DOĞRUSU BU DEĞİL Mİ?

Her yıl aralık ayında görüşülen asgari ücret konusu, bu yıl da olduğu gibi yine pek çok farklı sesin yükselmesine sahne oluyor. Kamuoyundaki tartışmalara baktığımızda, yalnızca sözler değil, bu kez eli yükseltenler de artmış durumda.

***

25 bin liradan açılan tartışma kapısı, şimdiden 35 bin liraya kadar çıktı. İlerleyen günlerde 40 ya da 45 bin lira diyen çıkar mı, bekleyip göreceğiz. Ancak yükselen seslere ve ellere bakıldığında, çoğunun sorumluluktan uzak olduğu açıkça görülüyor.

***

"Bekâra boşanmak kolaydır" veya "ağzı olan konuşuyor" misali herkes bir şey söylüyor. Ama asıl önemli olan, bu parayı alın teriyle hak edip bir ay boyunca çalıştıktan sonra alacak olan emekçilerin ne dediği. Onlara soran var mı? Beklentileri nedir? İddia edilen rakamlarla geçinebilecekler mi? Bunu düşünen kaç kişi var?

***

25 bin ya da 35 bin liranın emekçiye ne getirip ne götüreceğini hesaba katan oldu mu? Mesele, eli olabildiğince yükseltmek mi, yoksa alım gücünü artırmak mı? Eğer piyasa hakimiyetini sağlayamaz, fırsatçıların önünü kesemezseniz, asgari ücreti 50 bin lira yapsanız ne olur, 100 bin lira yapsanız ne olur?

***

Emekçinin derdi, cebine giren paradan çok cebinden çıkan miktarda. Bu nedenle öncelikli yapılması gereken, çarşı-pazardaki fiyatları alım gücünün erişilebilir seviyesine indirmek. Eğer bunu başaramazsanız, vereceğiniz zam, emekçinin cebine girmeden fazlasıyla çıkmış olur. Çünkü piyasanın fırsatçıları, daha şimdiden etiket zulmüne başlamış durumda.

***

Fiyat değişiklikleri, etiketlere hızla yansıması için harıl harıl çalışılıyor. Yarın bir gün asgari ücrete yapılacak zam da bu yeni etiketlere eklenecek ve sonuç: katmerli artış! Böyle olunca, bir ay boyunca verilen o parayla geçinmek zorunda olan emekçiden daha fazlası cebinden çıkacak.

***

Bu yüzden, masada hakem rolünde olan hükümete çağrı yapanların, bu gerçeği görerek ekonomik fırsatçılara karşı da bir duruş sergilemesi ve onları insafa, vicdana davet etmesi daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.

***

Hükümetin ise, "o öyle dedi, bu böyle dedi" polemiklerine kafa yormak yerine, acilen elektrik, doğalgaz veya akaryakıt fiyatlarında değişiklik yapmaksızın, etiketlerle oynayan fırsatçıların üzerine gitmesi gerekiyor.

***

Eğer bu yapılmazsa, kaşıkla verilen zam, kepçeyle geri alınacak ve her zaman olduğu gibi olan yine garibana olacak.