BU İŞ KABAK TADI VERMEYE BAŞLADI

 Antalya’nın Elmalı ilçesinde eylül ayında gerçekleştirilen ve bir dizi rezaletle son bulan 669'uncu tarihi Antalya Elmalı Yağlı Pehlivan Güreşleri hala konuşulmaya devam ediyor.

Öyle güreşin finali, başpehlivanı, dualı çayıra çıkan survivor kızları, protokol tribününe alınmayan milletvekili ile değil, güreş ağası ile konuşuluyor, gündem oluyor.

Efendim, 669'uncusu yapılan Elmalı Yağlı Güreşleri'nde ağalık ihalesini, Döşemealtılı iş insanı Mehmet Gök 1 milyon 377 bin TL ile kazandı. Bu bütün ajanslara böyle servis edildi.

Yani Elmalı’nın Güreş Ağası ihale sonucuna göre Mehmet Gök. Zaten kendi açıklamamsına göre, rahmetli babasının ağalık vasiyetini bu ihale yerine getirmiş. Bunun içinde mutlu imiş.

Buraya kadar hiçbir sorun ve gariplik yok. Asıl sorun ve gariplikler bundan sonra başlıyor.

Gök, ağalık kemerini 17 yaşındaki yeğeni Yunus Alp Gök'e takıyor. Gerekçesini ise, “Bizler belli yaşa gelmiş bulunuyoruz. Ömrümüz el verdiğince bu spora hizmet edeceğiz. Ama yeğenim Yunus Alp henüz çok genç. O daha uzun yıllar hizmet edeceği için bu sporu sevmeli ve gönül vermeli diye düşünüyorum. Bu yüzden kemeri ona taktım” cümleleri ile açıklıyor.

Benim anladığıma göre ortada bir altın kaplama ağalık kemeri ve bir işlemeli yelek var ama iki de ağa var. Zaten fotoğraflarına bakılınca bu net olarak ortaya çıkıyor. Bir amca bir yeğen takıyor.

Hadi bunlarda su götürür. Sonra ihale bedeli 1 milyon 377 bin lira taksitler halinde ödeniyor. Hatta ödenmeye de devam ediyor. Olmaması gerekenler oluyor.

Bunu ise Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk, mecliste “Adamın parası yokmuş. Ne yapalım boğazına mı sarılalım” diyerek taksit olayını açıklıyor. Hadi bunu da kabul ettik diyelim.

Sorun ve dertler skandallar bitmiyor ki. Devir daimle Elmalı Güreş Ağası olan Yunus Alp Gök, genç birisi. Kanı kaynıyor delikanlının. Daha yaşı 17 ama anlatılanlara göre çok marifetli ve bilgili, zeka fışkıran birisi! Bu zekayı iyi kullandığı söyleniyordu ama son yaptığı işle çuvalladı.

Ne mi yaptı? Kendi adına özel kırmızı (devlet büyüklerine mahsus) plaka yaptırıp lüks siyah otomobiline takıyor. Yetmiyor bir de çakar yaptırıp trafikte yardırıyor!

Bu olay 16 Aralık Perşembe günü saat 14.19’da Dumlupınar Bulvarı’nda gerçekleşiyor. Tabi bu olay gazeteci büyüğümüz Dursun Gündoğdu’nun objektifine takılıyor. İnanmayan MOBESE sisteminden görüntüleri isteyip inceleyebilir.

Aradan neredeyse bir hafta geçmesine rağmen bir işlem yapılmayınca önceki gün gazetemiz yazarı Teslime Tosun ile birlikte bir dizi araştırmaya giriştik. Sorup soruşturdukça altından bir dizi skandallar zinciri ile karşılaştık.

Birincisi özel plaka böyle kırmızı yapılamıyor. Kanuna göre alınan ilin TR damgalı ve harfi siyah yazısı mavi olacak. Örneğin 07 ELMALI GÜREŞ AĞASI 001 veya 07 YUNUS ALP GÖK 001 gibi.

Yani kırmızı plaka trafik kanunu ve yönetmeliklere aykırı. Bir başka deyişle kağıda düğün konvoyundaki gelin arabasında takılan ‘BİZ EVLENİYORUZ’ gibi bir şey bu.

Hadi gençtir bunu yapmış diyelim. Peki o çakar ne olacak. Bakan mı zannetti acaba kendisini? Yaşı 17, ehliyeti alması mümkün değil. Peki o aracı kim kullanıyordu acaba?

Bunları bir kenara yazdık, not ettik. Araştırmamızı biraz daha derinleştirdik. İlgili ve yetkili kişilere bir daha sorduk, “Böyle bir plaka var mı varsa kim verdi” diye.

Aldığımız cevap bizi dumura uğrattı; “Sistemlerimizi kayıtlı böyle bir plaka yok. Bu plaka sahte. Kimin bastığını da bilmiyoruz. Plakaları resmi olarak Şoförler Odası basıyor.”

Şoförler Odası’na soruyoruz oradan da aldığımız cevap ilginç; “Biz basmadık. Sanayide biri bu tür plakaları basıyor.” Ortada ağa var, özel plakası var ama her şey sahte öyle mi?

Peki “Yapılan bir işlem var mı?” diye soruyoruz. Verilen cevap daha ürkütücü, “Trafik kontrolünde yakalanırsa işlem yapılabiliyor.” Yani cinayeti önleme yerine cinayetin işlenmesi beklenecek gibi bir şey bu!

İşte bu Elmalı Güreşleri ve ağalık işi gerçekten kabak tadı verdi. Yarın bir gün bu genç ağa çıkıp valinin veya emniyet müdürünün koltuğuna oturursa şaşırmam. Ya bu işe bir el atın yoksa koltuklarınız gidecek sayın valim sayın müdürüm.

DUMAN ALTI OLDUK!

Türkiye’de 19 Ocak 2008’de kanunlarda yapılan değişiklikler ile sigara başta olmak üzere tütün ürünlerinin, evler hariç, her türlü kapalı ortamda tüketimi yasaklanmıştı. İyi de olmuştu.

Ancak zaman zaman göstermelik kontroller yapılmış bazı işletmeler ile kurallara uymayan tiryakileri para cezaları uygulanmıştı. Tabi rakamlar düşük olunca dumanlar tütmeye devam etti.

Lakin pandemi döneminde kapalı kafeler, restoranlar, kahvehaneler ile buralara gidenler can korkusuna bu işe ara verip kurallara uymuştu. Ama son dönemde eskiye geri dönüş oldu.

Dün gece televizyondaki program çıkışı yolum üzerindeki kafe dikkatimi çekti. Kaldırımdan bozma yani kapatma bölümde fosur fosur hem sigara hem nargile içiliyordu. Herkes duman altı olmuş.

Aklıma ‘DUMAN AVCILARI’ geldi. Sanırım onlarda pandemi korkusu nedeniyle bu işe ara vermiş olmalılarki her yer dumanlı ve sanki tilkiyi ininden çıkarma yarışı var.

Bu gidişle pandemiden önce akciğer kanserinden ölümler artmaya başlarsa hiç şaşırmam.

Bilmem anlatabildim mi?