Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çocuk çağrısına hekimlerden destek
Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en az 3 çocuk çağrısına destek verdi. Antalya'da yapılan 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi'nde konuşan Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, “Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; toplumların mevcut nüfus yapılarının genç yaşlı dengesini koruyabilmeleri için, ortalama 2.2 çocuk gerekiyor. Doğurganlık hızı, şu an iki nokta iki gerekirken bir buçukta. O yüzden, farkındalık sağlayıp genç yaştan başlayarak 3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var” dedi.
Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM tarafından düzenlenen 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi-TSRM 2024, 14-17 Kasım tarihleri arasında, Antalya'da gerçekleştirildi. 27 ülkeden 100'den fazla yabancı katılımcı, toplam 800'den fazla katılımcıyla gerçekleştirilen kongrede; “Bir Kadının Üreme Sağlığı Genel Sağlığıyla Bağlantılı Mıdır?, Transfer Edilecek Doğru Embriyo Nasıl Seçilir?, Tüp Bebek Başarısını Artırma Arayışında Teknoloji Ve Biyoloji, AI (Yapay Zeka) İle Embriyo Seçimi, Üreme Genetiğinde Yeni Teknolojiler, Doğurganlığın Korunmasının Psikolojik Önemi” gibi önemli konu başlıkları her yönüyle tartışılıp, güncel veriler sunuldu. Türkiye'den 168 konuşmacı ve oturum başkanının yer aldığı kongrede, 12 ülkeden 30 yabancı bilim insanının görev aldığı oturumlarda yeni gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı. 10 Bilimsel Oturum, 76 Yuvarlak Masa Toplantısı, 3 Uydu Sempozyumu, 3 Hemşirelik Oturumu ve ASRM Kursu'nun yapıldığı bilimsel programda; 55 Sözel Bildiri, 4 Video Bildiri sunuldu.
Kongrede gerçekleştirilen basın toplantısında; Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, TSRM Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gürkan Bozdağ, TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın ve TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek, doğurganlık oranının azalmasına dikkat çekerek, üremenin devamlılığının sağlanması konusunda önerilerde bulundu.
“3 ÇOCUK YAPILMASINA
TOPLUM OLARAK İHTİYACIMIZ VAR”
Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı ve Kongre
Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğurganlık
hızının nüfus yenilenme eşik değeri olan 2,1'in altına düştüğü gerekçesiyle
yaptığı 3 çocuk çağrısını desteklediklerini açıkladı. Prof. Dr. Ata,
“Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; toplumların mevcut nüfus yapılarının hem
toplam sayıyı hem de o nüfusun içindeki genç yaşlı dengesini koruyabilmeleri
için, ortalama 2.2 çocuk gerekiyor. Dolayısıyla 2.2 çocuk olmayacağı için, en
az üç çocuk yapılır ise ancak toplumun sürekliliğini ve ekonomik stabilitesini
sağlamak mümkün. Bu sorun dünyanın her yerinde var ve Türkiye'yi de etkiliyor.
Doğurganlık hızı, şu an iki nokta iki gerekirken bir buçukta. O yüzden,
farkındalık sağlayıp genç yaştan başlayarak 3 çocuk yapılmasına toplum olarak
ihtiyacımız var. 3 çocuk yapılmadığı sürece nüfuslar küçülüyor, yaşlanıyor ve
sistemlerin dönmesi imkansız hale geliyor. O sebeple bunun nedenlerini bulup
bununla ilgili bir farkındalık sağlamak istiyoruz” diye konuştu.
“İSTEYEREK ÇOCUK
YAPMAYAN İNSANLARI, ÜREMEYE İKNA ETMEK İÇİN TIBBEN YAPABİLECEĞİMİZ BİR ŞEY YOK”
Doğurganlığın şehirleşmiş, endüstrileşmiş bütün ülkelerde düştüğüne işaret eden Prof. Dr. Barış Ata, OECD'nin Glance at Society 2024 raporuna göre doğurganlıktaki düşüşün en önemli nedeninin, ekonomik güçlükler ve gelecekle ilgili belirsizlik duygular olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ata, şöyle devam etti: “Çocuk yapmamayı tercih eden çiftlerin en önünde gelen gerekçesi, ekonomik güçlükler ve gelecekle ilgili belirsizlik duyguları. Önemli bir kısım istemediği için bu endişelerden yapmıyor. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok ama şartlar, hayat iyileştikçe ki hayat her zaman üç aşağı beş yukarı benzerdir aslında. Ama yapmak isteyip de yapamayan, yine Dünya Sağlık Örgütü'nün geçen yılki araştırmasına göre; 6 çiftten birisi bir noktada bu sorunu yaşıyor, bu yüzde 17-18'lik kısma destek vermek lazım. Nüfus artışını geri sağlayabilmek için, değişik ülkelerin denediği değişik çözümler var. Mesela, Güney Kore çocuk yapan çiftlere 75 bin dolarlık destek veriyor. Çıkarıp parayı vermiyor ama belli indirimleri, tedaviyi karşılıyor. Buna rağmen doğurganlık yükselmiyor. Finlandiya, bir buçuk yıla kadar babalık izni veriyor. Buna rağmen yükselmiyor. Dolayısıyla anlattığım endişelerden dolayı isteyerek çocuk yapmayan insanları üremeye ikna etmek için tıbben yapabileceğimiz bir şey yok.”
