BUNLAR GAZETECİYSE, BİZ NEYİZ ACABA?
Bizim mesleğin içine giren bin pişman, girmeyen bin bir pişman. Mesleği adam gibi yapanlarla çakma gazetecilik yapanlar birbirine girdi. At izi it izine karıştı!
Tüm dünyada gazeteciliğin bir tanımı var. Gazeteci, haber ve bilgiye kaynağına çabuk ulaşır, bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunar. Yani bilgi ve belgeye dayalı haber yapar.
Gazetecilik kulaktan dolma bilgilerle yapılmaz. Şantaj, karalama, kirletme, yalan haber, yıpratma gibi unsurları içermez. Kanunlara saygılı, namuslu, dürüst, çalışkan kişilerdir.
Bana göre herhangi bir menfaat grubuna bağlı olmadan işini adam gibi yapan kişilerdir. Yaptığı haberle ilgili hesap verebilen onurlu insanlardır.
Fakat son günlerde öyle şaklabanlar türedi ki kendilerini gazeteci ve televizyoncu olarak lanse edip ya ortalığı karıştırma görevi üstleniyorlar ya da cukkaları cebe indiriyorlar.
Ben 40 yılı aşkındır bu mesleği yapan bir gazeteci olarak mesleğin ilkelerine bağlı oldum ve olmaya da devam ediyorum. Ama sonradan piyasaya çıkan bazı kimseler bırakın ilkeyi kanunlara bile uymuyor!
Öncelikle şunu belirteyim; geçen hafta bir üniversiteli genç kaldığı yerde aşçı tarafından katledilerek öldürüldü. Bu kimine göre bir cinayet kimine göre ise siyasal bir sonuç.
Yıllardır bu işin içinde olarak bu ve buna benzer yüzlerce olaya tanıklık ettim. Bu ne ilk ne de son olacaktır. Önemli olan bu tür olayların yaşanmaması insani değerlerimizi öğrenmeliyiz, öğretmeliyiz. İnsan olan cana kıymaz.
Mesleği gazetecilik olan ve bu işken geçimini sağlayanlar olaydan sonra getirilen yayın yasağına uydu. Böyle bir kaygısı olmayan mikserler ise sosyal medyadan neler yazdı neler. Mesele üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi? İşte bu noktada mikserler her zaman olduğu gibi davrandı.
Bu olayın sarsıntısı yaşanırken sözde gazeteci-televizyoncu 3 kişinin gözaltına alınması olayı gündeme geldi. Hani şu sokak röportajları yapıp YouTube’den yayınlayan mikserler.
Oldum olası bunlara illet olmuşumdur. Bizler kanunlara uyarak mesleğimizi icra ederken onlar halkı galeyana getirmek ve ortalığı karıştırmak için ellerinden geleni yapıyor.
Hatta öyle işlerle uğraşıyorlar ki bir Antalya’da bir Ankara’da. Kumpas peşinde koşanımı ararsın, yoksa kanun kural tanımayarak önüne gelene saydıranı mı? Belediyelerde bankamatik olarak çalışanını mı?
Bizler yazdığımız iki satır haber için mahkeme kapılarında sürüneceğiz onlar meydanda at koşturacak öyle mi? Devlete vergimizi ödeyeceğiz ya onlar?
Vallahi durup dururken kimse gözaltına alınmaz. Mutlaka bir şikayet, hakaret veya yaptığı yayında suç unsuru bir şey varsa böyle bir muameleye maruz kalır. Yok öyle değil diyorsanız onu bilemem. O zamanda ben sorarım, “Onlar gazeteci ise biz neyiz?” diye.
YİNE AYNI MANZARA
Muratpaşa Belediyesi temizlik işlerinde aksama olduğunu geçen hafta bu satırlarda gündeme getirmiş ve Rusların falez parklarında torba torba çöp topladığını yazmıştım. İlçenin bazı yerlerinde zaman zamsan toplanmayan çöpler nedeniyle hoş olmayan görüntülerin ortaya çıktığını anlatmıştım. Hem de fotoğrafları ortaya koyarak.
Hatta, “Temizlik imandan gelir. Temizlik imanın yarısıdır” diye konuya başka bir açıdan dikkat çekip Rusların bizi ‘İmansız’ olmaktan kurtardığına vurgu yapmıştım. Ama dinleyen kim okuyan kim? Okuyan birileri var onu biliyorum ama gereğini yerine getirmeyenler olduğunu görmüş oluyoruz. Yapsalar her yer pırıl pırıl olurdu.
Öyle olmamış ki ilçede yaşayan Ukraynalı bir kadının çevre sevgisi karşılık bulmuş. Bir araya gelen onlarca kişi, yine dünyaca ünlü falezlerde poşet poşet çöp toplamış.
O Temizlik İşleri Müdürlüğü makamında oturan arkadaş. Koltuğundan bir kalk ve o parkları bir gez. Yağmurda ıslansan bile şeker değilsin ki eriyesin. En azından o pisliği sende görür ve miden bulanır da gereğini yaptırırsın.
Yoksa o canım ilçeyi …. götürecek haberin ola!
GERÇEK SEVGİ BU!
Geçen hafta sonunda Konyaaltı’nda Julia Özdoğan’a ait evde çıkan yangına müdahale eden itfaiye ekipleri yangını söndürürken gerçek hayvan sevgisini herkesin gözünün içine soktu!
Yangında dumanda etkilenen kediyi, suni teneffüs ve kalp masajıyla hayatta tutan itfaiye eri Hüseyin Zengin, hayvan dostlarının gözünü yaşarttı.
Hani bir çoğumuz dokunmaya bile tahammül edemediğimiz kedinin ağzına suni teneffüs yapan itfaiye eri Zengin var ya, “Bizim için canlı önemli” sözleri ile adeta ders verdi.
Seversiniz sevmezsiniz ama canlı canlıdır. İnsan olsun hayvan olsun fark etmez. İşte bu son olay bunun açık ve net örneği.
Ancak benim takıldığım konu şu; bu memlekette bir sürü hayvansevenler veya havanları koruma dernekleri var. Sadece adları var. İnsan çıkar bu itfaiyeciye bir plaket verir bir teşekkür eder.
Niye mi? Bugün Julia hanımın kedisine yarın senin evindeki minnoşunu karabilir!