Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni doğal gaz gemisi alıyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yeni bir doğalgaz gemisi alıyoruz. Sakarya Gaz Sahası’ndaki gaz üretiminde kullanılacak, yüzer gaz işletme platformu gemisi. Yaklaşık 2 ay sonra Türkiye’de olacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC ziyareti dönüşünde
uçakta gazetecilerle söyleşi gerçekleştirdi.
20 Temmuz Barış ve Özürlük Bayramı'nın 50. yıl dönümü
vesilesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gerçekleştirdikleri ziyareti
tamamladıklarını söyleyen Erdoğan, "Bu tarihi günde Türkiye ile KKTC
arasındaki sarsılmaz bağları bir kez daha vurguladık. Bundan 50 sene önce
olduğu gibi bugün de ana vatan ve garantör devlet olarak Kıbrıs Türkünün
yanındayız." dedi.
"KIBRIS TÜRK
HALKINI AZINLIK OLARAK GÖRMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ"
İktidar ve muhalefet olarak verdikleri birlik, beraberlik ve
dayanışma tablosunu bu bakımdan kıymetli gördüğünü ifade eden Erdoğan,
"Kıbrıs davasının sadece bizim değil, 85 milyonun davası, kırmızı çizgisi
olduğu böylece anlaşılmıştır. Şunun bir defa anlaşılması gerekir. Ada’nın asli
unsuru olan Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak görmeye ve göstermeye kimsenin
gücü yetmez. Bugünkü ziyaretimizde bunu adeta perçinlemiş olduk." diye
konuştu.
"BU ANLAYIŞLA
ARTIK BİR YERE VARILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR"
İki devletli modelin Kıbrıs meselesinin yegane çözüm yolu
olduğunun gün geçtikçe daha net ortaya çıktığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam
etti:
"Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı, çözüm yolunda bugüne kadar
her türlü fedakarlığı göstermiştir. Annan Planına 'evet' diyen taraf, Kuzey
Kıbrıs olduğu halde takdir edilen maalesef yine Rumlar oldu. Bu anlayışla artık
bir yere varılması mümkün değildir. Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan
egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statüleri tescil edilmeden bir yere
varılamaz. Her iki tarafın masaya eşit oturup eşit kalktığı bir denklem
kurulmadan yeni bir müzakere sürecinin başlamasını açıkçası mümkün görmüyoruz.
Bunu Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar da tören hitabında şüpheye mahal verilmeyecek
şekilde açıkça ifade etti."
"HER ALANDA
KKTC’NİN KALKINMASINA KATKI SAĞLIYORUZ"
Ambargolara rağmen Kıbrıs Türkleriyle devlet hizmetlerinin
layıkıyla sürdürülebilmesi için birlikte çalıştıklarını anlatan Erdoğan,
"Belediyelerimiz, devlet kurumlarımız ve şirketlerimiz tüm imkanlarıyla
Kıbrıs Türk halkına destek olmaktadır. Geçen yıl Ercan Havalimanı'nın yeni
terminal binasını hizmete aldık. Konut projelerinden, ulaştırma yatırımlarına,
elektronik devlet hizmetlerinden sağlığa, savunmadan eğitime kadar her alanda
KKTC’nin kalkınmasına katkı sağlıyoruz." dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"2024 Yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması ile
Kıbrıs Türk halkına büyük fayda sağlayacak yeni projeleri hayata geçireceğiz.
Kuzey Kıbrıs'ın uluslararası alanda maruz kaldığı haksız izolasyonun
kaldırılması için de gayretlerimiz sürüyor. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk
Devletleri Teşkilatı çatısı altında Kuzey Kıbrıs'ın hak ettiği yeri alması için
gerekeni yapıyoruz. Sayın Tatar'ın Şuşa’da düzenlenen Türk Devletleri
Zirvesi’ne katılması bu bakımdan son derece anlamlı oldu. İnşallah önümüzdeki
süreçte bunu yeni adımlar takip edecek. 1974 Barış Harekatı'yla kurduğumuz,
1983 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanıyla tahkim ettiğimiz kazanımları,
tüm dünyada tanınan Kıbrıs Türk Devleti ile taçlandıracağız. Rabbim yar ve
yardımcımız olsun."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin
sorularını yanıtladı.
