DENİZ BİTTİ KARA GÖRÜNDÜ

 Bugün Lider Haber’in manşet haberini aslında ele alıp yorumlayacaktım. Ancak haberin tamamının yayınlamasından sonra kendi yorumumu kaleme almaya daha doğru buldum. Çünkü haberi tamamen tarafsız bir gözle ve evraklar üzerinden yazarak bilgilendirme amaçlı yazdığım içim yorumlarımla kafaları karıştırmak istemedim. Bu nedenle başka bir konuyu ele aldım.

Evet son dönemlerin en önemli konularından biri de Antalya’da astronomik bir şekilde artış gösteren konuk kiraları. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ile tırmanışı geçişi bir türlü önlenemedi. Antalya ve deniz kıyısı ilçelerde 1.500-2 bin lira arasında olan küçük konut kira fiyatları 5-7 bin, 3+1 konutlar ise 10-15 bin lira, bazı yerlerde ise 20 bin liradan yabancılara kiralandı.

Yabancılar derken, Ukrayna’daki savaştan kaçıp gelenler ile Rusya’daki ekonomik ambargodan kaçıp Antalya’yı tercih eder zengin Ruslardan bahsediyorum. Rus ve Ukraynalılar mecburiyetten yüksek kiralı evleri kabul ederken bizim Türk kiracılar ise resmen perişanları oynadı. Ev sahipleri ile mahkemelik olanından kapı önüne konana kadar.

Herkes bu furyanın devam edeceğini düşünürken yanıldılar tabi ki. Gelişler azaldı, denetimler artırıldı. Hal böyle olunca kiralık konutlara olan talep bir nebzede olsa düşüşe geçti. Asıl sıkıntı bundan sonra başladı. Tabi bize değil ev sahipleri için. Özellikle Alanya’da. 3 aylık peşin kira verip evi 1 yıllığına kiralayan yabancılar var.

Onlar kiraları ödeyemez hale gelmiş. Hem de öyle az buz değil. Yüzde 70’i bu konumda. Bunu da söyleyen Alanya Emlakçılar Derneği Başkanı Özgür Erbaş. Yani bir başka deyişle cepteki para bitti. Hani bir atasözümüz var ya, “Hazıra Hasan Dağı bile dayanmaz” veya “Dökme suyla değirmen dönmez” diye. Durum maalesef bu.

Alanya böyle de Antalya’nın merkezi çok mu farklı? Yooo. Hemen hemen aynı. Parası olan Rus ve Ukraynalı konut aldı, parası az olan kiralama yoluna gitti. Dar gelirli sadece bizde değil onlarda da var. Çalışma izni olmayanlar harcadığının yerine yenisini koyamadı. Sonuçta kiralar ödenememeye başladı. Nur topu gibi yeni kriz doğdu.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Üyesi ve Meslek Komitesi Başkanı Mustafa Ayanoğlu, kiralama sürecinin durduğunu, şehirde konut stokunun bittiğini söyledi. Antalya Emlakçılar ve İş Takipçileri Odası Başkanı İsmail Çağlar da, yabancıya konut kiralama işinin düşüşe geçtiğini ve köpürtülen kira devrinin yavaş yavaş kapandığını belirtti.

Yaşanan bu gelişmelere karşı kiralık konut olayında çokta aman aman bir iyileşme olmadı. Nedeni kiralar hala yüksek ve kiralık konut yok. Olanda fiyatın yükselmesini bekliyor. Fakat durum iyileşeceği yerde kötüleşiyor. Tayini Antalya’ya çıkan memurlar atamalarını durdurma, Antalya’dakiler ise tayinlerini başka il veya küçük ilçelere çıkarma derdinde.

Arkadaş, Rus ve Ukraynalıların gelişi azaldı. Kiralar düşecek derken sadece duruldu. Yüksek kiraları verenlerde DENİZ BİTTİ KARA GÖRÜNDÜ. Ama olan yine bizim Türklere oldu.

Biz ne denizi görebildik ne de karayı. Daha denizin ortasında kayıkta sallanırken alabora olup mavi sularda kaybolduk. Ama unutmayın yüksek kirada DENİZ BİTTİ.

Ev sahipleri; “Bari karayı çıkmak için bir soluk verin be.”

BİR KARAR VER YASİN BAŞKAN

Dünkü yazımda Antalya’daki halk otobüslerinde klimaların açılmaması konusunu gündeme getirmiştim. Yazımda Antalya Otobüsçüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yasin Arslan’ın görüşlerine de yer vermiştim.

Arslan, klimaların açılmamasını akaryakıt zammına bağlamış ve “Bu şartlar altında klimalarımızı açmamız mümkün görünmüyor” demişti. Hatta bazı hesaplamaları da paylaşmıştı. Bende biraz ironi yaparak “Aman otobüse binmeyin pişik olur, sorumlusu da siz olursunuz. Sonra pişik kremi aramak için eczane eczane dolaşırsınız” ifadelerini kullanmıştım.

Yalnız daha yazımın mürekkebi kurumadan dün Yasin Arslan’ın İHA’ya yaptığı bir açıklama dikkatimi çekti. Bu kez Arslan’ın derdi akaryakıt değil şoför konusu! Arslan’ın ya kafası karışık ya da bizimle alay ediyor. Yahu sen daha önceki gün 190 otobüsün akaryakıt fiyatının yüksekliği nedeniyle sefere çıkamadığını açıklamadın mı?

Peki dün, turizm sezonu nedeniyle şoförlerin kaçtığını belirtip, “190 aracımız şoför olmadığı için yatıyor. Ciddi anlamda şoför sıkıntımız var” diye bir açıklama yaptın. Allah aşkına bir günde ne değişti de hemen konuyu ve sorunu değiştirme ihtiyacı duydun? Artık bir karar ver. Asıl sorununuz ve derdiniz ne açık ve net söyleyin de anlayalım.

Klimalar açılmaz sorumluluk almazsınız, otobüsler çalışmaz her gün sorun değiştirirsin! Yeter artık Başkan bizimle dalga geçme, bıktırma. Ya da karışan kafanı topla, ağzından çıkanı kulağın işinsin artık.

BU İŞTE GARİPLİK VAR

Bir süre önce Düden Çayı’ndan denize zehir aktığı yönünde haberler yer aldı. Yer yerinden oynadı, çevreciler ayaklandı! Konuyla ilgili Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Kurulu oluşturuldu. Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Lokman Atasoy’un başkanı olduğu kurulun yaptığı incelemelerde alınan tedbirlerin etkili olduğu görülmüş.

Düden Çayı'nın denize döküldüğü noktalardan alınan numunelerin mikrobiyolojik değerlerinin yüzme suyu kalite kriterlerine göre ‘mükemmel’ düzeyde çıktığı tespit edilmiş. Yani bu sonuca göre zamanında ilgili kurumlar görevlerini yerine getirmemiş ki o balık ölümleri yaşanmış. Ben böyle anladım. Sonrasında ise su kalitesi artmış öyle değil mi?

Ama yapılan açıklamaya göre, bölgede risklerin bittiğini söylemek mümkün değilmiş! Benzer durdum tekrar yaşanabilirmiş! Ya arkadaş net bir önlemi yok mu bu işin. Alın kararı bitirin. Garip garip açıklama yapacağınıza çözümünü bulun yahu.