Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail gözünü Lübnan’a dikti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gazze’yi yakıp yıkan İsrail’in şimdi de gözünü Lübnan’a diktiği anlaşılıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuştu.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Sözlerimin hemen başında geçen hafta idrak ettiğimiz mübarek
Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyor, rabbimden bizleri daha nice bayramlara
sağlık ve afiyet içerisinde kavuşturmasını niyaz ediyorum. İslam'ın 5 şartından
biri olan hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden
vatandaşlarımızın ibadetlerinin de Allah katında kabul ve makbul olmasını
diliyorum. Dini bayramlarımız Müslümanlar olarak ebedi ve ezeli kardeşliğimizi
hatırladığımız dünyadaki varlık gayemizin sırrına erdiğimiz, paylaşmayı,
dayanışmayı, şefkat ve merhamet medeniyetimizin kadim değerlerini yücelttiğimiz
istisnai günlerdir. Her ne kadar Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda
yaşanan zulümler nedeniyle biraz buruk geçirsek de Kurban Bayramı'nın
sevincini, aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak bu mübarek günleri
ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum.
"FİLİSTİN'E
SAHİP ÇIKIYORUZ VE ÇIKACAĞIZ"
Biz de Kurban Bayramı süresince İslam Dünyası'nın önde gelen
ülkelerinin liderleriyle görüşerek hem milletimiz adına onların bayramlarını
tebrik ettik, hem de Filistin, Lübnan, Sudan ve diğer yerlerdeki kanayan
yaralarımıza derman bulmaya çalıştık. İsrail daha önceki bayramlarda olduğu
gibi bu bayramda da kan dökmeye, çocukların ve sivillerin üzerine bomba
yağdırmaya devam etti. İsrail'in insanlık dışı saldırıları sebebiyle çadırlarda
ve enkaza dönmüş binalarda hayata tutunma mücadelesi veren yüzlerce Filistinli
kardeşlerimiz şehit oldu. Buradan bir kez daha İsrail barbarlığının kurbanı
olan 38 bini aşkın Filistinli şehidimizi rahmetle anıyor, yaralı kardeşlerimize
acil şifalar diliyorum. Yiyecek bir lokma ekmek bulamadığı için derisi sırtına
yapışan Gazzeli çocukların fotoğrafı modern dünyanın utanç defterine
yazılmıştır. Bu fotoğraf sadece küresel sistemin iflası değil aynı zamanda
İslam aleminin acizliğinin de bir sembolü olarak acıyla hatırlanacaktır.
Ecdadımız tarih boyunca Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, Yavuz Sultan Selim,
Sultan Abdülhamid Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, kuruluşundan itibaren
Türkiye Cumhuriyeti nasıl Filistin'e sahip çıktıysa inşallah biz de aynı ruh,
aynı kararlılık ve aynı cesaretle Filistin'e sahip çıkıyoruz ve çıkacağız.
"DAHA FAZLA
ÜLKENİN FİLİSTİN'İ TANIMASI İÇİN TEMASLARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ"
Birileri Türkiye'de farklı siyasi kariyerlerinin icazet
kapısı olarak gördükleri Avrupa'da farklı konuşabilir, birileri Batılı
ağababalarından aferin almak, onlara şirin gözükmek, onların gözüne girmek için
Filistin direnişine çamur atma peşinde koşabilir. Ama biz içeride ve dışarıda
hakkı konuşacak, hakikati savunacak, masumların yanında, katillerin ise dimdik
karşısında duracağız. Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun
eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin. Kurban Bayramı'nın
hemen arifesinde gerçekleştirdiğimiz İspanya ve İtalya ziyaretlerinde Gazzeli
kardeşlerimize yönelik zulmü gündeme getirdik.
