Doğrusuyla yanlışıyla...

5 yıllık planlama yapılan Nuri Şahin dönemi 2’nci yılın tamamlanmasıyla sonuçlandı. Nuri Şahin, hep dile getirdiği hayallerinin takımı Borussia Dortmund’dan teklif alınca bonservis de kazandırarak, Kırmızı-Beyazlılara veda etti. Her ne kadar basının karşısında birlik fotoğrafı verilse de küçük bir soğukluğun yaşandığı da kulağımıza geldi.

Her neyse bugünün konusu bu değil…

Nuri Şahin’in ayrılığının Antalyaspor için net şekilde olumsuz yansıyacağına inanıyorum. Sadece teknik adam meziyetleri olarak değil, kulübü sahiplenmesinden, kan kusup ‘kızılcık şerbeti’ içtim dediği için… Siz hayatınızda transfer engeli kalksın diye para veren teknik adam gördünüz mü? Ben de Nuri Şahin’e kadar görememiştim. Bunu yaptıktan sonra da takımına 500 bin Euro bonservis getirip Almanya’nın yolunu tuttu.

Ancak şunu da dile getirmekte fayda var; Antalyaspor Yönetimi, Nuri Şahin’in yerine getirilebilecek en iyi isimlerden birisiyle ‘prensip anlaşmasına’ vardı.

Bu isim Sergen Yalçın…

Kötü yönleri, eleştirilecek tarafları tabii ki vardır. Saymaya kalksak belki sayfalar yetmez ama hem hedefe ulaşabilecek inatçı ve bir kez daha kendisini ispat etmek isteyen bir hoca olmasıyla hem de tribünlere getireceği heyecanla en iyi isimlerden birisine kapılar açıldı. Bu konuda Sinan Boztepe liderliğindeki yönetim kurulunun her bir mensubunu tebrik ederim.

Ancak buraya bir eleştiriyi de eklemek istiyorum.

15 yılı aşkın süreyi geride bıraktığım gazetecilik hayatımda ilk kez imza olmadan bir kulübün resmi organlardan transfer açıkladığını gördüm.

Bana göre çok acele yapılmış bir duyuru oldu.

Daha geçen sene devre arasında her konuda anlaşma sağlanmasına ve Antalya bileti alınmasına karşın sabahında fikrini değiştirerek Fortuna Sittard’a transfer olan Oğuzhan Özyakup örneği varken, hem de bu olayı yaşamış bazı yöneticilerin halen koltuklarında olmasına rağmen imza olmadan yapılan bu açıklamayı acele alınmış bir karar olarak nitelendiriyorum.

Mesela Basın Sözcüsü Alkan Evren’in çıkıp bir medya kuruluşuna “anlaştık, son görüşmemizi yapıp imza atacağız” demesi yeterli olabilirdi. “Anlaşma iptal olur” ya da “Taraflardan birisi sözünde durmaz” demiyorum, bu yüzden imza atıldıktan sonra yarın, öteki gün bu yazımı öne çıkarıp, “Ne diyordun, ne oldu?” diye sosyal medya hesaplarından paylaşılmasın. Ancak filelere giden top için bile VAR kararı gelmeden gol sevinci yapılamıyorsa transferde de imza olmadan açıklama yapmak bana göre yanlıştı.

Futbolda 24 saat çok uzun bir süredir…