DİPLOMASİ YOLUNDA KRİTİK GÖRÜŞMELER

Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan himayesinde ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ev sahipliğinde bu yıl ikincisi düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF) ikinci gününde diplomasi yolunda atılacak yeni adımlar için paneller, konferanslar ve ikili görüşmelerle devam etti.

Zehra TEKECİ/İrem GÜNEYBAZ

Tüm dünyanın yakından takip ettiği Antalya Diplomasi Forumu (ADF)  Belek Turizm Merkezi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Dayanışmayı güçlendirmek ve yumuşak güç yoluyla barışı teşvik etmek” konulu panele katıldı.

“İNSANLIĞIN ÜZERİNE ÇÖKTÜ”

Panelde konuşan Erdoğan Antalya’nın böyle bir foruma ev sahipliği yaparak diplomasinin kalbi olma yolundaki kimliğini koruduğunu dile getirdi. Dünya’nın her zamankinde daha hızlı değiştiğini belirten Emine Erdoğan bugünkü barış hakkındaki istişareleri Ukrayna’daki sıcak atışmaların doğurduğu yıkım ve acıların üzüntüsü içinde gerçekleştirildiğine dikkati çekerek, “Evlatlarını çatışmalarda kaybeden annelerin yakarışları dünyanın her tarafında yankılanıyor. Ailelerin parçalandığına şahit oluyoruz. Sevdiklerini geride bırakarak vatanını terk etmek zorunda kalan insanların kederli bakışları içimizi dağlıyor. Savaşın karanlık gölgesi ne yazık ki bir kez daha insanlığın üzerine çöktü. Bu zor günlerde barış umudunu canlı tutmak ve barışa yönelik gayretimizi arttırarak el ele vermek zorundayız. Böyle bir iklimde yumuşak gücün paha biçilmez değerinin daha da belirgin olduğu noktasında hemfikir olduğumuza inanıyorum. Yumuşak güç kaba kuvvetle değil, hak ve meşruiyet zemininde buluşmaktır. Hayalini kurduğumuz dünyaya başkalarını da ortak etmektir. Dolayısıyla yumuşak gücün özü sahip olduklarımızı arttırmak değil zenginliklerimizi paylaşmaktır” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE İNSANLARIN SIĞINAĞI OLDU”

Farklılıkların ötesinde ortak noktaların güçlendirilmesine odaklanılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Kültür sanat ve spor gibi birleştirici alanların farkında olmalı, diplomasiyi yeniden kurgularken bu potansiyelden azami ölçüde faydalanmalıyız. Türkiye olarak savaşın felaketlerinden kaçan 4 milyondan fazla insana kucak açtık. Kültürümüzün hoşgörüsü ve misafirperverliğin onların sığınabilecekleri güvenli bir liman oldu. Sınırlarımızın ötesinde Suriye’den Arakan’a kadar nerede bir mağdur varsa yanlarında olduk. Sadece komşu ülkelerde değil Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyada her sorunun barışçıl çözümü için katkı sağladık. Sağladığımız insani yardımlarla refah ve kalkınmanın sadece gelişmiş ülkelerde değil her yerde kök salmasını amaçlıyoruz. Bu kalıcı barışa giden ana yollardan biridir. Türkiye yalnızca bugünde değil uzun tarihinde de savaş, zulüm ve açlık gibi nice felaketten kaçan insanların sığınağı evi memleketi oldu” dedi.

"DİĞER MAZLUM HALKLARA GÖSTERİLMEDİ"

Erdoğan günümüzde 2 milyar insanın çatışma bölgelerinde yaşamını sürdürmeye çalıştığını belirterek, “84 milyon insan şiddet ve çatışmalar nedeniyle yurtlarından ediliyor. Din ve örf gibi nedenlerle ayrımcılığın tırmandığını görüyoruz. İnsanlar ön yargıcı pelerine taburlar halinde sevk ediliyor. Sevgi, merhamet ve barış algı operasyonlarına kurban ediliyor. Ukrayna’da hepimizi büyük bir kedere sürükleyen savaş karşısında gösterilen refleks maalesef diğer mazlum haklar için eşit gösterilmedi. Hangi ırktan hangi inançtan olursa olsun bir çocuğun bir kadının savaşın karşısında çektiği acı yaşadığı korku hepsi eşittir. Bir gözyaşının diğerine üstünlüğü olabilir mi? O yüzden bugünü bir milat olarak alıp hali hazırdaki tüm savaşlar karşısında birlik olalım. Çatışmaların ne yazık ki artan sayılarla sivilleri hedef aldığı bir dünyada gözlerimizi kapatıp pembe rüyalar göreceğimiz uykular uyumamayız” dedi.