Filistin'de işgal ve katliam politikası devam ettikçe
dünyanın hiçbir yerinin güvende olmayacağını açıkça ifade ettik. İsrail'in
şımarıklığına ve hukuk tanımazlığına verilecek en etkili cevabın Filistin
Devleti'nin tanınması olduğunu vurguladık. Norveç, İrlanda ve Slovenya ile
birlikte sergilediği vicdanlı tavrın Avrupa'nın tamamına örnek olmasını temenni
ediyoruz. Başbakan Sayın Paşinyan'ın liderliğinde Ermenistan'ın da Filistin
Devleti'ni tanıma kararından memnuniyet duyuyoruz. Alınan ve açıklanan son
kararlarla özellikle 149'a yükselen tanıma adımlarının çok önemli olduğunu
ifade ediyorum. İnşallah çok daha fazla sayıda ülkenin Filistin'i tanıması için
temaslarımızı sürdüreceğiz.
"TÜRKİYE KARDEŞ
LÜBNAN HALKININ VE DEVLETİNİN YANINDADIR"
Şu ikazı da burada yapmak durumundayım; Gazze'yi yakıp yıkan
İsrail'in şimdi de gözünü Lübnan'a diktiği anlaşılıyor. Batılı güçlerin
kameralar önünde farklı konuşsalar da perde arkasında İsrail'in sırtını
sıvazladıklarını, hatta desteklediklerini görüyoruz. Lafa gelince özgürlükten,
insan hakları ve adaletten dem vuran devletlerin Netanyahu gibi bir ruh
hastasının esiri olmaları son derece vahimdir, zavallılıktır. Netanyahu'nun
batının da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları açık söylüyorum, büyük bir
felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı batıdan önce İslam alemi ve
Ortadoğu'daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir. Fakat İslam dünyasının
üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket ettiğini üzülerek müşahede ediyoruz.
Buna fırsat vermememiz lazım. Türkiye kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır.
Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan ile dayanışma içinde olmaya davet ediyorum.
Bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte vatandaşlarımız
memleketlerine ve tatil bölgelerine seyahat etti. Sadece şehirlerarası otobüs
seferlerinin sayısı 108 bini buldu. Bu seferler sayesinde 3 milyon 782 bin
insanımız sevdikleriyle buluştu. Demiryolları ile seyahat edenlerin sayısı ise
7 milyon 520 bine yaklaşıyor. Otoyollarımızı kullanan araç sayısı 21 milyonun
üzerine çıktı. Asya ve Avrupa'yı birleştiren Avrasya Tüneli'nden bayramın son
günü 94 bin 454 araç geçişi oldu. İstanbul, Antalya ve diğer pek çok
uluslararası havalimanımız bayram tatili boyunca yolcu ve uçak seferi
itibarıyla yeni rekorlar kırdı. Aynı başarı Yavuz Sultan Selim, Orhan Gazi
Köprüsü gibi diğer projelerimiz için de geçerlidir. Uzakları yakınlaştırmak,
sevenleri buluşturmak, vatandaşlarımıza güvenli, huzurlu ve konforlu seyahat
imkanı sunmak amacıyla hizmete verdiğimiz ulaştırma yatırımlarının karşılığını
kat ve kat fazlasıyla aldık, alıyoruz.
Bundan sonra da "millet yol mu yiyecek" diyerek
yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız. Ülkemizin dört bir
köşesini demir ağlarla, yollarla, otobanlarla, viyadük, köprü, tünel, alt geçit
ve üst geçitlerle örmeye devam edeceğiz. Aldığımız önlemlere ve yaptığımız
devasa yatırımlara rağmen kazaların önünü maalesef tamamen kesemiyoruz. Kurban
Bayramı tatilinde meydana gelen 7 bin 216 trafik kazasında 72 insanımız
hayatını kaybederken, 12 bin 474 kişi de yaralandı. Kazalarda vefat eden tüm
kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara
mevladan acil şifalar niyaz ediyorum.
