DEVLETE MEYDAN OKUMANIN HALİ!

Devlet bir taraftan 'Denizler Halkındır Projesi’ni hayata geçirmek için canhıraş çalışıyor. Çünkü birçok sahil işgal edilmiş durumda. Hem de kaçak yapılarla. Bunun benzer bir örneği de yıllardır Aksu’da yaşanıyor. Kumköy sahilinde caretta carettaların üreme alanında bulunan sayıları 100’ü aşan kaçak çardaklar.

Beş yıldızlı otellerin hemen yanı başında. Mühendislik desen yok, hijyen desen yok. Gecekondu desen benzemeyen bir yapı. Hepsi derme çatma ve kaçak. Ama bir türlü yıkılamıyor. Çünkü kimse beleş tatil zevkinden ve geleneksel yaşamından vazgeçmek istemiyor. Burası için iki yıl önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ‘YIKIN’ demişti. Buna rağmen buradaki çardaklar yıkılmadığı gibi yeni sezona hazırlandıklarını herkes biliyor.


Bir tarafta devletin en etkin ve yetkin bakanlığı, diğer yanda belediye, öbür yanda da vatandaş. Devlet bu çirkinliği ortadan kaldırmak istiyor ancak vatandaş her yıl başka bahanelerde direniyor. Bir nevi vatandaş devleti göz göre göre oyalıyor ya da kandırıyor!
Burada durum bu halde iken bir benzer olay yine Aksu’da oldu. Aksu Çayı'nın kenarına konteyner kent kuruldu. Çay kenarı deniz manzaralı ücretsiz tatil için. Buradaki yapılar da tıpkı Kumköy sahilindeki gibi kaçak. Tek fark konteyner türü olmaları. 


Fakat herkesin kaçırdığı ve göz ardı ettiği bir nokta var. Burası, son yıllarda yaşanan büyük su baskınlarının yaşandığı bölgeydi. DSİ, ‘Aksu Çayı Islahı Taşkın Koruma’ projesini başlatmıştı.
Koruma projesi ile Aksu ve civar hallerdeki 105 bin 750 dekar tarım arazisi ile turizm alanlarının taşkınlardan korunmasını sağlandı. Tam herkes rahat nefes alacak iken, köprü ile deniz arasında onlarca demir yığını üzerine konteyner konuluverdi.
Köprü üstünde kalan yapılar geçtiğimiz yıl Aksu Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri tarafından kaçak olduğu gerekçesi ile yıkıldı. Köprünün altında kalan konteynerler de ise tatilcilerin yaşamı devam ediyor. 
Elektrik yok, su aboneliği yok, iskan yok. Elektrik ihtiyacı akü, jeneratör ve güneş enerjisi ile sağlanırken su ise taşımayla hallediliyor. Bazıları işi biraz daha ileri götürüp konteynerleri 2 katlı hale getirmiş. Oğlan, damat falan hepsi bir arada tatil yapmak için.
Devlete meydan okurcasına yapılan bu yapılardan acaba kimsenin haberi yok mu? Olmaması mümkün değil, değil de işin içinde başka işler olmasa hangi babayiğit buna cesaret edebilir ki?
Kundu Mahalle Muhtarı Ali Çiftçioğlu’nun söylediğine göre burada büyük bir rant dönüyor. Bölge parselleniyor ve demirlerle ve çitlerle çevrilip 50 bin dolara satılanlar oluyormuş!
Bana gelen bilgiye göre, sözde Aksu Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü tarafından konteynerlerin kaldırılması için ihtarname gönderilmiş ama TINLAYAN YOK!
Ben şunu iyi biliyorum ki Antalya Valisi Hulusi Şahin bu tür konularda çok hassas. Bugün yarın bu yapılar oradan bir sabah kaldırılırsa kimse şaşmasın. Ben iyi biliyorum ki DEVLETE MEYDAN OKUYANA Vali Şahin “ELHAM” okur.
Sonucunu hep birlikte göreceğiz!
-------------
HABER ATLAMAK ATLATTIRMAK
Biz gazetecilerin kaderidir. Ya haberi özel yapar rakibimiz olan meslektaşlarımızı atlatırız ya da onlar bizi atlatır. Bizim için haber atlamak ve atlatmak NAMUSTUR! Mesleğin cilvesidir. 
Lakin son dönemlerde birçok devlet kurumu BASIN SERVİSİ oluşturdu ve başına da işten anlamayan, gazeteciliği zerre kadar bilmeyen gençler veya memurlar getirildi. 
Kimsenin işine karışma gibi bir niyetim ya da niyetimiz yok. Ancak işlerini hakkaniyet ölçülerinde kurum ayırmaksızın yapmaları gerektiği inancındayım.
Bu konu nereden çıktı? Dün çiçeği burnunda Antalya Orman Bölge Müdürü Zafer Derince, Nebiler Uluslararası Yangın Eğitim Merkezi'nde basın toplantısı yapmış! Yapmış diyorum çünkü tüm ısrarlara rağmen bizim ekip gruba dahil edilmediği için programdan haberimiz olmadı.


Toplantıda, yangın çalışmalarıyla ilgili bilgiler verilmiş hava araçlarının da tanıtımı yapılmış. Çok güzel. Keşke bizde orada olabilseydik de ulusal bir kanal olan LİDER HABER’de görüntülerle izleyicileri bilgilendirebilseydik.
Ama olmadı, olamadı, olması istenmedi. Çünkü bizim gazetecilik tabirimizle ilgili kurumun BASIN SERVİSİ, bizi ne hikmetse rakip görüp haber ATLATMIŞ! 
Yahu, gazeteciler birbirlerine haber atlatır, atlattırır. Bu NAMUSTUR! Ama resmi bir kurumun haber atlatmasının adı nedir bilmiyorum. Biliyorum da dilim varmıyor.
Ayıptır, utanın. Bir gün gelir o yaktığınız medyadaki ateşi gözyaşınızla söndüremezsiniz. Bilmem anlatabildim mi?