DAYATMA SORUNSALI

Türkiye’de ABD’nin ürünü olan franchising işletme sayısı her geçen gün artıyor.

Böyle bir ortamda sayıları günden güne çoğalan bu işletmeler kalifiye eleman çalıştırmayı da ihmal etmiyor.

Her işletmesinde, tabi ki türüne göre değişiyor, en az 10 eleman çalıştırıyorlar.

Kimisinde mesai kavramı kağıt üstünde olsa da kimisi bu kavramı pek uygulamıyor.

Gün içerisinde kısacık bir yemek molasıyla çalışanlarını ‘en verimli’ şekilde çalıştırıyorlar.

ABD’nin kuruluş felsefesi olan kapitalizmin bir ürünü olan bu franchising işletmeler özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yaygın işletme ağıyla ülke pazarlarını ele geçirmiş durumda.

Yerel markalarımızın da kimisi franchising modasına uyarak markalarını büyütmeye gidiyor.

Aslında tüketim kültürünün yaygın olduğu bizim gibi toplumlarda daha sıklıkla görsek de bu durum artık dünya çapında neredeyse en ücra noktalarda bile bir markanın franchising işletmesini görür olduk. Bunun en yaygın örnekleri; MC Donalds, Burger King, Popeyes, KFC ve tabi ki Starbucks. Bu markalar Türkiye’de yaygın bir franchising ağına sahip.

Hal böyle olunca yerel markalarında ziyade bu ABD menşeili markalar yerelleşmiş vaziyette.

Tüketim çılgınlığının yaygın olduğu günümüzde özellikle AVM çatısı altında olan bu işletmeler, büyük bir müşteri ağına sahip.

Alışveriş merkezlerini içerisinde neredeyse her markanın en az 1 işletmesi bulunuyor.

Sayıları günden güne artan bu markaların franchising işletmelerinin çoğalmasına artık yetişemez olduk.

Çünkü, toplum alışkanlıklarımız günden güne değişir oldu.

ABD, yaşam tarzını kıtalar arasından bize empoze etti.

Kapitalizm getirdiklerinin en başında olan tüketim çılgınlığı, bir yandan da hayatımızdan çok şey götürdü.

Fast food zincirleri geleneksel yeme-içme kültürümüzü zedeledi.

Eskiden her adım başında olan dönerci, kebapçı ve pideciler yerlerini hamburgerci, pizzacı gibi ABD kültürünün yaydığı işletmelere bıraktı.

Her şeyin tadı kaçtı.

Porsiyonlar ufaldı.

Bu işletmelerin gayesi, insanların boğazından ziyade cebindeki parayı nasıl tırtıklarız oldu.

Eski kültürel alışkanlıklarımız günden güne erirken, Türkiye’deki ahilik anlayışı da kapitalizmin yaygınlaşması ile tükenme noktasına geldi.

Usta-çırak ilişkisi, esnaf-müşteri ilişkisi bitme noktasına geldi.

Duyarlılık ortadan kalktı, duyarsızlık ve para kazanma hırsı geldi.

Bunun en basit örneği; Usta çırak ilişkisinin ortadan kalkması ile oldu.

Franchising işletmeler çalışanlarına sadece ‘işimi görsün’ açısıyla bakar oldu.

Duyarlılık tükendi, tüketim arttı.

Yedik, içtik, gezdik, eğlendik ama sana hizmet edene bir teşekkür bile edemez hale geldi.

Hamburgerini yedin ama çöpünü geride bıraktın, kalktın gittin.

Esnaflık kültürü böyle miydi?

Bir kıyaslayın bakalım.

Geçtiğimiz gün sosyal medyada bir #starbucksBoykot etiketi ile bu firmanın topa tutulduğunu gördüm.

Bu firma hakkında binlerce tweet atılmış ve iddiaya göre çalışanlarına zorla aşı yaptırmaları gerektiği söylenmiş.

Bu kadar mı yani insanların fikrine, düşüncelerine verilen değer.

Her şeyin bir yolu yordamı var.

Kimse kimseye herhangi bir şey konusunda dayatma yapamaz, yapmamalı.

Hele ki mesele sağlık olunca bu daha da önem arz ediyor.

Senin ‘aşı yaptır’ diye dayatma yaptığın çalışan, bunu kabullenmek zorunda değil.

Ya bu çalışanın bir sağlık sorunu varsa ya da aşıya alerjisi varsa, sen yine ‘git aşı yaptır’ diyebilecek misin.

Bazı şeyler çok yanlış.

Doğruyu ararken, yanlışlarla yüzleşmek de çok acı.

Tüm olanlar sistemin getirdikleri olabilir ama bizden götürdüklerine bakınca içler acısı bir durumdayız.