"BİR AVUÇ KEFEN
HIRSIZI AHLAKSIZCA SELDEN KÜTÜK KAPMA YARIŞINA GİRİYOR"
20 Haziran Perşembe günü Diyarbakır Çınar ve Mardin
Mazıdağı'nda çıkan anız yangını milletçe hepimizin yüreğini yakmıştır. Rüzgarın
da etkisiyle çok kısa sürede geniş bir bölgeye yayılan yangında hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralı kardeşlerimize acil
şifalar temenni ediyorum. Mardinli ve Diyarbakırlı kardeşlerimize bir kez daha
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Devletimizin ilgili tüm kurumları ilk
andan itibaren yangını söndürmek için seferber olmuş, yangına müdahale noktasında
gereken neyse yapılmıştır. Yangına müdahale öncelikle büyükşehir
belediyelerinin sorumluluğunda olmasına ve bunlar görevlerini yapmamalarına
rağmen bakanlığımız ve il valilerimiz olaya süratle vaziyet etmişlerdir.
Yaraların sarılması, oluşan zararın telafi edilmesiyle ilgili gerekli süreçler
devam etmektedir. Acil yardım ödeneğiyle devletimiz madde destek sağlamaya
başlamıştır.
Adli ve idari tahkikat neticesinde yangının çıkış nedenleri
hiçbir soru işaretine mahal bırakmayacak şekilde ortaya konacaktır. Hal
böyleyken 15 insanımızı kaybettiğimiz bir felaket üzerinde tepinenleri Allah'a
ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Öyle bir siyasi fırsatçılıkla karşı
karşıyayız ki biz bunları konuşmaya icap ediyoruz. Bir taraftan devletimiz tüm
kurumlarıyla hava ve kara araçlarıyla yangını söndürmek için adeta canını
dişine takarak çalışıyor. Diğer tarafta bakıyorsunuz bir avuç kefen hırsızı
ahlaksızca selden kütük kapma yarışına giriyor. Kimse kusura bakmasın ama bunun
adı siyasi nebbaşlıktır. Milletin acısını, sıkıntısını, yürek yangınını
istismar etmektir. Mardin'deki taziye evinde DEM Partili provokatörlerin
sergilediği kepazelik ise bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu
göstermiştir. Mardin valimizin ve yangında yakınlarını yitiren ev sahiplerinin
basiretli ve soğuk kanlı tavrı çok çirkin bir provokasyonun önüne geçmiştir.
"A MİLLİ FUTBOL
TAKIMI'MIZIN YANINDA OLACAĞIZ"
Bunların aslında kimin vekili olduğu, sadece başımıza gelen
felaketlerde değil aynı zamanda milletçe birleştiğimiz spor müsabakalarında da
ortaya çıkıyor. 85 milyonun kenetlendiği Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Portekiz
maşı sonrasında bu zihniyete mensup kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama
girişimleri asla masum değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin
birliğini bozamayacaklar. Ne kadar çirkefleşseler de, toplumsal bağrışımıza
kast edemeyecekler. AK Parti olarak Kandil'in ayak takımına azılı ve kadrolu
militanlarına meydanı bırakmadık, Allah'ın izniyle bundan sonra da
bırakmayacağız. Türkiye'nin başarıları karşısında karalar bağlayan müptezellere
yeni hezimetler yaşatmayı sürdüreceğiz. A Milli Futbol Takımı'mız Gürcistan'ı
3-1 yenerek turnuvaya çok iyi bir başlangıç yaptı. Portekiz karşısında maalesef
hiç hak etmediğimiz bir sonuç aldık. Millilerimiz bu akşam Çekya karşısında
inşallah 85 milyonu gururlandıracak tarihi bir zafere imza atacaklarına
inanıyorum. Arslanlarımıza Çekya maçında şimdiden başarılar diliyor, rabbim
ayaklarına taş değdirmesin diyorum. İnşallah bu akşam 85 milyon tek yürek olarak
dualarımızda A Milli Futbol Takımı'mızın yanında olacağız.
