DOĞADA HAYATTA KALMA ÖNERİLERİ
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Spor Bilimleri Fakültesi Doğa Sporları Öğretim Görevlisi ve AKUT Antalya Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül, Antalya'da son dönemlerde tırmanış alanlarında meydana gelen kaza, kayıp ve ölümlerin önlenmesi için; dağ rehberinin bulundurulması, sık kullanılan rotaların işaretlenmesi ve kontrollü girişin sağlanması gerektiğini bildirdi.
Antalya’da bin 715 rakımlı Geyik Sivrisi Dağı’na tırmanan, ardından kendisinden 24 gün boyunca haber alınamayan Ukraynalı dağcı Yana Kryvosheia'nin 28 Mayıs tarihinde tırmanış gerçekleştirdiği dağlık alanda cesedine ulaşılmıştı. Yine Kemer ilçesi Ulupınar Mahallesi Musa Dağı ve Likya yoluna yürüyeceğini belirterek 10 gün önce kaldığı konaklama merkezinden ayrılarak sırra kadem basan dağcı Mustafa Yıldırım’ı bölgede arama çalışmaları devam ediyor.
AÜ Spor Bilimleri Fakültesi Doğa Sporları Öğretim Görevlisi ve AKUT Antalya Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül, son dönemde Likya yolu, Geyikbayırı tırmanış ve kamp alanlarında yaşanan kayıp ve ölüm olaylarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"ANTALYA'NIN COĞRAFYASI BAŞKA YERE BENZEMEZ"
Son yıllarda Antalya ve çevresinin doğaseverler tarafından ilgili gördüğünün altını çizen Sevgül, kentin coğrafi yapısının sert olduğunu vurguladı.
Yapı olarak bölgelerin maki, sarp kayalık olduğunu ve bunların iç içe geçmiş sıkı bir şekilde olduğunu dile getiren Yılmaz Sevgül, “Antalya’nın yapısı hiçbir coğrafyaya benzemez. Kaotik bir coğrafyadır. Bu coğrafyayı bilmeyenlerin başına çoğu zaman olumsuz olaylar gelebiliyor. Uzun yıllardır bu bölgelerde aram kurtarma yaptığımız için bir çok olay oluyor. Olayların bir çoğunun nedeni bu hep coğrafi etkilerden kaynaklı” diye konuştu. Sevgül, Antalya’da her ne kadar rotalar işaretli, yürüyüş yolları rehber kitaplarda anlatılsa da yoğunluk arttıkça hata yapan insan sayısının arttığına dikkat çekti.
"DAĞ REHBERİ ÖNERİSİ"
Alplerde bugün ortalama yılda 350-400 kişinin doğa aktivitelerinde hayatını kaybettiğini aktaran Sevgül, “Yoğunluk arttıkça kaza kaçınılmaz. Tehlikeleri önlemek için yapılması gereken ilk iş dağ rehberliği siteminin getirilmesidir. Bizde dağ rehberliği yok. Gelen turistler bir yere başvurup da rehberlik hizmeti alamıyor. Bu konuyla ilgili bir çalışma da yok. Alan rehberi doğa rehberi olması gerekiyor profesyonel şekilde. Rehberlik kitapları çoğaltılmalı ve ulaşılabilir hale getirilmelidir. Birde sık girilen bölgelerle ilgili uyarı levhaları, işaretlemeler yapılmalıdır. Milli Parklarla ilgili saha görevlilerince giriş çıkışlar kontrol edilmeli, kişilerin malzemelerinin uygun olup olmadığı araştırılmalıdır. Bunlar yapılmazsa kargaşa devam eder” dedi.
"KAMP MALZEMELERİNE KOLAY ULAŞIM VE EĞİTİMSİZLİK"
Yabancı misafirler coğrafyanın zorluğundan dolayı sık sık sorunlarla karşılaştığına değinen Sevgül, “Türklerle ilgili de şöyle bir sorun var. Özellikle bu pandemi döneminden sonra doğaya yöneliş arttı. Özellikle gençlerde. Kolay malzemeye ulaşıp, bu malzemeyi alıp doğaya çıkıyorlar. Bu kadar basit değil. Birde genç arkadaşlar çok özgüvenli. Her şeyi sanal ortamda görüp öğrenip doğada uygulamaya çalışıyorlar. Aslında bu kadar basit değil. Doğanın dilini çözmemiş bir insan doğaya yabancıdır, kendisi içinde tehlike vardır. Hayatını riske sokmakla kalmıyor, kendini de riske sokuyor. Ateş yakmaktan, konaklanacak alana kadar her şeyin titizlikle seçilmesi gerekiyor. Ama insanların aklına hayvan saldırısı geliyor. Dere kenarına çadır kırılıyor, kızılçam içine ateş yakarsanız, sıçramada orman yangını çıkar. Birçok etken var bunun gibi. Bu işi yapmak isteyen insanlar eğitim almak zorundalar” ifadelerine yer verdi. Yılmaz Sevgül, doğaya yönelimin bu şekilde devam etmesi halinde orman yangınlarının artacağını, kayıp ve kaza oranlarının artacağına dikkat çekti.
"KONTROLLÜ GİRİŞ OLMALI"
Belirgin kamp ve tırmanış alanlarının giriş çıkışının kontrol altında tutulması gerektiğine işaret eden Sevgül, “Yasakçı değil ama kontrollü olması gerekir. Likya yollarını kontrol edemiyoruz. Bilimsel ve güvenlikli bir temele oturtulması gerekiyor. Yoksa ya doğa tahribatı yada kazalar meydana geliyor. İnsan nüfusunun doğaya bu kadar girmesini onaylamıyoruz. Doğa insan nüfusunun yoğun baskısı altında. Taş ocağı yada HES değil, biz kendimizde doğa için tehdidiz. Tek etapta yüzlerce kişinin doğada yürümemesi gerekiyor. Dünya standartlarında bu yürüyüş grubu 20 kişidir” dedi.
"İŞARETLEMENİN ÖNEMİ"
Tırmanış alanlarında resmi olarak sorumlulukların yerine getirilmesi gerektiğini belirten Sevgül, “Örneğin, Geyikbayırı bölgesine bir bilgilendirme ofisi açılabilir. Dağlara gidişi, elimizden geldiğince kontrol altında tutacağız. Bölge lokasyonunda oradaki tehdit ve riskler analiz edilecek ve gelen her kişiye bunların bildirilmesi gerekir. Rotalar üzerinde işlem yapılması lazım. Baba ve işaretlerin kaldırıldığını biliyoruz. Çok kullanılan bir hatsa doğayı tahrip etmeden işaretleme yapılması gerekir. Ukraynalı dağcı hayatını belki bu yüzden kaybetti. Kaya babaları vardı, işaretlemeler vardı. Gidişte baktığın açı ile dönüş açısı çok farklıdır. Rotayı takip etmeyip dışarı çıktığınız zaman ortayı zorlarken düşüp hayatınızı kaybedebilirsiniz. Rotaların sağlıklı şekilde işaretlenmesi, abartılı değil de gerekirse ince kılavuz ipler çekilebilir. Doğa turizminde bunların planlanması gerekir” ifadelerine yer verdi.
İHA