YUNANİSTAN SAVUNMA
BAKANI'NIN AÇIKLAMALARI
Zaman zaman Yunanistan’daki popülist figürlerin bu tür
söylemlerle iki ülke arasındaki ilişkileri dinamitleme gayretlerine şahit
oluyoruz. Biz Yunanistan ile iyi komşuluk anlayışıyla ilişkilerimizi
geliştirmek istiyoruz. Tabii bu durum, böylesi hezeyanlara sessiz kalmamızı
gerektirmiyor.
Herkesin çok iyi bildiği gibi Türkiye, Kıbrıs Barış
Harekatı’nı adından da anlaşılacağı gibi barış için yapmıştır ve bu müdahale
neticesinde huzur tesis edilmiştir. O tarihte Kıbrıs’ta hem Rum kesimi hem
Yunanistan’daki darbeciler tarafından başlatılan soykırıma Türkiye, net ve
keskin bir son vermek için bu harekatı yapmıştır. Yani uluslararası hukukun
bize tanıdığı garantörlük hakkı kapsamında bu müdahale yapılmıştır.
"MEHMETÇİĞİN
AYAK BASTIĞI TOPRAKLARDA İŞGAL KÜLTÜRÜ DEĞİL, HUZUR HAKİM OLUR"
Türk askeri düşmanına bile zulmetmeyen ama mazlumun hakkını
asla çiğnetmeyen şanlı bir maziye sahiptir. Aynı anlayışla bugün de gelecekte
de hareket etmeye devam edecektir. Bilsinler ki Mehmetçiğin ayak bastığı
topraklarda işgal kültürü değil, huzur hakim olur.
"SAYIN
MİÇOTAKİS’İN BU BAKANINA HADDİNİ BİLDİRMESİ LAZIM"
Son NATO zirvesinde Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis
ile konuştum. "Aynı gün ben Kuzey Kıbrıs'ta bulunacağım, orada Kuzey
Kıbrıs halkına hitap edeceğim. Öğrendiğime göre siz de Güney’de olacakmışsınız,
orada hitap edecekmişsiniz. Herhalde birbirimizi rahatsız edecek herhangi bir
açıklama yapmayız" dedim. O da benim gibi düşündüğünü söyledi.
Fakat Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias ne yazık ki;
farklı bir havada, belli ki Miçotakis ile yaptığımız görüşmeden haberi yoktu,
ileri geri açıklamalar yaptı. Onun bir defa kalkıp da Türklerin orada işgalci
olduğunu söylemesinden daha densiz, edep dışı bir ifade olamaz. Dolayısıyla,
Sayın Miçotakis’in bu bakanına haddini bildirmesi lazım. Bizim çok daha fazla
konuşmamıza zaten gerek yok. Konuşacaklarımızı bugün zaten konuştuk. Yolumuza
da aynen devam ediyoruz.
"ONLAR ASKERİ ÜS
YAPIYOR, BİZ SİYASİ ÜS YAPIYORUZ"
Şu anda Ada’da Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı binasıyla,
Kuzey Kıbrıs Parlamento binası inşaatı yapıyoruz. Onları bir göreyim, durum
nedir dedim. Her ikisi de muhteşem birer bina oluyor. Allah nasip ederse en geç
Kasım ayı ortalarında bitecek. Bu iki bina, başkanlık binasıyla parlamento
binası bittiği zaman, yanında da oraya hizmet verecek gayet güzel bir mescit
yapılıyor. Herhalde bu üslerden daha önemli bir şey yok. Onlar askeri üs
yapıyor, biz siyasi üs yapıyoruz. Çalışmayı en güzel şekilde devam ettireceğiz.
Bu arada, tekrar bir kontrole gidip inşaat ne durumda onu
görmem lazım. Gördüğüm kadarıyla Kıbrıs taşından hakikaten muhteşem bir eser
meydana geliyor. Yani Türkiye gerektiği zamanda gereken adımları atar,
yapılması gerekenleri yapar. Adanın huzuruna asla katkı sağlamayacak,
gerginlikleri artıracak ve uluslararası hukuk ihlallerine yol açacak adımlardan
özenle kaçınmak gerekir.
