DİLİMİZDEKİ PARAZİTLER

Değerli okurum, dilimizi ne kadar iyi biliyoruz? Konuşacak, yazacak kadar mı? Peki kendimizi ifade edecek kadar biliyor muyuz? Duygularımız, şaşkınlığımızı, sevgimizi has ve güzel Türkçemizle anlatabiliyor muyuz?

***

İş ve özel hayatımızda ki konuşmamıza dikkat edin sade bir Türkçe giderek uzaklaşıyor bizden. Son zamanlarda gençlerimizin ağzında “oh my god!” cümlesi düşmediği dikkatimi çekti.

***

Anladım İngilizce biliyorsun, şaşkınlığını ifade ediyorsun da  “aman Allah’ım” ne oldu. Hiç Amerikalı birinin konuşma arasında Türkçe kelime kullandığını duydunuz mu? Duyamazsınız.

***

Çünkü onlar bizden etkilenmiyorlar biz onlardan etkileniyor bazen de özeniyoruz. Üretici firmalar bile yabancı kökenli kelimeleri seçip isim olarak kullanıyorlar. Neden? Yabancı ya, daha dikkat, çekici daha havalı, daha modern.

***

Belki yabancı ülkelere ihracat edilir. Edin ama kendi dilimizde olan bir isimle edin. Onların kıyafetlerinin üzerinde marka ismi olsun, onlar telaffuz ederken biz gülümseyip onları düzeltelim. Bir arkadaşım Amerika’ya taşınıp ev yemekleri yapan restoran açtı. İsmini ne koydu derseniz?

***

 “DOLMA” Gerçekten çok takdir ettim, başarıları daim olsun. Amerikalıların ağzında Türkçe bir kelime yerleştirdi. İş hayatımızda bu tarz kelimeler daha da fazla. “print etmek” bu en ilginci, İngilizce bir kelime Türkçe ile desteklenmiş. “Çıktı almak, bastırmak” kelimeleri kullanmak acaba daha mı zor?

***

Kendinden, ülkenden, dilinden, dininden, kültüründen emin olup gurur duymak lazım. Müslüman ülkeleri arasında en modern ülke biziz, kulağa hoş gelen dilimiz var, gurur duyacağımız başarılarımız ve herkesin sahip olmak istediği coğrafyamız var.

***

Bayrağımız var en derin manayı taşıyan. Yazarlarımız var dünyaya duyurduğumuz ve Antik Dünyanın 7 harikasından ikisi bizim ülkemizde. (Artemis tapınağı – Efes, Halikarnas mozolesi- Muğla) Uzun lafın kısası kimseye özenmeyip kendi özümüzü koruyalım.


SON SÖZ

Benliğinizi kaybetmeden yeni başarılara imza atmanız dileği ile.