CHP’NİN BAŞÖRTÜ AÇILIMI
İran’da başörtüsü takma kurallarına uymadığı gerekçesiyle ‘ahlak polisi’ tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mehsa Emini’yle ilgili protestoların devam ettiği bir süreçte CHP’nin genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başörtüsü özgürlüğünü yasal güvence altına almak için TBMM Başkanlığına kanun teklifi vereceklerini açıkladı. Ardından da hazırlanan kanun teklifini meclis başkanlığına sundular.
***
Bu manevraya karşılık AK Parti ise “kanun değil anayasal güvenceyle bu meseleyi çözelim” diyerek çalışmalara başladı. Türkiye’de yakın tarihe kadar Kamu kurumlarında başörtülü çalışmak, okullarda başörtülü eğitim yasaktı. Hatta mecliste bile başörtü yasağı vardı. 18 nisan 1999 seçimlerinde meclise başörtülü iki milletvekili girmişti.
***
Bunlardan biri MHP’den Antalya Milletvekili seçilen Doktor Nesrin Ünal’dı. Nesrin Ünal Meclisteki yemin törenine başörtüsünü çıkartarak gitmişti. Nesrin Ünal halen Antalya’da bir özel hastanede doktor olarak çalışmalarına devam ediyor.
***
Başörtülü olan diğer isim ise Fazilet Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilen Merve Kavakçı idi. Kavakçı 2 Mayıs 1999'da ant içme törenine başörtülü gelince meclisten çıkartılmıştı. Ardından da ABD vatandaşı olduğunu bildirmediği gerekçesiyle 13 Mayıs 1999’da Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlıktan çıkartılmıştı.
***
3 Temmuz 2017 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına dönebilen Kavakçı halen Dışişleri Bakanlığı Dış Politika Danışma Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Başörtü meselesi yıllarca tartışılmaya devam etti.
***
Ardından 30 Eylül 2013 tarihinde kamu kurumlarında uygulanan başörtüsü yasağı kaldırıldı. Bu sorunun ortadan kalktığını, ülke gündeminden düştüğünü düşünürken Kemal Kılıçdaroğlu başörtüsüne yasal güvence içeren kanun teklifiyle gündeme geldi.
***
CHP liderinin bu açılımına parti içinden birçok eleştiriler yapıldı. Yapılmaya da devam ediliyor. Yaşananlara bakınca CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ın 2008’de İstanbul Sultangazi’de partisine katılan çarşaflı ve türbanlı kadınlara rozet taktığı günler gözümün önüne geldi.
***
Bu olayın üzerinden bir ay kadar sonra bayram tatilini geçirmek üzere Antalya’ya gelen Deniz Baykal, 17 Kasım 2008 tarihinde Konyaaltı Caddesindeki evinin önünde aracına giderken bir grup CHP’li kadının eleştirilerine maruz kalmıştı. Sokakta Baykal’ı gören kadınlardan biri CHP’nin eski liderinin omzundan tutarak, “Başkanım yanlış yaptın. O kadınları niye aldınız partiye? Çok üzüldük. Kaç tane CHP’li ile görüştüm. Hiçbiri oy vermeyecek sana. Haberin olsun” demişti.
***
Bunun üzerine Baykal, “ Hepimiz aynı toplumun içinde yaşıyoruz. Onlar da evladını askere gönderiyor. Onların çocuğu da şehit düşüyor. Bu ızdırabı O da yaşıyor. Bu memleketin başarısıyla o da iftihar ediyor. Onun üzerindeki kıyafeti seninki gibi değil diye kızıyorsun o’na. Buna saygı gösterelim diyerek yanıt vermişti.
***
Kadınların cumhuriyet devrimlerinin, değerlerinin yıpratıldığını söylemesi üzerine Baykal, “Kardeşim bu insanlar sana göre yanlış giyiniyor olabilir. Niye onunla uğraşıyorsun? Devlete onu giydirmeye kalkarsa ‘hayır ‘diyelim. Anayasayı değiştirmeyelim. Bunlar tamam. Bu konuda en büyük mücadeleyi biz veriyoruz. ‘O mücadeleyi veriyorsan, burada da düşmanlık yap’ diye düşünülüyorsa. Hayır. Yapmayacağım kardeşim” demişti.
***
SON SÖZ
O günlerden işte bu günlere geldik sevgili okurlar. Elbette dileyen dilediği gibi giyinebilmeli. Türkiye laik bir ülkedir. İran gibi olması da mümkün değildir.