"YENİ BİR
DOĞALGAZ GEMİSİ ALIYORUZ"
İsrail'in yaptığı katliama ortak olmak ne Rumlara ne
Yunanistan’a fayda sağlar. Ayrıca gerekirse deniz üssü ve deniz yapılarını
Kuzeyde yaparız. Bizim de denizimiz var. Mesela yeni bir doğalgaz gemisi
alıyoruz. Sakarya Gaz Sahası’ndaki gaz üretiminde kullanılacak, yüzer gaz
işletme platformu gemisi. Yaklaşık 2 ay sonra Türkiye'de olacak. 300 metre boyunda
58 metre genişliğinde. 5 milyon hane halkına yetecek kadar doğalgazı üretecek
bu platform belki orada 15-20 yıl kalacak. Adeta bir üs gibi. Önümüzdeki hafta
yola çıkıyor ve Türkiye'ye gelecek. Zaten o üssü gördükleri zaman yeter onlara.
"İBRE
TÜRKİYE'NİN LEHİNE DÖNÜYOR"
Biliyorsunuz, uçaklarımızın lastiklerini dahi alamıyorduk
ama şu anda Petlas uçaklarımızın lastiklerini yapar hale geldi. Çok önemli bir
adım. Üstelik Anadolu'nun göbeğinde. İnsansız hava araçlarından SİHA’lara kadar
geldiğimiz nokta belli. Aselsan, Havelsan, Roketsan, tüm bunlar şu anda savunma
sanayiinde dünyayla adeta yarış halinde. Bundan dolayı da çok çok mutluyuz.
Özellikle de şu anda Batı ülkeleri bizim insansız hava araçlarımızla ilgili
sipariş üstüne sipariş veriyor. Ülkelerin hangileri olduğunu söylemeyeceğim.
Ama Avrupa Birliği ülkelerinin artık bizden bu tür taleplerde bulunması
devranın nasıl değiştiğini gösteriyor. Bu bizi ayrıca mutlu ediyor.
Kızılelma şu anda devreye giriyor. Bunların devreye
girişinin o malum çevreleri çok daha çıldırtacağına eminim. Özellikle
Amerika'daki seçimin de bu işte tayin edici bir rolünün olduğunu düşünüyoruz.
Bu seçimin neticesiyle birlikte ne gibi adımlar atılabilir, bunları da ayrıca
göreceğiz ama ibre Türkiye'nin lehine dönüyor diye düşünüyorum. Bundan dolayı
da huzur içindeyim. Sizler de huzur içinde olun. Kendi uçağımızı yapıyoruz,
kendi uydumuzu yapıp uzaya yolladık. Daha iyisini yapacak, daha ileri
gideceğiz. Bizi en çok duygulandıran ise artık bizim gençlerimizin asla
yılgınlığa kapılmadan "ben yaparım" demesidir. Biz çok güçlü tohumlar
attık, onlar filizleniyor ve gelecekte boy verecekler.
"TERÖRLE
MÜCADELEMİZ SONUNA KADAR DEVAM EDECEK"
Terörle mücadele bir matematik olayı değil. İki kere iki
dört diyemezsiniz. Örneğin Pençe Kilit Harekat bölgesinde Piyade Yarbay
Abdullah Cem Demirkan kardeşimiz yaralandı. 15 gün yaralı olarak kaldı ve
maalesef şehit oldu. Bunların hepsinin intikamını alıyoruz. Faturayı çok ağır
ödüyorlar, ödemeye de devam edecekler. Ama bilsek ki terörle mücadele bir
matematik olayıdır, kalkarız açıklamayı da ona göre yaparız. Dolayısıyla da
terörle mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Önünde sonunda kazanan inşallah
yine biz olacağız. Artık onları bekleyen son yakındır. Bu ülkenin insanlarına
çektirdikleri acıların hesabı soruluyor. Terör meselesini kökünden bitireceğiz.
