BU KAFAYLA DAHA ÇOK ACILAR ÇEKERİZ

Antalya’da çocukluğumda günlerce çisil çisil yağmur yağar hiç su baskınları yaşanmazdı. Sular ya toprağa karışır ya da şehrin dört bir yanındaki derelere akardı. Artan nüfusla birlikte gelen çarpık yapılaşmanın, ranta dayalı imar planlarının ve bu kente “laylaylom” yapmak için gelen bürokratların kurbanı olan Antalya’da her yağmur yağışında su baskınları yaşanır hale geldi.

Göle dönen yollarda mahsur kalıp arızalanan araçlar sayesinde her yağmurdan sonra sanayideki oto tamircileri dolup taşmaya başladı. Ben mümkün olduğu kadar yağışlı havalarda trafiğe çıkmamaya çalışıyorum. Çünkü yola çıktığın zaman, ya plakanı düşürüyorsun, ya lastiğin yarılıyor, ya da aracını su basıyor.

***

Çünkü denizin yanı başındaki caddelerde bile, mühendislik hatalarından dolayı yollardaki sular tahliye edilemiyor. Konyaaltı Sahili’nin dibindeki kent meydanının yanındaki Sahil Taksi Durağı’nın önü bile,  her yağmur yağışında düşürülen plakalarla dolup taşıyor. Millet gidip düşen plakalarını oralarda topluyor. Durup dururken, yaz mevsimi gelirken bunları niye yazdığımı anlatayım...

***

Geçenlerde Gazi Bulvarı’ndan geçerken gördüğüm bir manzara karşısında şok oldum. Caddede belediyenin bir temizlik görevlisi vardı. Sokağı sürütüyordu. Bir elinde süpürge, diğer elinde küreği vardı. Küreğin içi bomboştu. Yanında bir çöp konteyneri de yoktu.  Çünkü caddenin atıklarını olduğu gibi yağmur suyu drenaj kanalına süpürüyordu. 

Bana göre korkunç bir olay! Eğer bu şehirdeki diğer temizlik görevlileri de böyle yapıyorsa bu şehirde altyapıdan söz edilebilir mi? Kentin çöpleriyle doldurulan O kanallar yağmur suyu çekebilir mi? 

***

Bu şehirde altyapıyla ilgili başka problemler de yaşanıyor. Örneğin Antalya’nın Muratpaşa ilçesindeki SGK İl Müdürlüğü’nün güneyindeki Sokullu Caddesi ile Abdi İpekçi Caddesi’nin kesiştiği noktaya gidip bir bakın. Yağmur suyu drenaj kanalının üzerine asfalt dökülüp kapatıldığını gözlerinizle görün. 

Şimdi soruyorum.  Bu asfaltı dökenler, bu kenti yönetenler bunları görmüyorlar mı?

***

BUNLARI NİYE ANLATIYORUM?

Son yıllarda ülkemizdeki deprem felaketleri, seller, su baskınlarıyla başımız kaldıramaz hale geldik. Dert, dert üstüne. Acı acı üstüne. Bunları hep birlikte yaşadık mı? Yaşadık. Nedenine bakıyorsun. Çoğu insan hatasından kaynaklanıyor. Buna karşılık yaşanan acılardan afetlerden ders almadan yolumuza devam ediyoruz. Bu kafa, bu zihniyet değişmedikçe acı çekmeye de devam ederiz.