DELİKANLI
Evinin bahçesinde veya balkonunda çiçek yetiştirip çevreyi güzelleştirenleri çok gördüm. Fakat ibadet, ilim, ahlak, emr-i maruf gibi dini vecibelerle amel defterini süslemeye çalışanları az gördüm.
***
“Allah’ın emri, Peygamberin kavli” diye başlayıp işi
bittikten sonra düğününde sabahlara kadar sarhoşlara içki ve meze taşıyanları,
hoplayıp zıplayanları üzülerek görür ya da işitiriz.
***
Ama yatsıyı ilk vaktinde kılıp yattıktan sonra gecenin
üçünde kalkarak nafile ibadet, zikir ve fikirle meşgul olan, ellerini açıp: “Ya
Rabbi Ümmet-i Muhammedi affeyle. Şu İslam’dan uzak yaşayanları ıslah ediver”
diye yalvaranlar da yok değildir.
***
Ben zannederdim ki devletin başında Fatih Sultan Mehmet Han
gibi şanlı sultanlar gelip geçmiştir. Meğer bir de Şah-ı Nakşibend, İmam-ı
Rabbani ve Akşemseddin gibi sessiz sedasız Allah’ın feyzini, nurunu nasibi
olanlara aktaran gönül sultanları varmış.
***
Bir Kur’an müessesesine varlıklı bir kimse talebeler sıkıntı
çekmesin diye yardımda bulunsa, kalem defter hediye etse, bu yardıma teşekkür
yerine küfür edilse, defterlere kötü şeyler yazılsa o zat kızar ve derhal
yardımı keser.
***
Halbuki Cenab-ı Hak bizi en güzel şekilde yaratmış, güzel
nimetler ihsan etmiş. Bu lütfa ihanet edip vücudumuzu içkiyle, elimizi kumarla,
zihnimizi kötü düşüncelerle, dilimizi küfürlü sözlerle kirletiyoruz.
***
Birisi yıllarca Avrupa’da işçi olarak çalışıp hasret kaldığı
ezan sesini duyunca secdeye kapanıp hüngür hüngür ağlıyor. Diğeri ise
Türkiye’de -İslam diyarında- İslam’dan habersiz yaşadığı için sabah ezanı
okunmaya başlayıp uykusu bölününce ‘yahu nasıl olur uygar (!) bir ülkede bu
ses’ diye şikayette bulunup feveran ediyor.
***
Birisi aldığı masayı arkadaşlarını toplayıp vakit
geçiriyoruz bahanesiyle ‘kumar masası’ yapar. Diğeri aldığı masayı birkaç
çocuğa kuran öğretmek için ‘ders masası’ yapar. Faziletin sonu fazilet,
rezaletin sonu zillettir.
***
İki arkadaş bir mekanda oturup kahve içerken Ezan-ı
Muhammedi okunmaya başladı. Biri müsaade isteyip Allah’ın davetine icabet
ederek camiye yöneldi.
***
Diğeri ise şeytanın uşağı olan kara ruhlu kumarbazların
davetine icabet ederek kumar masasına yöneldi. Cenab-ı Hak hidayet buyursun!
KUTU
GERÇEK OLAN YEŞERİR
Hiçbir çiçek güneşi görmeden ‘açmış gibi’ yapmıyor. Hiçbir
ağaç yaz sıcağıyla sarmaş dolaş olmadan ‘meyve vermiş gibi’ yapmıyor.
‘Delikanlılık’ insani bir tabir. Duyguların gerçek ve doğal olması. Ama
delikanlı olmayanlar da insanlar yine! “Muammer Erkul”