İnsanlığın dün ve bugün olduğu gibi türlü imtihanlarla sınanacağına değinen Erdoğan, diplomasiyi yeniden kurgularken diyaloğun insan sevgisinin evrensel değerlerin hakim olduğu yeni bir sayfa açılması gerektiğini dile getirdi.

Erdoğan savaşın sadece insanoğluna değil doğaya, tarihi varlıklara ve hayvanlara da zarar verdiğine dikkati çekerek, “Savaşlardan geriye verimsiz topraklar, yaşamı sonar ermiş hayvanlar, yok olan ormanlar, kirlenmiş su kaynaklar ve azalan biyolojik çeşitlilik kalıyor” ifadelerini kullandı.

“HAYATİ ÖNEM ARZ EDİYOR”

Öte yandan Emine Erdoğan savaşlarda kadın ve çocukların orantısız bir şekilde etkilendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“BM Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararının kabulünün üzerinden 22 yıl geçti. Bu karar kadınların barış ve arabuluculuk süreçlerine dahil edilmesinin önemini ortaya koyuyor. Nitekim araştırmalar 1992-2009 yılları arasında müzakerecilerin yalnızca yüzde 13’nün, arabulucuların yüzde 6’sının kadınlardan oluştuğunu gösteriyor. Halbuki kadınların arabuluculuk süreçlerinde farklı gruplarda çalışmaya ve işbirliğine daha yatkın olduğu biliniyor. Kadınlar barış süreçlerinde sosyal meselelere daha fazla odaklanarak başarı şansını artıyor. O nedenle çatışma çözümü ve arabuluculuk süreçlerinin daha kapsayıcı olması hususunda dikkatinizi çekmek istiyorum. Kadınların ve gençlerin seslerinin gür çıkması çok önemli. Türkiye olarak bu konuya büyük atfediyoruz. İster mikro ister makro düzeyde olsun kadınların tüm karar mekanizmalarındaki varlığının artırılmasının hayati önemine yürekten inanıyorum. Kadın sağduyusu ve müzakere yeteneğinin sorunların çözümüne ivme kazandıracağını biliyorum.”

İKİLİ GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİ

Antalya Diplomasi Forumu kapsamında dün Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ikili görüşmeler gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nijerya Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embaló, Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov ve Sierra Leone Cumhurbaşkanı Julius Maada Bio ile ikili görüşme gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, Afganistan Geçici Hükümeti Dışişleri Bakan Vekili Mawlawi Amir Khan Muttaqi, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani ile görüştü.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev, Lübnan Ekonomi ve Ticaret Bakanı Amin Salam ve Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Uluslararası Enstitüsü İcra Sekreteri Wucthe ile bir araya geldi.

SOYLU’DAN DİKKAT ÇEKEN AÇIKLAMALAR

Öte yandan “Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak” başlığı altında düzenlenen forum çerçevesinde “Terörizmle mücadele: Eksik olan nedir?" paneline katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, terörle mücadelede konusunda yürütülen Zeytindalı Harekatı’nda ABD’nin Türkiye’ye ambargo koyduğunu döneme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Bakan Soylu Türkiye’nin bu kapsamda büyük bir mücadele verdiğini ifade ederek, "ABD bize silah vermeyeceğini söyledi. Bizim kendi evlatlarımız mühendislerimiz, onun bize vermeyeceğini söylediği silahları üretti ve biz orada karanlıkta kalmadık, meselemizi başardık. Terör örgütünü oradan uzaklaştırdık. Savunma sanayimizi başından itibaren geliştirdik. Yüzde 20’lerden yüzde 80’ler seviyesine çıkarttık. Eğer biz Türkiye olarak küresel aktörlere, şirketlere ve şampiyonlar ligine tabi olsaydık, Ukrayna’dan daha zor bir durumda kalırdık. Bu çok açık ve nettir. Sadece savunma sanayimiz geliştirmedik, aynı zamanda terörle mücadele eden insan kaynağımızı profesyonelleştirdik. Dünyanın neresinde ETA ve IRA ile hangi ülke oturdu da bir pazarlık yapmaya çalıştı. Adlarına bile tahammül etmediler. 2 yıl önce Avrupa parlamentosundaki üyeleri tasfiye ettiler. PKK’nın terör örgütlerinin siyasi uzantılarına, mali imkanlarına, insan kaynağı imkanlarına ve sivil toplum örgütüymüş gibi gözüküp teröre katkı sağlayanlara ciddi bir operasyon yaptık. Sınırlarımızda gerek kaçak göçü, gerekse terörün aktarım sağlayan insan kaynağını ve mühimmat aktarımı sağlayan anlayışını ortadan kaldırabilmek için sınır güvenliğimizi en üst seviyeye çıkarttık. Ama yetmedi terörü kaynağında kurutmak için sadece üs bölgelerinde dağlarda değil, Irak ve Suriye formunda terör örgütü neredeyse oraya operasyonlar yaptık. Irak sınırından, Suriye sınırına kadar İran sınırından Gürcistan sınırına kadar sınırlarımızda çok önemli bir tedbir geliştirdik. Sınır örtesi operasyonlarımızı yaptık hem içeride hem sınırın ötesinde çok önemli bir süreci Türkiye yürüttü” açıklamalarında bulundu.