Sağa sola koşturmaları, destek arama çabaları da bu yüzden. Ne yaparlarsa
yapsınlar fayda göremeyecekler. Bu ülkenin insanlarına yaşattıklarının hesabını
öyle ya da böyle veriyorlar. Askerimiz, polisimiz, istihbaratçılarımız sahada
ve onların güçlü nefesini sürekli enselerinde hissediyorlar. Burunlarını dahi
çıkartamadıkları mağaralar onları koruyamayacak.
"GEREKLİ BASKIYI
YAPIYORUZ VE BUNA DEVAM EDECEĞİZ"
Uluslararası Adalet Divanı aynı zamanda İsrail’i tazminata
mahkum etti. Miktarını henüz açıklamadılar. İsrail zaten bugüne kadar
Uluslararası Adalet Divanı'nın verdiği kararların hiçbirini uygulamadı. Çünkü
yanında başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, Batı var. Biz şu anda
Uluslararası Adalet Divanı'na karşı dünyanın değişik birçok ülkesiyle birlikte
gerekli baskıyı yapıyoruz ve buna devam edeceğiz. İspanya'nın duruşu burada çok
çok önemliydi. Finlandiya'nın, Norveç'in tüm bunların duruşları önemliydi. Biz
bu işi takip edeceğiz, kovalayacağız ve en sonunda inşallah burada bir netice
alacağız diye düşünüyorum.
İsrail durdurulmalıdır. Bunu sağlamak hepimizin görevidir.
İsrail’e destek olarak, mazlum Filistin halkının yıllardır yaşadığı sistematik
zulmü görmezden gelerek bir yere varmak mümkün değildir. İsrail yaptıklarının
cezasını çekmeli, bu ceza bir daha kimsenin böylesi bir zulmü aklından
geçirememesini sağlayacak kadar ibretlik olmalıdır. Umarım bu karar ve bundan
önce alınan ve İsrail tarafından uygulanmayan kararlar uluslararası toplumda bir
uyanışı beraberinde getirir.
Filistinlilerin acılarına alışmamalı, onların durumunu
olağan görmemeliyiz. Her yeni günde daha çok artan bir tonda sesimizi zulme
karşı yükseltmeliyiz. Bu bizim insani görevimiz, tarihe borcumuzdur. Bugün takınılan
ya da takınılmayan her tavır tarihe geçmektedir. Herkesi tarihin doğru
tarafında durmaya bir kez daha davet ediyorum.
"ONLARI
ULUSLARARASI HUKUKA UYMAYA ZORLAMALIYIZ"
İsrail, 1947'de ne yaptıysa şimdi de aynısını yapıyor,
değişen bir şey yok. Tüm mesele İsrail'in bu davranışlarına karşı haktan yana
olanlar, adaletten yana olanların el ele verip bu Uluslararası Adalet
Divanı’nın verdiği kararın yanında herkesin yer almasını sağlamaktır. Bu oyunu
ancak, böylesi bir duruşla bozarız. Bu zulmü sona erdirmek için ABD yönetiminin
İsrail’e baskı yapması, katil Netanyahu’ya ve beraberindekilere verdiği desteği
çekmesi şarttır. İsrail’in coğrafyamızı kendi karanlığına çekip bölgeyi yangın
yerine çevirme isteği ortadadır. Gazze’de onca zulme rağmen hedeflerine
ulaşamamanın hıncı ile hareket etmektedir. Uluslararası toplumun bir ve kararlı
karşı koyuşu İsrail’in en istemediği şeydir. İsrail zulmüne karşı birleşmeli ve
onları uluslararası hukuka uymaya zorlamalıyız. Bu sayede sadece Gazze ya da
Filistin değil, ateş çemberine dönmüş bölgemiz de büyük çatışmaların içine
çekilmekten kurtulur.
SORU: “Trump zaten daha önce bir dönem görev yaptı ve siz
onunla çalıştınız. Sonrasında da Biden seçildi ve onunla da bir süre
çalıştınız. Şimdi Trump'ın yeniden anketlerde önde gittiğini görüyoruz, ki siz
de kendisiyle görüştünüz. Türkiye-Amerika ilişkileri bağlamında önümüzdeki
süreçle ilgili, Türkiye için iyi günler gelecek ifadesi kullandığınız için
soruyorum. Daha iyisini bekliyor muyuz bugünkünden?
