DIŞI ELİ YAKAR İÇİ BENİ YAKAR!

Önceki gün bir iş nedeniyle İstanbul’a gidip geldim ve yazımı aksattım. Bu nedenle peşin peşin özür dileyelim ve lütfen kabul buyurun. Bugünkü konumuz Konyaaltı Sahili. Yani ALGE tarafından işletilen Sahil Antalya Alışveriş ve Yaşam Merkezi'ndeki dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili.

Ancak konuya geçmeden önce olaya farklı bir bakış açısı ile girizgah yapmakta fayda var. Bizim edebiyatımız da dilimiz de çok ama çok zengini. Lakin biz kıymetini hiç ama hiç bilmiyoruz. Bilenler de benim gibi tek dişi kalmış canavar misali ortalıkta dolaşıp duruyor.

Evet Konyaaltı Sahili bu memlekette yaşayanlar kadar, hem yurt içi hem de yurt dışından gelen tatilciler için önemli bir merkez. Daha doğrusu eşine zor rastlanır güzellikte bir kumsal ve plaj!

Şehrin göbeğinde ve herkesin gözünün önünde olduğu içinde bilen de bilmeyen de burayla alakalı hep konuşur hep ahkam keser. Zaman zaman burayla ilgili STK’larda ilgili kurumların dikkatini çekmek amacıyla açıklama yapar.

Dün de TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu tarafından 'Konyaaltı Sahili Özel İşletmelere Kurban Ediliyor' başlıklı basın açıklaması yaptı. Söyledikleri ve serzenişte bulundukları birçok noktaya katılmamak mümkün değil.


Dönem Sözcüsü Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Antalya Şube Başkanı Şaban Tat, sadece Konyaaltı değil 640 kilometrelik kıyı bandından söz etti. Sonunda işi Konyaaltı’na getirip Milli Emlak tarafından alınan ECRİMİSİL konusunu eleştirdi.

Tat, “Ecrimisil adı altında kesilen ceza ödemeleri işletme sahipleri tarafından kira bedeli gibi algılanmakta ve sonucunda kıyı alanlarında kaçak yapılaşma ortaya çıkmaktadır” dedi. Şaban Tat, Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne protokol ile 2018 yılında devredilen Konyaaltı Sahili'nin Boğaçayı'na kadar olan kısmında projeye aykırı kullanımların arttığını bunun da vatandaşların kıyıdan yararlanmasının önüne geçecek işgalleri oluşturduğunu iddia etti.


Sonrasında ise; Milli Emlak protokolü ile kiraya verilen yerlerin denetimlerinin yapılması, işletmelerin projeye uygun hale getirilmesi talebinde bulundu. Konyaaltı Sahili 2. etap olarak adlandırılan Boğaçayı-Liman arasındaki düzenlemede dahil ilgili kurumlar tarafından denetlenmesi çağrısında bulundu.

TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu adına yapılan açıklamanın özeti aslında sahildeki projeye aykırı olan bölümlerin eski haline getirilmesi. Şimdi açıklamada katılmadığım yerleri tek tek anlatayım. Gerisi zaten katıldığım anlamına gelir.

Birincisi; ALGE tarafından işletilen Sahil Antalya Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nin tamamı yani kumsal bölüm 598 bin 87 m2. Ücretli şezlong konulan yer 26 bin m2. Halkın istediği gibi tepe tepe kullandığı alan ise yani ücretsiz olanı 572 bin 87 m2.

Bu rakamlara baktığımız zaman vatandaşların kıyıdan yararlanmasının önüne geçtiği yönündeki iddianın asılsız olduğunun açık ve net olarak göstergesi.

İkincisi; Kaçak yapılaşma diye bir şey söz konusu değil. Sadece verilen izinlerin dışına taşma var. Hani şu Lara Falez bandındaki plajlar için alınan ön izni aşmak gibi!

Üçüncüsü; Yapılması istenilen denetleme. Ben dün ALGE Genel Müdürü’nü aradım ve yapılan çalışmaları sordum. Bana anlatılanlara göre, her daim denetim yapılıyor. Hem de ALGE, Büyükşehir Belediyesi Alan Yönetimi ve Antalya Emniyet Müdürlüğü tarafından.

ALGE, projeye ve verilen izinlere uygunsuz olan çalışmaların tutanaklarını tutup Alan Yönetimi’ne bildiriyor ve onlar da buna göre denetim yapıp tutanaklarını tutuyor.  Yetmedi polis devreye giriyor. Tabi bu konuda ALGE’nin yaptığı tespitlerde kurallara uymamakta ısrar eden 8 işletme hakkında açılan tahliye, sözleşmenin iptali davaları da yıllardır sürüyor!

Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır. Geri kalan bölümlerine katılmamak mümkün değil. Bu nedenle de kendilerine bu konuda ALGE’nin ortak çalışma önerisini elçiye zeval olmaz babında ilettim. Kabul görür görmez bilemem.

Toplantıya katılmakla kalmayıp asıl işin sahibi olan Antalya Mimarlar Odası’nı ziyaret ettim. Başkan Hasan Çerçiler ile 2 saati bulan bir sohbet yaptık Konyaaltı üzerine. Onlarda plajdaki işletmelerin ECRİMİSİL ile hormonal büyümesinden şikayetçi.

Çerçiler, “Biz bu projenin ana fikir sahibiyiz. Yarışmaya çıkması için çalışmalar bizim odamız tarafından yürütüldü. Bir arkadaşımız ödül alan projeyi hazırladı. Oda olarak karşı çıktığımız konu işletmelerin Milli Emlak tarafından sonradan tahsis edilen yerlerin üzerlerini, yanlarını cam bölme ile kapatıp mekan haline getirmelerine. Yoksa buraların sadece üzeri güneşte açılır kapatılır sistem olsa sıkıntı olmayacak” dedi.

İşte olayın, bir bardak suda koparılan fırtınanın en kısa özeti Çerçiler’in söyledikleri. Mesele üzüm yemekse buraya bakmak lazım. Yoksa sahilden vatandaşın yararlanması engelleme gibi bir durum söz konusu bile değil.


Antalya’nın gözbebeği Konyaaltı Sahili’nin geçmişteki fuhuş ve uyuşturucu batağı olduğunu, ödüllü projenin ALGE tarafından işletilmesi ile huzur dolu bir mekan olduğunu gerçeğini de hatırlamakta fayda var. Yani “Sezar’ın hakkı Sezar’a.”

Bu cümlelere bakıp niye ilk girişte edebiyattan bahsettiğime geleyim. Söylenenlere ve açıklamalara bakınca, Sahil Antalya Alışveriş ve Yaşam Merkezi için “Dışı seni, içi beni yakar” deyimi tam denk geliyor.

Geldik yazının sonuna. Konyaaltı için yapılacak tek şey, STK’ların (bazıları Alan Yönetimi içinde yer alıyor) ilgili kamu kurumları ve ALGE ile el ele verip birlikte ortak akıl üretmeleri. Bak bakalım ondan sonra kimse kıpırdayabiliyor mu, kimsenin söyleyecek bir sözü kalıyor mu?