BUGÜNLER BİRLİK OLMA GÜNLERİDİR

Ülkemiz büyük afet ile sınav veriyor. Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli iki ayrı deprem ve yüzlerce artçı sarsıntı bırakın etkilediği 10 ili 7’den 70’ye herkesi etkiledi.

Dün bu yaşananlarla ilgili kısa bir araştırma yaptım. Konunun uzmanlarının açıklamalarını inceledim. Ne olduğunu anlamaya çalışmak için. Çünkü aklım dimağım almıyor.

Öncelikle Türkiye’nin deprem ülkesi olmasını unutmamalıyız. Ülke genelinde deprem üretme potansiyeli olan 500 diri fay var. Her an her yerde böylesine yıkıcı deprem olması muhtemel.

İlk depremin merkez üssü olan Pazarcık’ta 1500 yıl önce bir deprem yaşanmış. Bu da 500 yıldır o bölgedeki faylarda stres birikmesi anlamı taşıyor. Uzmanları öyle söylüyor.

Yaşanan iki depremin stres biriktiren fayların kırılması ile oluştuğu vurgulanıyor. Bir önemli konuda ilk depremin 1.5 dakika sürmesi ve yüzeye yakın olması.

Uzmanlar, Gölcük depreminin 42-43 saniye sürdüğünü belirtirken 10 ili kapsayan depremdeki yıkıcı etkinin neden kaynaklandığını rakamlarla ifade ediyorlar.

Şöyle tarihe baktığımız zaman bölgede MS 526 yılında böylesine büyük bir yıkıcı deprem daha yaşanmış. O tarihlerde tam tespit yapılamasa da 200-300 bin can kaybı yaşanmış.

Dönemin tarihçileri ve uzmanları yaşanan olayı KOZMİK FELAKET olarak kayıtlara geçmişler. Şimdide aynı tabloyu KOZMİK FELAKET olarak değerlendiriyor uzmanlar.

Bir veri daha paylaşmakta fayda görüyorum. Yapılan değerlendirmelere göre Türk toprakları Arap topraklarına doğru tam 3 METRE KAYMIŞ! Sanırım bu rakamlar ile yaşanan felaketin büyüklüğünü anlatmaya çalıştım.

Şimdi gelelim konumuza. Böyle bir afet varken biz hala bir birimiz ile didişme, kavga etme, siyaset rantı devşirme peyindeyiz. Ya Allah aşkına bırakın bu işleri. Bu ülkede YAS var!

Devlet milleti ile ele ele vermiş, kenetlenmiş bölgede enkazlar dan insanları kurtarma derdinde iken siz neyin kafasını yaşıyorsunuz? Bir durun, bir bekleyin yahu.

Böyle günlerde hesap sormak için açık aranmaz. Şu yapılsın bu yapılsın diye oturulan sıcacık koltuklardan komut verilmez. Bölgedeki yetkililerin yaptığı resmi açıklamalara itibar edilir.

Ama bizde böyle mi? Ne gezer. Kimseye inanmayız. Ha bire yalan yanlış bilgiler paylaşırız.

Eyyy millet; sizin anneniz, babanız ve öğretmeniniz hiç söylemedi mi, “Böyle günlerde umutsuzluk tellallığı yapılmaz diye?” Ama unuttuk bunları, kulak arkası ettik değil mi?

Bakın binlerce insan bölgeye yardım göndermek için çırpınıyor, elini taşın altına koyuyor. Herkes karınca kararınca bir şeyler yapıyor. Ama bazıları da reklam peşinde koşuyor.

Benim bildiğim ortak acılar ve ölümler üzerinden siyaset yapılmaz. İnsanlar kan ağlarken komiklikler, şakalar, şımarıklıklar yapılmaz, ileri geri konuşulmaz, vakur davranılır.

Öyle ki enkaz altında kalan insanlar ırka, inanca ve partiye göre ayrılmaz. İnsana insan olduğu için değer verilir ve el uzatılır. Bizi biz yapan hasletlerimiz özelliklerimiz bunlar değil miydi?