ABD BAŞKANLIK SEÇİMİ
Bu konuya şimdi girmem pek doğru olmaz. Çünkü yapacağımız
çok ilginç çalışmalar var. Geçen hafta çarşamba günü Macar Başbakanı Viktor
Orban konuğumuzdu. Görüşmemizden sonra da "Trump'la bir akşam yemeği
yiyeceğiz" dedi. Bu arada aynı zamanda da NATO zirvesi devam ediyordu.
Ertesi gün Viktor Orban’ı yoğun bir şekilde eleştirmeye başladılar. "Yok
şöyle dedi, yok böyleler, biz Viktor'un dediklerine katılmıyoruz, söyledikleri
doğru şeyler değil" dediler. Sayın Orban malum Moskova'ya gitti,
eleştirdiler. Çin'e gitti aynı şekilde eleştirdiler. Ardından Şuşa'daki
toplantıya katıldı, eleştirdiler. Şimdi de Macaristan’ı AB dönem başkanlığından
nasıl alırız, bunun hesabı içindeler. Bize de düşen şu anda sabır. Bu sabırla
birlikte de inşallah gereğini vakti saati geldiğinde birlikte yaparız. Sayın
Trump ile kendisine yapılan suikast girişimini konuştum. Kendilerini alçakça
saldırı karşısında demokrasinin yanında durmaları nedeniyle tebrik ettim. Biz
demokrasinin tarafındayız ve ülkelerin geleceklerine halkların özgür iradelerinin
karar vermesinden yanayız.
KÜRESEL YAZILIM
SORUNU
Bu kriz nedeniyle bizde bir sıkıntı yok şu anda. Arkadaşlar,
Türk Hava Yolları’nda olsun, diğer tüm birimlerde olsun tedbirleri aldılar. Şu
anda işlerimiz ufak tefek aksamalarla yürüyor. Yani dünyadaki sıkıntı bizde
aynen yok. Daha iyiyiz. Bu konuda ek tedbirler almak gerekiyorsa alırız.
Bununla ilgili arkadaşlarımız çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Hiçbir alanı
boş bırakmadığımız gibi bu alanı da boş bırakmıyor ve atılması gereken adımları
hızla, vatandaşlarımızı mağdur etmeden atıyoruz.
"GRUP BAŞKANIMIZ
NE AÇIKLADIYSA GÜNDEMİMİZDE O KONULAR VAR"
Bizler toplumumuzun her kesimi gibi emeklilerimizin de daima
yanındayız. Emeklilerimizi enflasyona ezdirmemek için azami gayret gösteriyor,
elimizden gelenin daha fazlasını imkanlar nispetinde yapıyoruz. Eldeki imkanlar
dahilinde en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Engelleri aşmayı kendimize şiar
edinmiş bir iktidar olarak sürekli tüm vatandaşlarımızın refahını artırmak için
sürekli yeni yol haritaları oluşturuyoruz. Ekonomik istikrardan taviz vermeden,
popülizm tuzaklarına düşmeden en rasyonel adımı nasıl atarız anlayışı içinde
hareket ediyoruz.
Aslında Grup Başkanımız Abdullah Güler gerekli açıklamaları
yaptı. En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira olacağını açıkladı. Bütün
bunlara rağmen muhalefet bakıyorsunuz, düşünmeden, görüşmeden, konuşmadan
"asgari ücret 17 bin" diyor. Bunların sırtında maalesef küfe yok. Biz
ölçüyoruz, biçiyoruz. Nasıl bu işi ekonomik dengeleri bozmayacak biçimde
götürürüz? Buna bakıyoruz, adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Onun için de
yeni yasama döneminde inşallah bu konuyu gündeme alacağız. O şekilde de yola
devam edeceğiz. Grup başkanımız ne açıkladıysa gündemimizde o konular var,
gerisi söylentiden ibaret.