DENİZ VE GÖLLERİN YERLEŞMELERE ETKİSİ

Kıyı yerleşmeleri, deniz, göl veya akarsu kenarlarının tercih edildiği alanlarda kurulmuşlardır. Bu tip yerleşmelerden akarsu vadilerinde kurulan yerleşmeler vadi içi, vadi boyu veya vadi tabanı yerleşmeleri olarak adlandırılmışlardır.

***

Elverişli iklim şartları, sulardan yararlanmak, manzara güzellikleri, ulaşım kolaylıkları ve turizm etkinlikleri kıyı yerleşmelerinin yer seçiminde etkili olan başlıca sebeplerdir.

Üç tarafı denizlerle çevrili, irili-ufaklı çok sayıda akarsu ve göllerin yer aldığı Türkiye toprakları kıyı yerleşmelerinin yoğun olarak yer aldığı bir konuma sahiptir.

***

Kıyı yerleşmelerinde en büyük risk, kenarında bulundukları deniz, göl ve akarsu vadilerinde suların yükselmesiyle yerleşim ve tarım alanlarının sular altında kalmasıdır.

Jeomorfolojik yapıdaki malzeme, yerleşmeleri oluşturan yapılara olumlu ve olumsuz bir şekillerde yansımaktadır. Coğrafi çevrenin, yerleşmeleri oluşturan konutlar üzerindeki etkisi özellikle kırsal alanlarda çok belirgindir.

***

Yerin doğal yapısında bulunan yapı malzemeleri olan toprak, kil, kireç taşı, mermer, bazalt, granit ve diğer çeşitli taş türleri, balçık, kerpiç, tuğla, kiremit, mıcır, yalıtım ve çimento ham maddesi olarak yapılarda kullanılmaktadır.

***

Ağaç, kamış, ot, dal, saz kullanılan başlıca bitkisel malzemelerdir. Konutlar ve eklentilerinin temel yapı malzemeleri yer aldıkları çevrede bol olarak bulunan maddelerden oluşmaktadır. Düzlüklerde kerpiç, volkanik ve karstik arazilerde taş, bitki örtüsünün gür olduğu yerlerde ağaç konutlarda kullanılan temel yapı malzemeleridir.

***

Ancak çok büyük bir bölümü 1. ve 2. deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye’de özellikle yapılarda geleneksel tekniklerin kullanıldığı kerpiç ve yığma taş malzemeden yapılan konutlar her zaman muhtemel bir depremde büyük risk taşıyan yapılardır.

***

Bu yüzden yerleşmelerin kurulmasında sağlam zeminin seçilmesi yanında depreme dayanıklı yapı malzemesinin kullanılması can ve mal güvenliği açısından çok büyük bir önem arz etmektedir.

***

Ayrıca volkanik, jips ve kalker örtülerin geniş yer kapladığı bölgelerde bu yapılardaki malzemeler yerleşme oluşumlarını güçleştirdiği gibi toprak örtüsü ve toprak bileşimindeki maddeler bakımından tarımsal verimi olumsuz olarak etkiler.

Düzlük alanlarda kurulan yerleşmelerin çevreleri genelde tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak yapılığı alanlardır. Bundan dolayı toplu yerleşme tipinin hâkim olduğu alanlar olup nüfus bakımından da genelde büyük yerleşmelerdir.

***

Bu yerleşmelerde risk olarak beliren olumsuzluklardan biri de su sorunudur. Buralarda genelde içme ve kullanmada yer altı suları kullanılmaktadır. Bu kullanım şekli sularla bulaşan enfeksiyon hastalıklarının yayılması için daha uygun bir ortam oluşturmaktadır.

Ayrıca kurak dönemlerde su sıkıntısı yaşanabilir. Bu durumun tersi olarak aşırı yağışlı zamanlarda su baskınları ve yer altı suyu yükselmelerinin sebep olduğu bataklıklar yerleşmeleri sıtma hastalığı riski ile karşı karşıya bırakabilir.

***

SON SÖZ

Ova ve havza bölgelerinde taşkınlar, yeraltı suyu yükselmeleri ve tarım topraklarında tuzlanma (çoraklaşma) sorunları, yerleşme yerlerinin yerinin seçilmesinde mutlaka analiz edilmesi gereken sorunlardır.