Kısacası böyle günlerde yük alınır yük olunmaz. Moral verilir moral bozulmaz. Hele hele FIRSATÇI hiç olunmaz.

OLMADI BE HOCAM!
Binlerce hayat kurtaran Antalya Serikli, öz be öz Yörük çocuğu Prof. Dr. İbrahim Demir. Kendisi Türkiye’nin en iyi kardiyologlarından. Veya ben böyle biliyorum.

Benimde 2000 yılında hayatımı kurtarmış bir bilim adamı, tıp adamı. Kendisini severim sayarım. Ancak önceki gün yaptığı bir sosyal medya paylaşımı inanın ondan beklemezdim.

İnsanların canları kurtarılmaya çalışılırken, büyük bir felaket ile mücadele edilirken İbrahim hoca, İstanbul Havalimanı’nın yapımını eleştiren bir sosyal medya paylaşımı yaptı.

Nedeni ise hava muhalefeti nedeniyle uçuşların iptal edilmesi. Karşılaştırması ise Atatürk Havalimanı. Yani bilimin inkar edildiği yolunda iddialarda bulunuyor Kardiyolog Demir.

Tabi bu paylaşım sosyal medyada büyük tepki çekti. Hatta kendisinin rektör olarak atanmaması nedeniyle bu paylaşımı yaptığı gündeme getirildi yorumlarda.

Prof. İbrahim Demir’in bu paylaşımı başka bir zamanda olsa tartışılabilir. Kendisi tıpçı olmasına rağmen bir insan olarak başka bir alanla ilgili eleştiri yapabilir. Buna itirazım yok.

Ancak ULUSAL YAS ilan edildiği bir günde kendisi gibi düşünmeyenlerle ilgili böyle bir paylaşım yapması inanın hiç yeri ve zamanı değildi. Benim itirazım buna. Yoksa eleştiri hakkı.

Gelen ağır eleştiriler nedeniyle Prof. Dr. İbrahim Demir paylaşımını kaldırdı. Yerine ise 

“Ağır Kış şartlarında meydana gelen DEPREM nedeniyle Allah'tan dileğim can kaybının az olmasıdır. Tüm toplum olarak elbirliği, güç birliği yapma zamanıdır. O bölge de yer alan yurttaşlarımızın yarasına merhem olmak için elimizden geleni yapmalıyız. Geçmiş olsun Türkiye” paylaşımını yaptı.

Ya hocam, keşke ilk paylaşımın yerine son yaptığın paylaşım olsaydı da şifa üretmek yerine kin ve nefret üreten cümlelerin paylaşımında yer almasaydı.

İşte bundan dolayı YAKIŞMADI BE HOCAM!

HER ŞEYDEN ÖTE

Her daim söylüyorum; Antalyaspor ve taraftarları her şeyden öte. Yönetimi öyle 07 Gençlik Taraftar Grubu öyle. Çünkü hepsi ayrı ayrı insan ve adam gibi adamlar.

Belki birileri bu ifademi YALAKALIK olarak görebilir. Kim ne derse desin. Akla karayı ayırt etmesini iyi bilirim. Ben olayı sportif açıdan değil insani açıdan bakıyorum.

Türkiye 100 yılın felaketi ile mücadele ederken Antalyaspor ailesi de elini taşın altına koydu. Bütün tesislerini depremzedelerin barınması için atı. Otobüslerle onları Antalya’ya getirdi.

Otobüsler bölgeye giderken bagajları da dolu gitti. Storlardaki bükün kışlık malzemeler depremzedelere gönderildi. Koli koli malzemelerin içinde battaniye, gıda ve su vardı.

Yani bir çok vıdı vıdıcı gibi laf üretmek yerine gerekeni yapıp birlik ve beraberlik örneği sergiledi. İşte bundandır bu kulüp ve destekçileri HER ŞEYDEN ÖTE.

Yalan mı?