CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI ADAYI
Seçimlere 2 gün kalırken, partilerin seçim kampanyaları tam
gaz devam ediyor. Millet ittifakı’nın bileşenleri dört bir koldan miting
yapıyorlar. Herkes vaatlerini sıralıyor. İşi biraz bilen bizler bu vaatlerin
gerçekleşme olasılığının olmadığını anlayabiliyoruz ama muhalif seçmenin çok da
umrunda değil. Onlar sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gitmesine odaklanmışlar.
Varsa yoksa Erdoğan gitsin.
Tamam Erdoğan gitsin de, bir cumhurbaşkanının yaptığını 8
kişi nasıl yapacak onu anlamıyorum. Ankara ve İstanbul belediyelerinin
imkanlarını seçimler sürecinde kullanabilmek için belediye başkanlarını
kampanyaya dahil ettiler. Birer Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı makamı tahsis
ettiler, oldu bitti. Ama yasaya aykırı çünkü biz de cumhurbaşkanı yardımcılığı
seçimle göreve gelmiyor. Yani Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bu seçimlerde
yoklar. Aday değiller.
14 Mayıs’ta seçmen sandığa cumhurbaşkanı ve milletvekili
seçmek için gidecek. Kemal Kılıçdaroğlu seçilirse, beraber çalışacağı
cumhurbaşkanı yardımcılarını belirleyecek ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi için
atamalarını yapacak. Yani seçilmiş değil atanmış olacaklar. Aynı zamanda
belediye başkanlığı görevlerine de devam edecekler. Yani belediyelerini
merkezden yönetecekler.
Peki, nerede kaldı “yerel yönetim?” Ankara’da otur,
İstanbul’u yönet. Ya da merkez valisi gibi sadece unvanı al.
Cumhurbaşkanlığının tüm imkanlarını kullan, ama belediye başkanlığı yap.
Neresinden baksanız “güdük” bir uygulama olacak ama ne yapalım. Koca koca
adamlar inanıyor.
Peki, seçim sonrası Kemal Kılıçdaroğlu “ kusura bakmayın
“ben sizi Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atamıyorum” derse ne olacak. Anayasa
ve yasalar yetkiyi Cumhurbaşkanına vermiş. Kim ne diyebilir.
KÜRESEL GÜÇ SAHADA
Seçimler yaklaştıkça küresel güçler sahada tam saha pres
yapmaya başladılar. Gün geçmiyor ki, bir yerlerden Erdoğan aleyhtarı bir algı
operasyonu başlatılmasın. Koca koca batılı gazeteler saçma sapan haberlerle
Erdoğan’ı yıpratmaya çalışırken sosyal medyada fırtınalar kopuyor.
Nerede olduğu belli olmayan kişi veya kişiler her gün yeni
bir şeyler paylaşıyorlar. Küreseller mücadeleyi bel altına kaydırdı. Ne yalan
söyleyeyim bizim vatandaş da bunlara itibar ediyor. Sanki “Biri Bizi Gözetliyor
Evi” seyreder gibi telefon başında yeni “ifşalar” bekliyor.
Hangisi doğru hangisi yalan kimsenin bildiği yok. Ama işin
dedikodu boyutu çok albenili. Dedikodunun tüm unsurları tekmili birden yayında.
Kim ne ararsa onu buluyor. Dinsellik, cinsellik, gizem, kriminal olaylar, ihanet hepsi eksiksiz aynı
videoda.
Yalnız bakıyorum editör aynı. Küreseller paraya kıymışlar
video çekiyorlar ama başkasına güvenmediklerinden olsa gerek tüm bilgiler tek
kaynaktan edit ediliyor.
YAPAY ZEKA DOLANDIRICILIK YAPARSA
Polis muhabirliği yaptığım dönemde polisler arasında çok
meşhur bir laf vardı. “Hırsızın aptalı gaspçı olur akıllısı ise dolandırıcı”
derlerdi. Evet, bir hırsızın dolandırıcı olabilmesi için vasatın çok üstünde
bir zekaya sahip olması ve ikna yeteneğinin çok kuvvetli olması gerekiyor.
İnsan zekasıyla dolandırıcılar koca koca adamları dolandırabiliyorlarsa yapay
zeka bu işlere bulaşırsa ortalığın tozunu atar vallahi…
He kendisi zeki olup da, yapay zeka yardımıyla da
dolandırıcılık yapmayı kafalarına koyan kötü niyetlilerin yapamayacakları yok.
Yapay zeka ile yapılan dolandırıcılıkların tespiti ve dezenformasyonun önüne
geçilmesi çok daha zor.
Uzmanlar yapay zekanın, duygu sahibi olmadığı için
insanların yerini alamayacağını ancak ChatGPT gibi programlar sayesinde son
derece akıllı ve ikna edici olduğunu söyledi.
DÜZENLEME TARTIŞMALARI
Yapay zeka teknolojileri üzerine yürütülen; sınırlandırma ve
düzenleme getirme tartışmalarına da değinen uzmanlar insanların kullanımına
sunulan herhangi bir şeyin yol açtığı zararlardan, onu üretenlerin de sorumlu
olacaklarını burguluyorlar.
Aman dikkat bir yapay zekanın oyununa gelmeyin