“6 İNSANDAN BİRİSİ
İSTEDİĞİ HALDE ÇOCUK YAPAMIYOR”
Prof. Dr. Barış Ata, hedeflerinin çocuk yapmak isteyip
yapamayan toplumun yüzde 18'lik kısmına yardımcı olmak olduğunu açıkladı. Ata,
“Bu grupla ilgili, Dünya Sağlık Örgütü'nün bu yıl yayınladığı bir çalışma var.
6 insandan birisi istediği halde çocuk yapamıyor, kısırlık problemi yaşıyor.
Altıda bir demek yüzde 17'ye yüzde 18'e dayanıyor, bu da 6'da 1 demek. Bu
insanlara yardımcı olunabilir ise üreme hızı öyle artırılabilir. O yüzden bizim
kendimize bu yıl ki görev edindiğimiz şey, üreme sağlığıyla, üreme
potansiyeliyle ilgili toplumun bilgilendirilmesi. Demografik yapının
korunabilmesi konusunda, arzu edenlerin, çocuk sahibi olmak isteyenlerin, üç
çocuk yapması için teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz de üç çocuk
diyoruz, bu objektif bir gerçek” şeklinde konuştu.
“TÜP BEBEK KONUSUNDA
SINIRLAMA KALDIRILSIN”
TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın, en az 3
çocuk hedefinin gerçekleştirilmesi hususunda tüp bebek yapmak isteyen çiftlere
sınırlamaların kaldırılması gerektiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Şu
an, 40 yaşının altında en az 3 yıllık evli ve daha öncesinde gebe kalamamış
çiftlere devlet tüp bebek desteği vermekte. Bu kısıtlama, daha hızlı gebeliğe
ulaşması gereken çiftlerin gecikmesine neden olmaktadır. O yüzden bizim
önerimiz, bu tarz kısıtlamaların kaldırılmasıdır. Gerek tüp bebekte gerek
normal doğumda 1. çocuktan sonra devlet destek kapsamından çıkartmaktadır. Yani
2. ya da 3. çocuk devlet desteği kapsamında yapılamamaktadır. Sonuçta, şu anki
bizim de önerimiz en az 2 ya da 3 çocuk sahibi olabilmek olduğu için, 1.
çocuktan sonra da 2. hatta 3. çocukta da devlet desteğinin tüp bebek tedavisi
için devam etmesi ya da bu desteğin belli oranlarda azaltılarak gidilmesi
olabilir. Bir üçüncü konuysa, özellikle çocuk sahibi olamayan çiftler, ileri
yaş gruplar, 35 yaşının üzerindeki çiftler ve bu gruplarda gerek doğal yoldan,
gerek tüp bebekle çocuk sahibi olabilme oranı daha düşük. Bu gruplara devlet en
fazla üç hak tanımakta, özellikle ihtiyacı olan ileri yaş çiftlerde bu tarz bir
sınırlamanın kaldırılması, gerekirse altıya kadar çıkarılması, gerekirse de en
azından bir çocuk sahibi olabilene kadar desteğin devam ettirilmesini
önermekteyiz.”
"YUMURTA
DONDURMA MALİYETİ, TÜP BEBEK MALİYETİ KADAR”
TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek ise birçok
kadının gerek sosyal, gerek eğitim, gerek kariyer hedefleri nedeniyle evliliği
ve gebeliği ertelediğine dikkat çekerek, yumurta dondurma seçeneğine daha fazla
teşvik verilmesi gerektiğini kaydetti.
Doç. Dr. Şimşek, şöyle konuştu: “Son 20 yılda da Türkiye'de
ilk çocuk sahibi olma yaşı 27'lere, 28'lere dayanmış durumda ve büyükşehirlerde
bu 29 ve üstüne çıkmış durumda. Dolayısıyla evlilikler ve çocuk sahibi olmak
giderek öteleniyor. İleride çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarımıza
çocuklarını planlamak, yumurtaları kalmadığında onlara bir gebelik şansı
verebilmek için son 10 yıldır Sağlık Bakanlığı tarafından yumurta dondurma
seçeneği konusunda teşvik sağlanıyor. Ama çeşitli kısıtlamalara bağlı. Birinci
problem, azalmış yumurtası olan hastaların dondurması. Çünkü, devlet
politikaları bir hastanın yumurtayı serbestçe dondurmasını, azalmış yumurtası
varsa önceliklendirmeye programlanmış. Halbuki biz biliyoruz ki bir kadının
38-40 yaşında yumurtaları azaldığı için, yumurta dondurmaya geldiği zaman
başarısı düşük oluyor, az sayıda yumurta donduruyorsunuz ve geri döndüğünde
gebe kalma oranı düşük oluyor. Bu nedenle, sağlanan bu hakkın genişletilmesi,
bu kadınlar için daha ileride çocuk sahibi olma ve ailelerini tamamlama
anlamında çok büyük bir avantaj sağlayacaktır. Bir diğer nokta da, yumurta
dondurmanın maliyeti tüp bebek maliyetleri gibi ciddi maliyetli bir iştir ve
maalesef her kadının evrensel buna erişimi, bu tedavilerin çok büyük kısmının
hasta tarafından karşılanmasını gerektirmektedir. Ve hastanın karşılaması da,
ciddi bir maddi imkan ve yük getirmektedir. Bunu belki global olarak belli
şartlar daiminde çoğu kadının faydalanabileceği şekle getirmek, o kadınların
ileriki yıllarda doğurma isteğini, ailelerini tamamlama çabalarını
gerçekleştirmelerinin önünü açacaktır.”
İHA