BU NE RAHATLIK?
Aslında pek tarzım değildir “Ben demiştim, ben yazmıştım, ben uyarmıştım” türünden yazılar yazmak ancak bu kez yazmak zorundayım.
Gerek Lider TV’deki programlarımızda, gerekse bu köşeden defalarca uyarımızı yapmamıza rağmen gelen tehlikeyi bir türlü görmemek veya göremezden gelmek kime ne kazandıracak gerçekten çok merak ediyorum.
Gördüğüm manzaralar karşısında ben hayretler içerisinde kalırken, dehşete kapılırken, o manzaraya sebep olanların gayet rahat hareket etmesi, sanki hiçbir şey olmamışçasına yaptıkları davranışlar gelecek günler adına beni hem daha derin endişeye, hem de çok ciddi düşünmeye sevk ediyor.
Günlük vakalar 68 binlere dayandığı zaman nasıl olsa bu gidişin bir sonu olacak ve elbet bir gün tünelin ucundaki ışığı göreceğiz diye umudumuz vardı ancak; dokuz günlük bayram tatili döneminde gördüklerimden sonrası tüm umudumu kaybettiğimi açıkça ifade etmeliyim.
Bir tarafta yetkililerin ısrarla yaptıkları uyarılara kulak asmadan maske, mesafe ve hijyen kurallarını hiçe saymak, diğer yanda ise aşı yaptırmadan adeta hiç virüs yokmuş gibi hayata devam etmeye çalışmak…
Gerçekten aklım almıyor.
Nedir bizi bu kadar rahat kılan?
Bu kadara umursamaz tavırla hareket edenlerin acaba özel bir tekniği var da biz mi bilmiyoruz?
Etrafınızda mutlaka bu illeti atlatan birileri vardır.
Sorun bakalım ne diyecekler.
BU İŞİN ŞAKASI YOK
Hepsinin de söylemi adeta ağız birliği etmişçesine ortak.
“Bu işin şakası yok”
Evet; bu işin şakasının olmadığını şimdi günlük vaka tablosundaki artışlarda rahatça görebiliyoruz.
Günlük vakalar on binlere dayandı.
Bu rahatlık böyle devam ederse gün gelir yüz binleri buluverir Allah korusun.
Elbette Allah korumasına korur da sen tedbirini almazsan, uyarıları hiçe sayarsan bilime kulak vermezsen yarın çok geç olabilir.
Sonra hep bir ağızdan ah, vah çekmeye başlarız ama çoktan iş işten geçmiş olur.
Yani yazın yediklerimiz kışın tırmalamasın istiyorsak lütfen biraz dikkatli ve gayretli olalım.