"AK PARTİ ASLA
GERİLİM SİYASETİ GÜTMEDİ"
Şahsen neredeyse yarım asırdır AK Parti olarak 23 senedir
Türkiye'ye ve mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize siyaset
yoluyla hizmet etmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye büyüsün, Türkiye
Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun diye gecemizi gündüzümüze katarak
çalışıyoruz. Mazlum gönüllere huzur veren, bağımsızlığımızın remzi ay yıldızlı
al bayrağımızı gururla dalgalandırmak için ter döküyoruz, koşturuyoruz. 85
milyonun her bir ferdini kardeşimiz, yoldaşımız, kader ortağımız olarak
görüyoruz. Bakınız, daha önce de defalarca ifade etmiştim bugün altını çizerek
tekrar vurgulamak istiyorum. AK Parti kurulduğu günden itibaren bugüne kadar
kutuplaşmanın, kamplaşmanın tarafında hiç olmadı, asla ve asla gerilim siyaseti
gütmedi. Türkiye'yi 81 vilayeti, 85 milyon vatandaşıyla bir bütün olarak
kucakladık. Ne siyasetimizde ne dilimizde ne hizmet ve eserlerimizde hiçbir
zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için doğunun batıdan, kuzeyin güneyden farkı
yoktur. Biz milletten aldığımız yetkiyle hizmet üretirken vatandaşımızın
diline, rengine, inancına, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz ülkemizin her
köşesine hizmet götürürken, yatırım götürürken bize oy verip vermediklerine
kesinlikle bakmadık ve bunu umursamadık. Bizim siyasetimiz insan odaklı
siyasettir. AK Parti'nin Kasım 2002'den bu yana her seçimde milletimizin yoğun
teveccühüne mazhar olması işte bu birleştirici siyasetinin, kardeşlik
siyasetinin, hizmet ve eser siyasetinin bir neticesidir.
"SON 22 YILDA
NİCE İHANET, DARBE VE VESAYET GİRİŞİMİ YAŞADIK"
Gerilim siyasetiyle kutuplaştırmayla, ayrıştırmayla değil
bütünleştirmeyle, birleştirmeyle, yakınlaştırmayla milletimizden ilgi gördük.
Tam tersine AK Parti Türkiye'de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı
siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olmuştur. Darbe senaryolarını bize karşı
yazdılar. 27 Nisan'da muhtırayı bize AK Parti'ye vermek istediler. Cumhuriyet
mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25
Aralık'ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz'da doğrudan doğruya
bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de, FETÖ'nün de hedefinde daima biz olduk. Son
22 yılda bunlar gibi nice ihanet, nice darbe ve vesayet girişimi yaşadık. Tüm
bu saldırılarda ana muhalefet partisi bırakın bizim yanımızda durmayı, hukukun,
demokrasinin hatta siyasetin yanında bile yer almadı. Geriye dönüp bakın, ana
muhalefetin AK Parti'ye yönelik her saldırının yanında durduğunu, arkasında
durduğunu, hatta kışkırttığını görürsünüz. Türkiye'yi kamplara, kutuplara
bölerek ayakta kalma mücadelesi içinde olduklarını görürsünüz. FETÖ'cü
hainlerden Gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi
himaye sağladıklarını görürsünüz. 14-28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi siyasi
çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini
görürsünüz.
"SIKILI
YUMRUKLARI AÇACAK OLAN MUHALEFETTİR"
Burada bir hususun üzerine basa basa ifade etmek istiyorum,
bizim siyasette yumuşama, muhataplarımızın ifadesiyle normalleşme çabamız
aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan
muhalefettir. Hançerleri kınına koyacak olan muhalefettir. Dilini, söylemini,
siyaset tarzını düzeltecek olan muhalefettir. Yani yumuşaması gereken,
normalleşmesi gereken muhalefettir. Bizim son 1 yılda üst üste yaşanan 3 seçim
sebebiyle artan siyasi tansiyonu düşürmek için attığımız adımları kimse yanlış
anlamasın. Bakınız, iktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında şunu iyi
bilin, siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama
ittifak olmaz. Zira iktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetinde,
demokrasinin de, çok partili sistemin de fıtratına aykırıdır. Biz de zaten bir
böyle çaba içinde değiliz. Biz günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması
gerektiğine inandığımız, ülkemize, milletimize ve devletimizin güvenliğine dair
konularda bir ortak bakış açısını, bir ortak duyguyu yakalamaya çalışıyoruz.