MHP’Lİ AYDIN’DAN ADF DEĞERLENDİRMESİ

Antalya Diplomasi Forumu’na katılan MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Kamil Aydın ise gündeme ilişkin Lider Medya’ya özel açıklamalarda bulundu. Aydın açıklamasında, Antalya Diplomasi Forumu’nun dünya gündemindeki diplomatik ilişkiler ve gelişmeler açısından büyük bir öneme sahip olduğunu dile getirdi.

Mücadelesinin sadece savaşta olmadığına değinen Aydın, “Uluslararası bağlamda eğer iddialıysanız ki biz Türkiye Cumhuriyeti olarak çok iddialıyız. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir ülke olarak sahadaki mücadelenin masada da yürümesi adına uluslararası alanda böylesi kabul gören bir diplomasi forumu gerçekleştiriyoruz. Foruma oldukça zengin ve yoğun bir katılım olduğu için çok memnunuz. ADF gerçekten dünyada ses getiren bir forum oldu. Geçtiğimiz gün yapılan Ukrayna- Rusya- Türkiye üçlü zirvesi tüm dünya kamuoyuna yansıdı. Forum çok verimli şekilde devam ediyor. Türkiye’nin hem bölgesindeki hem de küresel bazdaki meselelerdeki haklılığını ortaya koyulduğu bir platformdayız” şeklinde konuştu.

Aydın, Türkiye’nin barış öncelikli bir devlet ve millete sahip olduğunu ifade ederek “Hakkımızdaki tüm olumsuzluklara rağmen burada dünya barışını istediğimizi gösterdik. Bizler yurtta ve cihanda sulh istiyoruz. Bu tür etkinlikler de uluslararası etkinlikler bağlamında çok önemlidir” dedi.

“O GÜN SESSİZ KALANLAR BUGÜN FERYAT EDİYORLAR”

Rusya ve Ukrayna arasında süren yıkıcı savaşa ve üçlü zirveye ilişkin de konuşan Aydın, bölgede bir an önce barış ortamı oluşması gerektiğini vurguladı.

Aydın, savaşın bir yıkım ve cinayet olduğuna dikkati çekerek, “Dünyada birçok ülke ateşi söndürmek yerine benzinle müdahale etmeye çalışıyor. Biz ise tam tersi her iki tarafı da teskin edici ve barışı önleyici ifadelerde bulunuyoruz. Görevimiz de budur. Her iki tarafta samimi duygularımız farkında olması nedeniyle Antalya’ya gelerek üçlü zirveye katıldı. Bizler gözyaşı olmasın, insanlar evlerinden vatanlarından edilmesin istiyoruz. Bizi yeni anlamaya başladılar. Göçün ne olduğunuz biz biliyoruz. Bünyemizde 4 milyon insanı barındırıyoruz. Ukrayna’nın da aynı hikayeyi yaşaması bizleri ziyadesiyle üzüyor. Diğer yandan da tabi ki Rusya ile de ilişkilerimiz var. Bu durumda taraf tutup ülke menfaatlerini riske atmamak lazım. İşgal olduğunu, insanlık suçu işlendiğini her zaman söylüyoruz. Özellikle Kırım’ın ilhakı bizi 2014’ten beri rahatsız ediyor ve bunu tüm platformlarda ifade ettik.  Dün Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi o gün sessiz kalanlar bugün feryat ediyorlar. Artık çok geç, keşke daha öncesinde durdurulması için bir girişimde bulunulsaydı. Ancak zararın neresinden dönülürse kardır. Bu ateşe bir an önce su serpmek gerekiyor. Barış herkes için önemli” diye konuştu.

Öte yandan üçlü zirvenin iki ülke için anlaşabilmesi için bir kapı araladığını vurgulayan Aydın, bu görüşmelerin hızlandığı ve yoğunlaştığı şartlarda barışın gerçekleşebileceğini kaydetti.