CUMHURİYETİMİZ ARTIK ASIRLIK ÇINAR

Kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak üzere “ya istiklâl ya ölüm” ilkesi ile Mustafa Kemal önderliğinde yola çıkan asil Türk Milleti, bütün yokluklara rağmen, dünyada emsali görülmemiş bir kahramanlıkla İstiklâl Savaşı’mızı kazanmış, millî bağımsızlığını elde etmişti.

***

Gazi’nin şimdiki hedefi, çağdaş uygarlıkla yarışacak bir ülke için millî egemenliği hâkim kılmaktı. Esasen 23 Nisan 1920’de millî iradeye dayanan Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bütün dünyaya ilan edilmişti. Fakat devlet yönetiminin şekli henüz belirlenmemişti. O güne kadar vekiller heyetince yönetilen devlet artık kalıcı olarak doğrudan milletin seçtiği vekillerce yönetilmeliydi.

***

Onun öteden beri kafasındaki düşünce, yeni Türk Devleti’nin Cumhuriyet’le yönetilmesiydi.

Gazi, büyük bir stratejistti. Kafasındaki düşünceyi satranç oynar gibi hamlelerle gerçekleştiriyordu.

Meclis içerisinde çeşitli muhalefete maruz kalan Fethi(Okyar) Bey başkanlığındaki hükûmetin istifa etmesini istemişti. Anayasa, bugünkü Bakanlar Kurulu’nda yer alacak vekilleri teker teker seçme zorunluluğu getiriyordu ve istifa eden hükûmetin yerine kurulacak yeni hükûmetin icra vekillerini seçmede Meclis bir türlü uzlaşamıyordu. Bu işe bir çözüm bulması, hükûmet krizinin aşılması için Mustafa Kemal genel başkan sıfatıyla Meclis’e davet edilmişti.

***

Bir gün öncesi takvim 28 Ekim 1923 tarihini göstermekteydi. Mustafa Kemal, Çankaya Köşkü’nde aralarında İsmet (İnönü) Paşa’nın, Fethi (Okyar) Bey’in ve birkaç milletvekilinin bulunduğu akşam yemeği esnasında, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz demişti. Satranç hamlelerini arkadaşlarına ayrıntılarıyla anlattı. Geç saatlere kadar İsmet Paşa ile birlikte Teşkilat-ı Esasiye Kanunu üzerinde çalışmaya başladılar.

***

Gazi’nin stratejisi, şahın mata doğru yol aldığı gibi işliyordu.

Cumhuriyet, reis-i cumhurun, hükûmet oluşumunun, Bakanlar Kurulu seçiminin yöntemini yapısı itibarıyla belirliyordu. Ve Meclis’e Mustafa Kemal tarafından verilen önerge alkışlarla karşılanmıştı.

Yeni Türk Devleti’nin yönetim şekli artık cumhuriyetti.

Bugün, Mustafa Kemal’in “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” sözünün 100. yılı. Yarın Cumhuriyetimizin 100. yılı. Cumhuriyet artık bir asırlık çınar.

Egemenliğin saray ve şürekâsında olduğu dönem artık geride kalmıştı.

Türk milleti insana kul olma mecburiyetinden ve onursuzluğundan kurtulmuştu.

***

Doğru düşünme becerisinden mahrum bir topluluk olduğuna hükmedilerek etrak-ı biidrak aşağılanması ile millî şuuru unutturulmuş bir millete, İstiklâl Savaşı’mız ile yeniden kazandırılan millî şuur, “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir.” sözleriyle perçinlenmiştir. “Ne mutlu Türk’üm diyene!” haykırışıyla milletimizin yüksek karakteri doruğa çıkarılmıştır.

***

 “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Bir asırlık çınar… Dalları ülkemizi saran sarmalayan, yaprakları aziz vatanımızı süsleyen, serinleten…

Cumhuriyetimiz ilelebet payidar kalacak, Atatürk sevgisi sonsuza kadar Türk milletinin gönlünde yaşayacak.

Ona çok şey borçluyuz.

***

Doğuda Moskof’un ve desteklediği Ermeni çetelerinin; batıda emperyalist ülkelerin maşası Yunan’ın milletimize uyguladığı soykırımı hatırlayarak; yokluklar ve güçlükler içerisindeki bir ülkeden eğitimden ekonomiye, sağlıktan sanayiye, kadın haklarından insan onuruna birçok alanda gerçekleştirilen devrimlerle çağdaş bir ülke yaratıldığını hiç unutmayarak Cumhuriyetimizi kutlayalım.

SON SÖZ

Türk’ün asırlık çınarını, Cumhuriyet kuşakları millî birlik ve beraberlik içerisinde kalkınmayla, lider ülke olmayla taçlandırsın… 100. yıl kutlu olsun!