DÜZLÜK ALANLARDA YER ALAN YERLEŞMELER

Benzer özellikleri olan kıyı ve iç ovalar, vadi tabanları düzlükleri, platolar ve havzalar düzlük olarak nitelendirilen başlıca alanlar olup yerleşmelerin yoğun olarak seçildiği yerlerdir. Türkiye’de düzlüklerde kurulan yerleşmeler toplam yerleşmelerin yaklaşık yüzde 30’unun oluşturduğu (Yalçındağ, 1977, 30) tahmin edilmektedir.

***

Yerleşmelerin bu alanları seçmesinde esas olarak ulaşım şebekesine yakın olma amacı vardır. Çünkü düzlükler, yolların en kolay yapıldığı, bozulma risklerinin en az olduğu ve bunun yanında tarımsal faaliyetlerin en yoğun olduğu alanlardır. Ulaşım ve ulaşım ağı yapımının kolaylığı, başta tarım olmak üzere ekonomik faaliyetlerin çeşitliliğinden dolayı sağladığı ekonomik getiri ve doğal felaket riskinin minimum olması bakımından ovalar hızla yapılaşmaya açılmaktadır.

***

Son yıllarda kırsal yerleşmelerin yanında şehirsel yerleşmelerin de bu alanlarda yoğunlaşması, ülkeyi ekonomik açıdan geri dönüşü son derece zor çıkmazlara sokmaktadır. Paha biçilmez değerdeki tarım alanları kısa vadede basit çıkarlar uğruna mesken, yol, sanayi kuruluşu (Doğanay, 1993, 442) ve turizm tesisleri tarafından işgal edilmektedir. Aşırı ve dengesiz kentleşme sonucu sadece verimli tarım arazileri elden çıkmamakta, gün geçtikçe kırsal alanların azalmasına yol açan bu gelişme, ekolojik dengeyi de bozmaktadır.

***

Yeşil alanların tahribi bir yandan ekolojik sistemler üzerinde ciddi olumsuz etkiler bırakırken öte yanda tarım alanları üzerinde genişleyen şehirsel alanlar; bu yeşil örtünün beton zemin, asfalt ve beton yığınları ile kaplanması, insan sağlığını tehdit etmesi yanında, gün geçtikçe dar alanlara itilen yaban hayatını daha da kısıtlamaktadır.

Bu durum, aynı zamanda iklim değişikliğinin tehdit ettiği ekolojik dengenin bozulmasını kolaylaştıran bir ortam hazırlamaktadır. Ayrıca tarımsal alanların kapladığı yerlerin zemini büyük oranda alüvyal dolgular ve gevşek malzemelerle kaplı olduğundan söz konusu alanlarda şehirleşmenin gelişmesi, tamamına yakını 1. derecede deprem kuşağında yer alan bu arazilerde olabilecek başta deprem olmak üzere muhtemel doğal afetlerde de ciddi riskler oluşturmaktadır (Çelik, 2019, 315).

***

Vadi tabanı düzlüklerinde kurulan yerleşmelerin, vadilerdeki bol temiz su kaynaklarından, verimli alüvyal topraklardan, vadileri takip eden yol güzergâhlarından ve yer aldıkları bölgenin nispeten elverişli iklim şartlarından yararlanma gibi avantajları vardır. Ancak son zamanların gündem konularını teşkil eden iklim değişikliğinin yol açtığı aşırı yağışların sebep olduğu artan sel baskınları, yerleşim yeri olarak vadileri seçen yerleşmelerin korkulu rüyası haline gelmiştir.

Son zamanlarda merkezi ve yerel yönetimlerin büyük hatası olarak vadilerde oldukça riskli alanlarda konumlanmalarına göz yumulan yerleşme ve beşeri tesislerin sel baskınları sonucu büyük mal ve can kayıplarına maruz kaldığı gözlenmiştir. Ayrıca bu yerleşmeler aşırı yağışlarda heyelan, kaya düşmesi ve çığ riski gibi tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktadırlar.

***

Bu olumsuzlukları gidermek için doğal afetlerde zarar görebilecek yerlere konut ve diğer beşeri yapıların kondurulmaması ile ilgili olarak radikal tedbirlerin alınması yanında, taşkınları önleyecek baraj ve göletlerin yapılması gerekir. Yerleşmelerin en çok tercih edildiği jeomorfolojik üniteler arasında birikinti konisi ve yelpazesi düzlükleri yer almaktadır. Birikinti konileri ve yelpazeleri üzerinde, kaba malzemenin bulunduğu tepe kısmından tabana sızan suların, killi (geçirimsiz) materyalin bulunduğu etek kısımlarından yüzeye çok sayıda doğal kaynak suları çıkmaktadır.

***

Pek çok yerleşim biriminin birikinti konisi ve yelpazelerinin eteklerinde kurulmasının en önemli sebebi bu kaynaklardan yararlanmaktır. Yerleşmelerin bu konumları seçmesinde, hem verimli tarım arazilerinin tarım amaçlı kullanılması hem de temiz su kaynaklarından yararlanma düşüncesi yatmaktadır. Bu konumlarda yer alan yerleşmeler çoğunlukla, düzlüklerin sona erdiği dağ yamaçlarına yakın yerlerde akarsu ve taşkınların biriktirdiği kolüvyal depolar üzerinde ve etrafında dizilmişlerdir. Binlerce yıllık yerleşme tarihimiz boyunca bu alanlar tarım açısından çok verimli yerler olmadığından isabetli bir kararla yerleşme yeri olarak seçilmişlerdir.