BUGÜN DÜNDEN DAHA ÖNEMLİ Mİ?

Dün TÜRKİYE’nin ve Cumhuriyet’in 100. YILINI kutladık. Aslında öyle bir günde falan

kutlama değil bir ASIRLIK mücadele serüveni bu. Neler neler yaşandı. Kimimiz gördü, kimimiz göremedi, kimimizde ucundan yakaladı.

Dün böyleydi. Bugün ise ‘CUMHURİYETİN İKİNCİ 100 YILI’ başladı. Tarihte bizim için yeni bir SAYFA açıldı. Geçmişteki kazanımları unutmadan GELECEĞE emin adımlarla bakmamız gerek. Çünkü kaybedecek VAKTİMİZ yok.

2023 yılı sadece Cumhuriyetin 100. Yılı olması nedeniyle değil, CUMHURİYETİMİZİ bugün bulunduğu noktadan daha ileriye taşımak adına ÖZVERİ ile çalışmamız gereken bir süreç.

Tabi bu süreçte en güçlü desteğimiz, referansımız ve çıkış noktamız, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin bugün gelmiş olduğu yerdir.


Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe taşınması yönünde yapılacak çalışmalar hayata geçirilirken ya da planlanırken, gelecek projeksiyonları üzerinde özellikle durulmalıdır.

Türkiye’nin geleceğine yönelik SİYASİ, EKONOMİK, SOSYAL ve KÜLTÜREL planlamalar hayata geçirilirken ayakları yere basan bir TUTUM sergilenmelidir.

Aynı zamanda bahsi geçen alanlarda gerçekleştirilecek her türlü REFORMDA, uygulamada ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması öncelikli HEDEFLER arasında olmalıdır.

Bizi dünyanın geleceğinde söz sahibi bir ülke konumuna getirecek PLANLARIN ve REFORMLARIN gerekliliği herkesçe bilinmektedir. 

Dün gazetede genç kuşaktan arkadaşlara, “200’üncü Yüzyıldan beklentileriniz neler?” diye bir soru yönelttim. Neler neler istemediler ki? İlk cümleleri yeni bir ANAYASA oldu.


Peş peşe isteklerini sıraladılar. Bir çoğu üniversiteden yeni mezun ya da mastır yapıyor. Bu alanda istekleri dünyada ilk 25’e giren bir üniversitemizin olması.

Kendileri iş sahibi amma işsizlik konusunda daha ciddi ÖNLEMLER alınmasını arzuluyorlar. Sanırım onlarda benim gibi ülkeyi bırakıp yurt dışına kaçanlara GICIK oluyor.

Bunların hepsi gelecek hayali kuruyor. Tabi mali HÜLYALARA dalarak. Kimisi evlenip çoluk çocuk sahibi olmanın derdinde kimisi ise refah bir Türkiye’de RAHAT YAŞAM sürme peşinde.

Hayaller çok, talep ve istekler ondan daha çok. Fakat 100 yılı devirmiş bir ülkenin geleceği bu gençlerin TALEP ve İSTEKLERİNİ yerine getirebilir mi bilemem. Lakin ülkemizin geleceği bu GENÇLERE emanet olduğu için ikinci yüzyılın parlayan yıldızının TÜRKİYE olacağından eminim.


Meselenin kutlama meselesi olmadığını iyi idrak etmek lazım. Asıl mesele Türkiye’nin Cumhuriyet ile kazanımlarını iyi ÖZÜMSEMEK gerekir. Kazanımları bilmeden kutlama neye yarar ki?

Bu minvalde iki gündür TÜRKİYE’nin dört bir yanında olduğu gibi ANTALYA’da da önemli kutlamalar, şenlikler, fener alayı vs vs. yapıldı. Ama ilk kez ben bu kadar COŞKU gördüm.

Demek ki bu yıl 100.Yıla atfen bu iş sıkı tutulmuş. Valiliğinden tutunda belediyelere, milli eğitimden mahalledeki okullara, köylerdeki muhtarlıklara kadar ciddi bir HAZIRLIK yapılmış.

İnanın kafamı nereye çevirdiysem, LİDER HABER TV’de kameralarımız nereyi gösterdiyse her alanda KUTLAMA vardı ve hepsinde coşku hat safhadaydı.

LİDER GAZETE gibi LİDER HABER TV’de de 100. Yıla özel hazırlık yaptık ve coşkulu kutlamaya bir nebze de olsa katkı sunmaya çalıştık. Ankara, İstanbul ve Antalya’dan ekiplerimiz gün boyu yaşanan heyecanı aktardı.

Ben denizde Lider Haber TV Haber Müdürü Fatma Arslan’ın moderatörlüğünde Emekli Albay Dr. Sut Akgül ve Doç. Dr. Ali Akgül ile günün anlamını belirten bir program yaptık.

Program arasında Suat Albayımla sohbet ederken konu CUMHURİYET’İN KAZANIMLARINA geldi.


Laf lafı açtı derken benim spor yazarlığı bölümü ile alakalı bir sohbet başladı. Albayım, Cumhuriyet’in kazanımı olarak bana iki kadın spor insanını örnek verdi hemen.

Birincisi 1932’de Kaş Gençlerbirliği Spor Kulübü var. Bunun o dönem futbol takımının mihmandarı (bugün futbol şube sorumlusu) SAİME AYOĞLU imiş. Takımı deplasmanlara falan Saime hanım götürüyormuş.

Kendisi Elmalılı. Eşi Tabip Ferruh Niyazi Ayoğlu’nun görevi nedeniyle Kaş’talar. Ancak Cumhuriyet’in önemli kadınlarından kendisi. Milli Mücadele’nin kahramanları arasında ve ilk KADIN MİTİNGİNİ de o tertip etmiş.

Yörük kadınının kadınlar adına elde ettiği kazanımı, CESARETİ sanırım anlamışınızdır. Ben ağzım açık dinledim. Albayım bir bilgi daha aktardı. Kadınların Cumhuriyet ile kazanımlarına dikkat çeken bir bilgi.

Hepimiz pehlivan güreşlerini sadece erkeklerin yaptığını bilir ve ‘ER MEYDANI’ olarak nitelendirirdik güreş alanını değil mi? Bu bilgiyi silin hafızanızdan. “Yok daha neler” demeyin.

Albay Dr. Sut Akgül’ün araştırmasına göre, Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki ilk ve tek kadın pehlivanı ANTALYA’da güreş tutmuş. Anamurlu Yörük kızı EMİNE PEHLİVAN!

O yıllarda hangi erkekle güreş tuttu ise hepsinin sırtını yere getiriyor. Hatta bir güreşi de Bulgaristan Şampiyonu erkek güreşçi ile yapıyor ve alıp alıp yere vuruyor.

Daha sonraları bölgede yapılan güreşlere ONUR KONUĞU olarak davet ediliyor. Okul ve benzeri kurumlar yararına yapılan güreşlerde kol bağlıyor erkek rakipleri ile.

Hani dedim ya, kutlamalardan çok KAZANIMLARI iyi bilmek gerekiyor diye. İşte bu iki örnek sanırım Türk kadınının CUMHURİYET ile kazanımını anlatmaya yeterli.

Umarım bugünden tezi 200’üncü yılın ilk gününde önce kazanımları öğrenip iyi idrak etmeliyiz.  Cumhuriyetimizin ikinci asrında EMİN ADIMLARLA yürümeliyiz. BUGÜN DÜN KADAR ÖNEMLİ!