ECEL GELİNCE
“Her ümmetin bir eceli vardır.” (Araf/34)
Eceli müsemmadan kim kaçabilir, ne bir salise geri nede ileri… Ölüm ne güzel teselli derdim çok diyene… Bir an belli bir zaman durdurur, düzenler iç alemimizi.
Gençti deriz, bekardı hasta değildi, gözü dünyadaydı evlatları küçüktü der, yakıştıramayız ölümü hiçbir zaman sevdiklerimize. Arkalarından birkaç gün ağlar, yadeder tekrar unuturuz birer birer göçenlerimizi…
Rızık kaygısı, gelecek korkusu, mal sevgisi ile çalkalanır dururuz. Sonra kaldığımız yerden devam ederiz hayatımıza, hiçbir şey olmamış gibi!
Gideceğimiz garantiyken, hayatımızı garanti altına alma çabalarımız hiç bitmez tükenmez ne yazık ki! Nefeslerimiz sayılı, ecel peşimizdeyken, biz neyin telaşındayız değil mi, ne garip?
İyilikler yapmak yerine, ibadetlerimizi düzene koymak, yaşam muhasebesi yapacağımıza, dünyalıklar peşinde koşar dururuz. Öleceğini bilen tek canlı insan ama hiç ölmeyecek gibi uzun vadede hayeller hesaplar, işler peşinde koşan yine o…
Misalen; Bu taksitlerim iki sene sonra bitecek, sonra arabanınkiler… Bu sınavlarım bitsin, terfi olacağım yazın giderim tatile. Bir hafta sonra, banka ödemem var. Çok yoğunum, seni görmeye mutlaka yarın geleceğim vb. ertelenen hayatlar ve daha neler neler…
Ah be insan, kimden bu kadar ömür teminatı aldın da ömrünü taksitlere ayırdın! Halbuki ölüm yastığının altında değil mi? Çok güzel bir söz vardı şöyle diyordu: Şimdiki köleler, taksitle yaşayıp borçlu ölüyor, ne kadar doğru değil mi?
Bana surat asma hayat, kısa bir filmin kahramanıyız bir varmış bir yokmuş ile başlayan…Misafirim misafiriz işte sonuçta, oyalanma boşuna! İstesek istemesek de göçeceğiz bu diyardan aynı diğer göçenler gibi…
Çokta hırpalama kendini, ne dem bâki, ne gam bâki! Çokta sahiplenme dünyaya, lehül mülkü çıkar hayatından. Tarla kiminse, ondan çıkan mahsulde Onundur. Kök salamadığın toprak çürütür seni, debelenme boşuna, ebedi kalan yok, herkes seferi! Sen yolculuğunun tadını çıkarmaya bak! Sonrası mı?
Dev bir ekranda filmimizin geri kalanını seyredeceğiz! Orda haksızlık yolsuzluk yok. Hesap var, Kitap var, mizan var… Açılır sayfa sayfa önüne defterin, bir bir şahitlik yapar bütün azaların! Zerre kadar iyilik ve kötülüklerin hesabını görecek olan hasib bir zat var, çok adil davranır herkese.
Sonrası mı? Defterler dürülür, hesaplar görülür, kimseye de müsamaha gösterilmez! Kork o mahkemeden ki “hakimin” kendisi şahittir!
SON SÖZ
Her yaptığımızdan haberdar olan Rabbimiz, bize rahmeti ile muamele etsin hak yoldan ayırmasın. Bu güzel dua ile sizleri emin olana emanet ediyorum! Muhsine bir kul…