Sivil ve özgürlükçü anayasa, terörle mücadele ve dış politika gibi milli
meselelerde iç cepheyi sağlamlaştırmanın gayretindeyiz. Biz durduğumuz yerde
duruyoruz. Muhalefetten ise bizim durduğumuz yere yani hoşgörüye, yani
birleştirici dile, yani kucaklaştırıcı siyasete, yani devleti ve milleti
önceleyen politikalara yaklaşmasını bekliyoruz.
Tüm samimiyetimize ve iyi niyetimize rağmen muhalefetin
çabalarımıza nasıl karşılık verdiğini hepiniz görüyorsunuz. Bütün milletimiz
görüyor. Biz ülkemizin, milletimizin çıkarları için yapıcı davranmaya
çalışırken CHP Genel Başkanı'nın nezaket üslubunu da aşarak siyaseti nasıl
gerilime sürüklemeye çalıştığını bütün milletimiz yakından izliyor.
İadeiziyaretimizin üzerinden daha 2 gün bile geçmeden yapılan ve daha sonra
dozu sürekli artırılan çiğlikleri herkes takip ediyor. Karşımızdakilerin ciddi
bir hazım problemi yaşadıkları anlaşılıyor. Bir defa şunu kimse unutmasın, biz
22 yıldır kimi zaman yalnız, kimi zaman da samimi dostlarımızla bu yolu
yürüyoruz. Bu 22 yıl boyunca CHP'den hoşgörü de görmedik. Nezaket de görmedik.
Allah'a hamdolsun bundan dolayı hiçbir şey kaybetmedik. Bugün de siyasi bir
kazanç peşinde değiliz. İstiyoruz ki, CHP gerilim siyasetini artık bıraksın.
Normalleşsin, milli irade ile barışsın ve bundan da milletimiz, demokrasimiz
kazançlı çıksın.
Diyaloğa şans tanıma arzumuz partimize, hükümetimize ve
Cumhur İttifakı'na yönelik hadsizlikleri kabulleneceğiz anlamına gelmez. Edepli
olmamız, edepsizliğe göz yumacağız anlamına asla gelmez. Yumuşak başlıyız ama
kimse unutmasın boynu çekilecek uysal koyun da değiliz. Şimdi çıkmışlar sabah
akşam sürekli suç ortaklığından bahsediyorlar. Bunlara sadece şunu söylemek
isterim; Suç ortağı arayanlar kendilerini fazla yormasın, nereden geldiğini ve
halen nereye gittiğini tam olarak açıklayamadıkları para kulelerine baksınlar.
Suç ortağı arayanlar bize laf söylemeden, bize çamur atmadan evvel sözde kent
uzlaşısında kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar. Bakınız biz ülkeye ve
millete hiçbir hayrı olmayan bu tür ikili münakaşalara girmemeye özellikle
itina gösteriyoruz. Muhalefetten de yapıcı davranmalarını, asgari siyasi
nezakete uymalarını, eski alışkanlıklarını artık terk ederek normalleşmelerini
bekliyoruz. Diyalog süreci parti içi iktidar kavgasına kurban edilmemelidir.
Biz rahatız, muhalefetten gelecek her türlü müspet eleştiriye de açığız. Ama
eleştiri sınırlarını aşan yakışıksız ifadeleri de sineye çekmeyiz. Cevabımızı
misliyle vermekten geri durmayız ve durmayacağız.
Birilerinin ortaklık arayışı şayet AK Parti'nin rekorlarla
dolu 22 yıllık hizmet, eser, yatırım ve reform mirasından pay kapmaksa, kusura
bakmasınlar kimseyi başarı hikayemize ortak etmeyiz. Biz yasakları kaldırırken
iptali için Anayasa Mahkemesi'ne koşanlara, her devasa projemize karşı çıkmak
için absürt bahaneler üretenlere, Türkiye'de parmakla gösterecekleri tek bir
dikili taşları olmayanlara, darbeden sokak olaylarına, milli iradeyi hedef alan
her türlü girişime çanak tutanlara hasılı son 22 yıldır AK Parti'nin hizmet ve
reform siyasetine sürekli takoz koymaya çalışanlara öyle kolay yoldan prim
kazandırmayız. Bunlar iki fotoğraf karesiyle hazıra konulacak başarılar
değildir. Her birinin gerisinde 22 yıllık emek, mücadele ve dökülmüş alın teri
vardır.
