Deprem travmasıyla başa çıkabilmek için 6 öneri
Uzman Klinik Psikolog Fulda Karaçiçek, geçen yıl yaşanan deprem sonrasında rastlanan rahatsızlıkların depresyon, akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu olduğunu söyledi.
Uzman Klinik Psikolog Fulda Karaçiçek, bu tarz büyük
afetlere maruz kalan insanlarda bir takım geçici ya da kalıcı psikolojik
sorunlar ortaya çıkabildiğini belirterek bu durumla baş edebilmek için
yapılması gerekenleri anlattı.
DEPREMDEN TOPLUMUN
TAMAMI ETKİLENDİ
Depremin oluşturduğu psikolojik sorunların sadece bölgede
olayı bizzat yaşayanları etkilemediğini, kitle iletişim araçları sayesinde
toplumun tamamına yayıldığını kaydeden Psikolog Karaçiçek, “Bunun sonucunda bireylerde
uyuşukluk, dalgınlık, duygusal tepkisizlik, donukluk, hiçbir şey hissetmeme,
sadece bir noktaya bakıp dalma, gerçeklikten uzaklaşma, yer ve zaman algısının
bozulması, çevrede olup bitenlerin farkına varma halinde azalma, çevreyi ve
kendisini olduğundan farklı, yabancı, değişik algılama, depremden öncesinde,
deprem esnasında veya sonrasındaki olayları hatırlayamama gibi durumlar
yaşanabiliyor. Bunun yanı sıra çarpıntı ve nefes darlığı gibi bazı bedensel
yakınmalar da gelişebiliyor” diye konuştu.
SORUN KALICI HALE
GELMEDEN ÇÖZÜLMELİ
Geçen yıl yaşanan yıkıcı deprem gibi büyük ve travmatik
olaylar sonrasında en fazla rastlanan rahatsızlıkların depresyon, akut stres
bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu olduğunu söyleyen Psikolog
Karaçiçek, kabuslar, yabancılaşma, depremi hatırlatan mekan ve yerlerden
kaçınma gibi sorunlarla kendini gösteren bu rahatsızlıkların tedavi edilmemesi
durumunda sorunun kalıcı hale gelebilirken bundan bireyin sosyal ve iş
çevresinin de olumsuz etkileneceğini belirtiyor.
YAS SÜRECİ UZAMIŞSA
DİKKAT!
Uzman Klinik Psikolog Karaçiçek, yaşam boyunca kontrol
edilebilen olayların dışında kontrol dışında gelişen ve derinden etkileyen
olaylara da maruz kalındığını belirterek, “Kontrol edemediğimiz ve bizi en çok
etkileyen olayların başında ise kayıplar gelir. Sevilen bir yakının kaybı
neticesine ondan yoksun kalma durumunda da yas tutarız. Yas süreci ise normal,
yaşanması gereken çok doğal bir süreçtir ve müdahale edilmemesi gerekir. Ancak
yas süreci, zaman içinde yaşanan duygularda bir azalma olmadan devam eder ve
durumu kabullenme gerçekleşmiyor hatta daha da şiddetleniyorsa bir depresyondan
söz edilebilir. Bu durumda profesyonel bir destek alınması doğru olacaktır”
dedi.
TRAVMAYI ATLATMAK
İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Deprem travmasıyla başa çıkabilmek için rutin işlere
dönmenin ve sosyal yaşamı devam ettirmenin önemine değinen Psikolog Karaçiçek,
bunun için yapılabilecekleri de şöyle sıraladı:
“Depremden korunmaya yönelik olarak bilinçli ve tedbirli
olmak için gerekirse bir eğitime katılarak bu konuda kendinizi geliştirmeniz
sizi korkunuzla başa çıkmada daha güçlü kılacaktır.
Depremin yıl dönümünde haber izlemek bireyi
hissizleştirirken stres ve kaygıyı ise artıracaktır. Ayrıca kişiyi içinde
bulunduğu andan koparır ve geçmişe görürür. Bundan dolayı sadece güvenilir
kaynaklardan ve sınırlı sürelerle haber alınması doğru olacaktır.
Kayıpları olanlar doğal olarak bir yas süreci yaşadılar. Bu
kaybın beklenmedik, ani, travmatik bir kayıp olması acıyı normalin üzerinde
şiddetlendirebilir. Ancak artık hayatın bir şekilde devam ettiğini kabul ederek
tamamen aile, iş ve sosyal hayata odaklanılmalıdır.
Kayıp yaşayan kişilerin ölümü idrak etmesi, acısını
yaşaması, günlük düzenini kaybettiği kişi olmadan yeniden oluşturması gerekir.
Ancak bu düzen hala kurulamamışsa bu durum bir depresyona işaret
edebileceğinden destek alınması önemlidir.
Yaşanan travma sonrası ortaya çıkan, çoğunlukla çok şiddetli
olmayan belirtiler genellikle bir süre sonra kendiliğinden düzelir. Ancak kişi
bu durumla başa çıkmakta hala zorlanıyorsa profesyonel bir yardım istenebilir.
Depremden doğrudan ya da dolaylı etkilenmiş çocuklara,
verilecek olumsuz tepkiler ile o anların yeniden hatırlatılmaması ve artık
güvende olduklarının en yoğun şekilde hissettirilmesi gerekir.”
İHA