Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’dan milli gelir tahmini
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomide risklerin düşürüldüğüne, şoklara karşı direncin artırıldığı söyleyerek, “Enflasyonda yıl sonunda da yüzde 41,5 gibi bir tahminimiz var. Gelecek yıl bu zamanlar artık yüzde 20 ile 30 arası, yıl sonunda da yüzde 20'nin altında bir beklentimiz var” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Kanal 7'deki
"Başkent Kulisi" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İsrail'in Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırılarının
Türkiye'ye ve Türk ekonomisine etkisinin ne olacağı sorusuna Yılmaz,
Filistin'de geçen yıldan bugüne büyük bir insani dram yaşandığını, bu soykırımı
hiçbir tartışmanın gölgelememesi gerektiğini belirtti.
İsrail hükümetinin saldırıları yaygınlaştırarak, bölgesel
hale getirerek Gazze'de işlediği insanlık suçlarını örtmeye çalıştığını
belirten Yılmaz, "İsrail, barış istemiyor, savaştan yana bir şekilde
katliam siyaseti izliyor. Bir taraftan da çatışmaları bölgeye yayarak, farklı
uluslararası güçleri de bölgedeki bu çatışmaların parçası haline getirmeye
çalışıyor. Uluslararası toplumun Gazze'de yaşanan hadiseyi unutmaması lazım.
İsrail'in bölgesel tansiyonu yükseltme çılgınlığına hep birlikte 'Dur'
denilmesi lazım" dedi.
İsrail ile bütün ticaretin kesildiğine işaret eden Yılmaz,
fakat çatışmanın bölgesel boyutunun güçlenmesi durumunda, petrol fiyatları ve
ticaretteki durumun hem dünyayı hem Türkiye'yi etkileyebileceğini söyledi.
"SİBER GÜVENLİK
BAŞKANLIĞI TASARIMIZ VAR"
Yılmaz'a İsrail'in Lübnan'daki çağrı cihazı saldırıları
sonrasında Türkiye'de "siber güvenlik" çalışmalarında neler yapıldığı
sorusu yöneltildi.
Türkiye'nin geçen yıl savunma sanayisinde 5,5 milyar dolar
ihracat yaptığını, Türkiye'nin parayla alamadığı ürünleri şimdi dünyanın dört
bir yanına sattığını ifade eden Yılmaz, savunma sanayisindeki gelişmelerin tek
başına yeterli olmadığını, siber alanda da çalışmaların yapılması gerektiğini
bildiklerini söyledi.
Yılmaz, yapay zeka uygulamalarıyla çok farklı risklerin
ortaya çıktığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Vatandaşımızın veri güvenliği ve milli güvenliğimiz,
bireysel hak ve özgürlükler, devletimizin güvenliği, milli menfaatlerimiz için
siber alanda da en az diğer alanlar kadar güçlü olmak zorundayız. Bu çerçevede
birçok kurumumuzda birimler oluşturmuştuk, onlar çalışmalarını bugüne kadar
yaptılar, yapıyorlar. Ama daha güçlü bir yapıya ihtiyaç olduğunu gördük. Uzun
bir süredir benim başkanlığımda bir çalışma yürütüldü, ilgili tüm
kurumlarımızla birlikte ve geldiğimiz noktada Sayın Cumhurbaşkanı'mızın
nezaretinde aşağı yukarı yeni bir yapılanma şekillendirmiş durumdayız.
Cumhurbaşkanlığına bağlı çok güçlü bir birim oluşturmak
istiyoruz. Şirketleri akredite edecek, süreçleri, ürünleri, sistemi sürekli bir
şekilde kontrol edip açıklarını tespit edip giderecek, uluslararası gelişmeleri
takip edecek çok güçlü bir Siber Güvenlik Başkanlığı tasarımız var. Bunu
önümüzdeki dönemde Meclisimizin takdirine sunacağız. Cumhurbaşkanlığı kararıyla
yapılacak kısımları var, kanuni düzenleme yapılması gereken boyutları var.
Tabii bunlar zaman içinde. İsmi değişebilir ama esas olan güçlü bir
koordinasyon yapısı ve Türkiye'nin risklerini düşüren, çok daha güçlü bir
şekilde bu alanda politikalarını uygulayan yeni kurumsal yapılanma."
"MİLLİ PARAMIZ
GÜÇLENİYOR"
Yılmaz, "parasal sıkılaştırma, yüksek faiz, reel sektör
şikayetleri ve sanayicilerin döviz kuru beklentisi" konularına ilişkin
değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:
"Türkiye'de dalgalı kur rejimi var. Kuru asıl
belirleyen piyasadaki arz ve talep. Piyasadaki döviz arzı, döviz talebi neyse
dövizin fiyatı öyle şekillenmiş oluyor. Bu da sağlıklı bir durum. Çünkü piyasa
esas itibarıyla belirliyor, fay hatları birikmiyor. Türkiye 2001 krizinden önce
sabit kur rejimi uyguluyordu. Sabit rejimlerde enerji birikir birikir
birdenbire patlar ve her şeyi tahrip eder. Dalgalı kur rejimindeyse günlük,
haftalık absorbe ederek ihtiyaçları giderir.
MİLLİ GELİR TAHMİNİ
Enflasyonla mücadele eden ülkelerin milli paraları güçlenir.
Bu sene milli gelirimiz 1,3 trilyon dolar görünüyor. Kişi başına gelirimiz 15
bin doları aşacak gibi görünüyor. Uluslararası anlamda da bu ülkemizi farklı
bir yere taşıyor, milli paramız güçleniyor. Bunun bazı ihracatçıları memnun
etmediğini görmemiz lazım. İhracatımız düşmedi. İthalatımız son bir yılda
düşüşte. Elbette zorlanan sektörler olabilir. Onu da iyi analiz etmemiz, farklı
politika enstrümanlarıyla desteklememiz lazım. Biz kurla değil ama başka
kanallarla ihracatçılarımızı destekliyoruz. Kurla ilgili tartışmaya girmemiz
doğru değil."
Her zaman reel sektörün yanında olduklarını vurgulayan
Yılmaz, "Enflasyonla mücadelede geçici sıkıntılar olabilir ama esas itibarıyla
enflasyonla mücadeleyle büyüme arasında bir çelişki yok. Enflasyonun düştüğü
ortamda istikrar güçlenir, yatırım ortamı iyileşir. Geçici bazı sorunlar
yaşanabilir orada da gerekli tedbirleri alıyoruz. Reel sektör ile sürekli
iletişim halindeyiz. Esas olan kalıcı sürdürülebilir bir büyüme ortamı sağlamak"
dedi.
"Konut kredilerinde normalleşmenin ne zaman
olacağı" sorusu üzerine Yılmaz, dünyada faizler ve enflasyonda düşüş
trendi başladığını belirterek, Türkiye'de de reel değişikliklerle, zeminini sağlam
bir şekilde oluşturarak her ikisinin de tek haneli rakamlara düşmesini
hedeflediklerini söyledi.