DEĞİŞİM SENİNLE BAŞLAR

Gençlerimizin hatta çocuklarımızın ağızlarından küfürlü kelimeler eksik olmuyor. Pekala sevgili aileler, bu utanç verici durumun farkında mısınız? Korkarım farkında değilsiniz...

***

Sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, kafelerde, duraklarda, okul önlerinde, sınıflarda her yerde ağzı bozuk öğrencilere rastlamak ne yazık ki kaçınılmaz. Anlam veremediğim bir şey var ki bu çocuklar bu küfürleri nasıl olmuş da dillerine ekmek, su misali sindirmiş? Akıl alır gibi değil gerçekten. 

***

Duyduğum iğrenç ve mide bulandırıcı küfürleri eminim sizler de gün içinde duyuyorsunuzdur. Yoksa duymuyor musunuz? Ya da duymuyor gibi mi yapıyorsunuz? Gençliğin geldiği hale bak deyip,  yolunuza devam mı ediyorsunuz? Eskiden küçük bir yanlışımızda, ufak bir hatamızda büyüklerimiz tarafından uyarılırdık ve bir daha asla o yanlışı yapmazdık.

***

Doğruyu bulmak çok zor değil yeter ki doğru olmayı isteyelim. Hatırlıyorum da bizleri uyaran bazen mahallemizin bakkalı, bazen pencere kenarında oturmuş dışarıyı izleyen bir teyze ya da sokaktan geçen adını bile bilmediğimiz ama iyiliğimize uyarıldığından şüphe bile duymadığımız bir amca olurdu.

***

Ama şimdi öyle mi? Birine yanlışını göstermeye çalıştığın an verdiği cevap “Sen kimsin de bana karışıyorsun?” oluyor. Yozlaşan gençlik, kaybolan değerler, günden güne bozulan üslup ve her geçen gün kaygısı artan gelecek. 

***

Şehrin göbeğinde, evimin tam karşısında bir park var. Balkonuma çıkıp bir kahve içmek istediğim zaman balkon kapısının eşiğinden adımımı atarken yine nasıl bir ortamla karşılaşacağım acaba diye derin düşüncelerle çıkıyorum balkona. Çok geçmiyor ki şuursuzca birbirine hareket çeken, üstünde ortaokul ve ya da lise forması olan öğrencileri görüyorum. Hareket çekmek diye yazıyorum ancak bu şekilde ifade edebiliyorum ve gerisini sizlerin hayal gücüne bırakıyorum.

***

Peki, bu sorunlara nasıl çözümler getirilmeli? Çözümü sanırım biz aileler de... Anne baba olarak çocuklarımızı yakından takibe almalı ve özenle çocuklarımızla sağlıklı iletişim kurabilmeli.  Dengeyi koruyarak bu işi yaparsak başarılı bir sonuç elde edeceğimize inanıyorum. Bu evlatlar sonuçta bizlerin yaşıyor, yaptıkları hataları görmemek mümkün değil.

***

En basitinden bir sınıf toplantısına gittiğimizde öğretmen öğrencinin olumsuz durumundan bahsettiği an veli şu cevabı veriyor: “Hocam benim çocuğundan mı bahsediyorsunuz? Benim çocuğum asla bu davranışı yapmaz ki ama...” toplantı boyunca bu silsile uzayıp gidiyor. Çünkü kimse olumsuz bir tutumu çocuğuna yakıştıramıyor ve kabul etmek istemiyor.

***

İşte asıl kırılma noktası orada başlıyor. Evde iki kardeşin birbirine olan davranışları bile aslında o çocuktaki davranış bozukluğu olup olmadığını açıkça ortaya koyuyor ama ne yazık ki çoğu aile evdeki o tehlikeyi dahi görmüyor. Zamanla da çocuklar için o masum gibi görünen ama gittikçe argolaşan kelimeler sinsi bir hastalık gibi yaşamlarına siniyor.

***

Nesilden nesile aktarılması gereken sayısız değerli mirasımız var, farkında mısınız? Her şeyden önce güzel bir Türkçe dilimiz var. Türkçe’ye sahip çıkmak ve layıkıyla o dili kullanmak bizlerin elinde. Lütfen olumsuzlukları görmeye önce kendinizden başlayın ve değişime başlayın. Hatalarınızı düzeltin eksiklerinizi tamamlayın, yanlışın yerine doğru taşı koyun.

SON SÖZ

 Sen düşersen diğeri de düşer ve sen değişirsen dünya değişir... Unutma, değişim seninle başlar...