"MHP İLE OMUZ
OMUZA YÜRÜYORUZ"
15 Temmuz darbe girişimine karşı şehitlerimizin
fedakarlıkları üzerinde yükselen Cumhur İttifakı, Türkiye'nin bekasının
teminatı olmuştur. Son 8 yıldır ülkeye hizmet mücadelesini aynı hissiyatı
taşıdığımız, ülkemiz ve milletimiz adına aynı duyguları paylaştığımız yol
arkadaşımız ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi ile omuz omuza
yürüyoruz. Cumhur İttifakı her ne kadar farklı siyasi partilerin bir araya
gelmesinden teşekkül etmiş olsa bile Türkiye adına, milletimiz adına birdir,
tek yürektir, tek ruh, tek vücuttur. Cumhur İttifakı'nın herhangi bir üyesine
yapılan saldırı doğrudan doğruya Cumhur İttifakı'nın birliğine, bütünlüğüne,
insicamına yapılmıştır. Biz bu saldırılara eyvallah demeyiz. Bu saldırılara
müsamaha göstermeyiz, geçit vermeyiz. Oynanan oyunun da farkındayız. İtibar
suisaktlarıyla, haysiyet cellatlarıyla, bitleri kanlanan FETÖ'nün tetikçi kalemleriyle
nereye varılmak istendiğini çok iyi biliyoruz.
"CUMHUR İTTİFAKI
SAPASAĞLAM AYAKTADIR"
Gerek Sayın Devlet Bahçeli, gerekse şahsım yapılan
saldırıları, fitne çabalarını, o saldırıların arkasındaki aklı, maksadı ve
karanlık odaları gayet net biçimde görüyoruz. Şunu açık açık ifade etmek
isterim ki, bunların meselesi MHP'den ziyade Türkiye'nin güvencesi olan Cumhur
İttifakı'dır. Allah'ın izniyle bu tuzağa düşmeyeceğiz. Milletimizi de
düşürmeyeceğiz. Şunu herkes görsün, anlasın ve zihnine adeta mıh gibi kazısın
15 Temmuz gecesi darbecilere karşı meydanlarda kurulan Cumhur İttifakı
sapasağlam ayaktadır. Birdir, bütündür ve ülkemizin, milletimizin selameti
adına sarsılmadan ayakta kalacaktır. Etrafı ateş çemberiyle kuşatılmış olan
ülkemizi karşılaştığı risklerden koruyan en güçlü kalkan Cumhur İttifakı'dır.
Türkiye'yi bekasına yönelik tüm tehditlerden sahili selamete çıkaracak olan
yine Cumhur İttifakı'dır.
Biz arzu ve temenni ediyoruz ki, ittifaka katılamaz ama ana
muhalefet de bu riskleri görsün, bu tehditleri anlasın, Türkiye'nin geleceği
adına daha makul, daha yerli ve milli bir zeminde dursun. En azından
demokrasimizi, ülkemizin bekasını, milli çıkarlarımızı savunma konusunda eski
kötü alışkanlıklarından vazgeçsinler. Bunu ister yaparlar, isterlerse
yapmazlar. Elbette kendileri bilir. Ama biz Cumhur İttifakı olarak sarsılmadan
yolumuza devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Türkiye'nin ve Türk milletinin umudu
olmayı inşallah daha uzun seneler boyunca sürdüreceğiz. Müttefikimiz MHP ile
Sayın Devlet Bahçeli ile hem Türkiye'ye ve milletimize yönelik saldırılara hem
de tek tek partililerimize yönelik saldırılara, sinsi planlara, fitne
hareketlerine tüm bunlara karşı bir olmaya, diri olmaya, tüm saldırılara
birlikte göğüs germeye devam edeceğiz. Bugün saat 16'da Sayın Devlet Bahçeli
ile Külliye'mizde görüşerek gündemimizdeki konuları detaylıca ele alacağız.