BU SORUNLARI NEDEN YAŞIYORUZ?

Çalıştığım işyeri ile evimin arasındaki mesafe 14 kilometre kadar. Ancak işe giderken de eve dönerken de inanılmaz bir trafik var Özellikle de Konyaaltı ile Kepez ilçelerini ayıran Akdeniz Üniversitesi’nin kuzeyindeki, Hürriyet Caddesi’nde. Günümün yaklaşık 2 saati bu 14 kilometrelik yolu aracımla gidip gelirken harcıyorum. Dura kalka ilerlemeye çalışıyorum. Sabah ve akşam saatlerinde sürekli yoğun. 

Hele bir de hava yağışlıysa bu yolları bırakın neredeyse Antalya’nın tüm yolları nehre dönüyor. Çünkü yağmur sularını tahliye edebilmesi için yapılan drenaj kanalları tıkalı. Suyu tahliye edemiyor. Bazı yerlerde su geri tepiyor.  Çünkü bu kanalları temizlemek bir yana sokaklardaki tozu toprağı hatta çöpleri bile bu kanallara süpürenler çıkabiliyor.

***

13 Mart akşamı yine yağan yağmurla birlikte Antalya’nın yolları göle döndü.  Eve zor gittim. Akşam saatlerinde bastıran yağmur Konyaaltı ve Muratpaşa’da doluya dönüştü. Havadan mermi gibi yağan dolu yüzünden otomobillerin kaportalarına camlarına zarar vermesinden endişe eden araç sahipleri soluğu kapalı pazar yerlerinde aldı. Yollarda mahsur kalmamak için kamyonlar tırlar bile sığınacak yer aradı. Hadi dolu neyse de en ufak yağmur yağışında neden hep su baskınlarını yaşıyoruz?

***

Oysaki yağmur demek, yağış demek bereket demektir. Bir taraftan yağışların azlığından, kuraklıktan yakınıyoruz. Bir taraftan da yağış olmasından dert yanıyoruz.  Çünkü bir yağış olduğunda bu afete dönüşüyor. Çünkü yağmur sularını tahliye edemiyoruz. “Şu kadar saatte şu kadar yağış düştü de ondan dolayı afet yaşandı” diyoruz. İşi Allah’a havale ediyoruz.” Allah’ın takdiri” diyoruz.

***

Suçu doğaya atıyoruz. Kabahati hiç kendimizde aramıyoruz. Hele hele Antalya’nın alt yapısından sorumlu olan Büyükşehir Belediyesi hiç üzerine alınmıyor bu olaylar yaşandığında. Hemen yağış rakamlarına sığınıyoruz.  Antalya’da geçmişte de böyle yağışlar olurdu. Ama hiç böyle su baskınları yaşanmazdı.  Milletin dişinden tırnağından artırıp aldığı araçları yağışlı havalarda nehre dönen yollarda kalıp binlerce liralık hasara uğruyor. Yazık değil mi bu araç sahiplerine.

***

Geçen 14 Şubat Sevgililer Günündeki yağışta alt geçitte aracıyla suyun içinde kalan bir adamcağız boğularak can verdi. Bunun hesabını kim verecek? Bir alt geçidin yağmur suları nasıl tahliye edilemez? Denizin dibindeki yollara bile su baskınları yaşanıyor. Böyle bir mucizeyi nasıl gerçekleştiriyorsunuz. Örneğin Konyaaltı Kent meydanının yanındaki Sahil Taksi durağının önü. Denize yüz metre bile mesafede değil. Her yağışta kanala dönen yolda sürücülerin plakaları kayboluyor. 13 Mart akşamı nehre dönen yolda suyu yara yara aracımla zor geçtim.

***

Belediyenin bu sorunları çözebilecek nitelikli elemanı mı yok? Bu memlekette mühendis kıtlığı mı var?   Oysaki Büyükşehir Belediyesi’nin baş danışmanlığını Antalya inşaat Mühendisleri Odası’nın eski başkanı yapıyor.  Belediyenin Başdanışmanı, İMO Başkanlığı sırasında sürekli olarak Antalya’nın alt yapı sorunlarından, çürük binalarından bahsederdi. Ulaşım sıkıntılarını anlatırdı. Şunlar yapılması gerekir derdi. Hatta sık sık bu konularda meslek odaları eşgüdüm kuruluyla basın toplantısı düzenleyip Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirirdi. 2019 seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Muhittin Böcek muhtemelen engin bilgilerinden yararlanmak için(!) bu kişiyi başdanışmanlığa getirdi. Peki böyle meziyetli danışmanlara rağmen Antalya bu sorunları neden yaşıyor? Meslek odaları eşgüdüm kurulunun bugün yaşanan sıkıntılarla ilgili bir diyeceği yok mu? Sivil toplum kuruluşları nerede?

***

Şimdi önümüzde 31 Mart seçimleri var. Mahalle muhtar adaylarından belediye başkan adaylarına kadar, herkes projelerden bahsedip seçmenden oy istiyor. Sözler, hayaller, projeler havalarda uçuşuyor. Bugün yaşanan sıkıntılardan bizi alıp harikalar dünyasına götürüyorlar.  31 Mart seçimleri için hazırlanan adaylara buradan çağrıda bulunuyorum. Lütfen oy uğruna,  altından kalkamayacağınız işlere bulaşmayın. Halka yapamayacağınız işler için söz vermeyin. Bu aziz millete hayal kırıklığı yaşatmayın.