DOĞRU SÖZE HACI EMMİN NE DESİN?
Bizim Anadolu’da bir deyim vardır, “Doğru söze hacı emmin ne
desin?” diye. Hakikaten çok doğru bir söz. Günümüzde bu söz birçok konu için
geçerliliğini koruyor. Bu sözü niye kullandığımı gelin aşağıdaki satırları
birlikte okuyarak bulalım.
Efendim, pazar günü Antalyaspor’un maçı olmadığı için stat
Diyarbakır temsilcisi Amedspor’a tahsis edildi. Bu tahsis meselesi doğru mu
yanlış mı? Ayrı bir konuda ele alacağız. Ancak öyle bir olay var ki akıllara
durgunluk verecek derecede!
Cezaevinden çıktığından beri ne yaptığı belli olmayan, sözde
eski ÜLKÜCÜ, yenilerin BOZKUŞU Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz bir çuval
inciri berbat eden bir harekete imza attı. Antalyaspor’u maçtan maça seven,
atkı takıştırıp fotoğraf çektiren Kocagöz, Antalyaspor’a desteğe gelince KARGA
kesilmesi ile nam salmıştı. Ancak onun ŞAHİN tarafı da ortaya çıktı.
Aylardır Antalyaspor taraftarlarının ULAŞIM DESTEĞİ
taleplerine ÜÇ MAYMUNU oynayan Kocagöz, Amedspor için deyim yerinde ise
SEFERBERLİK ilan etmiş. Antalya’nın göbeğinde Corendon Park’ta oynanan
Amedspor-Esenler Erokspor maçına ULAŞIM DESTEĞİ sağlamış. Kepez’de oturan
Amedspor taraftarları rahat rahat maça gidip gelebilsin diye! Hem de özel
duyurular yapılarak.
Hal böyle olunca bu kıyağa Antalyaspor’un cefakâr
taraftarlarından tepki gecikmedi. Sosyal medyada yapılan paylaşımda, “Sayın
Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz. Tabi ki Kepez halkına hizmet edecek
yardımda bulunacaksınız. Ama bu şehrin takımı olmayan bir takım için ulaşım
desteği sağlarken neden söz konusu Antalyaspor taraftarı olunca bahanenin biri
bin para oluyor? Yetkili kişiler 40 takla atıp yok çekiyor? Antalyaspor
taraftarı sizlerin seçmeni değil mi? Bu şehrin en büyük markası Antalyaspor
için kilometrelerce yol kat eden taraftara çeşitli bahanelerle verilmeyen
destek başka şehrin takımı için nasıl verilir? Bunu kabul etmiyor, Kepez
Belediyesini bu tutumundan dolayı kınıyoruz” ifadeleri ile tepki gösterdi.
Vallahi işte bende bu açıklamaya “DOĞRU SÖZE HACI EMMİN NE
DESİN?” cümlesi ile katılıyorum. Yahu bu maç şehir merkezinde değil miydi? Bu
ulaşım desteği de neyin nesi? Bırakın kim neyle giderse gitsin maça. Size ne?
Milletin parasını hangi akılla çarçur edersiniz?
Yok tabi sizin meseleniz Antalya değil. Sizin meseleniz o
koltuklarda PAŞALAR gibi oturup sefa sürmek. Tabi bir de seçim zamanı
verdiğiniz sözün DEMLİ DEMLİ DİYETİNİ ÖDEMEK!
Şimdi bu konu böyle ortaya çıkmışken bir iki kelam etmesem
içimde kalır. Büyük üstat ünlü mütefekkir Necip Fazıl'a ait bir söz aklıma
geldi; “Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur!” Meyve vermeyen, çiçek dahi
açmayan ve kendisinin tomurcuk olduğunu zanneden nice odunlar var aramızda.
Biz çoğu insana hak etmediği değeri, itibarı, unvanı verdik.
Layık olmadığı halde makamlar ihsan eyledik! Aslında birer zavallı olmaktan
kurtulamayan bu mahlûkatlar yanında, biz toplum olarak yüreği kör olana değil
de gözü kör olana acıdık.
Dedim ya, hak etmeyenlere, layık olmayanlara itibar ettik,
ilgi gösterdik, adam sınıfına soktuk. Önümüze gelenlerle değil de, bizimle
ölüme gidecek kimselerle beraber olmadık. Yanlış yerlerde, yanlış adreslerde
adam aradık ve herkesi kendimiz gibi bildik.
İşte bundandır ki şehrin takımına ve taraftarına ÜÇ MAYMUYNU
oynayanlar oy uğruna ŞAHİN oldular. Vallahi yanıldık billahi yanıldık. Vallahi
bu şehre çok yazık ettik.
GÖKGÖRMEMİŞLİKTE ÜSTÜMÜZE YOK
Dün bizim gazetenin cevval muhabiri Mühübe Taşkın, Antalya
Büyükşehir Belediye Meclisi’ni takip etti. Daha meclis başlamadan bir fotoğrafı
bize servis etti. Ağzım açık kaldı.
AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup
Sözcüsü Bahattin Bayraktar’ın parmağında CUMHURBAŞKANLIĞI FORSU yer alan
şövalye tarzı bir yüzük vardı.
Milletin gözünün içine sokarcasına gösteriyor. Ne gereği
varsa? Ben diyeyim lüzumsuzluk, siz deyin sonradan görme. Ne söylerseniz
söyleyin her şeyden önce bu bir görgüsüzlük!
Ben bu tür işler için genelde, “Gökgörmedik” diye bir kelime
kullanırdım. Bunun da sözlükte anlamı, “Utanması olmayan, sonradan görme…”
demekmiş. Bu açıklamadaki sözler sanırım Bayraktar için ‘CUK’ diye denk gelmiş.
Beyim; senin işin orada CAKA SATMAK değil Antalyalının
derdine derman olacak işlere imza atmaktır. Yoksa o parmağındaki YÜZÜK bir işe
yaramaz. Çünkü bu FORSU kullanmak YASSAH hemşehrim!