlik kuruluşlarının birleştirilmesi; hastanelerdeki ayrımın ortadan kaldırılması bu iktidarın olumlu icraatlarından biridir. Ancak; üzülerek belirtmek isterim ki bu iktidar döneminde SGK emeklilerinin alım güçleri çok ama çok gerilemiş durumdadır.

Uzağa gitmeye gerek yok. Kendimden örnek vereceğim. Ben emekli olduğum 2016 yılında net asgari ücret 1300 liraydı. Bana 1700 lira civarında emekli aylığı bağlanmıştı. Yani asgari ücretin çok üzerinde emekli maaşım vardı.

O dönemde dolar da 3 lira civarındaydı. Ama aradan geçen 5 yıllık dönemde süreç hep emeklinin aleyhine gelişti. Geçen yıl maaşım asgari ücretin altına düştü. 2022 yılında ise asgari ücretlinin maaşı benim emekli maaşımın neredeyse iki katına çıktı. Döviz karşısında ise mum gibi eridi.

Gerçek enflasyon benim için açıklanan rakamlar değil döviz kurlarındaki artış kadardır. Çünkü fiyatların dövize endekslendiği bir durumla karşı karşıyayız.

Çünkü dolar yükseliyor akaryakıt zamlanıyor. Dolar yükseliyor elektrik zamlanıyor. Dolar yükseliyor etiketler değişiyor. Ama emeklinin geliri hep bu artışların altında kalıyor…