BU HAYAT BENİM

Hayat bizi peşinden koşturur her zaman. Yüreğimizin adımları geri geri giderken, hayat da kulağımıza fısıldıyor: ‘Benim dergahımda olacaksın’ dercesine.

Hayatımıza doğru şekilde yön verebilmek bizim elimizde. Yaşadığımız sürece bir çok şeyi tecrübe edinip, doğruyu yanlıştan ayırabiliyoruz. Bu ölçüde yaşamımızı idame ettirirken, gönlümüzü olumsuzluklardan arındırmak gerekiyor.

Umutsuzluk, hayal kırıklıkları gibi gönlümüze zararlı duyguları bir kenara atmak ve güzel görüp güzel düşünmeye sarılmak gerektiği inancındayım. Zihnimizi güzel düşüncelerle süslemek, hayata biraz olsun yüreğimizdeki sevgiler çerçevesinden bakabilmek…

Etrafımızda olan biteni gönül gözümüzle gördüğümüz anlar var ya… Nasıl da değişiyor bakış açımız duygularımız ve düşüncelerimiz etrafımızda olan bitene. Gönlümüzle zihnimiz uyum sağlıyor o noktada.

Sol yanımızdaki duygularla barışıyor hayatımızdaki ümitlerle tanışıyor gönlümüz. Kimi zaman zorlu süreçlerden geçip, ümitsizlik köprüsünde dolaşsak da… Hayatta her zaman bir imtihan oluyor tabi. Umutsuzluğa düşürecek olaylar, istenmeyen durumlar…

Kimi zaman kendimizle  kimi zamansa çevremizle  alakalı bir çok şeye şahit oluyoruz… Neye ne tepki vereceğimiz anları biz bile bilemiyoruz çoğu zaman. İşte burada devreye giriyor; Mantığımız ve duygularımız arasındaki köprünün neresinde duracağımız.

Peki biz yaşam boyunca o köprünün neresinde duruyoruz? Hepimiz içten içe merak ederiz aslında. Bir gün hayatımızın en keskin kararını alacak olsak ya mantığımız ya duygumuzu kullanacak olsak ve tek şansımız olsa? Acaba hangisi ile başlardık yola koyulmaya?

Bazı anlarda duygularımızla karar verip, duygularımızla adım atıyoruz. Ekiyoruz, biçiyoruz, hasat ediyoruz, kaldırıyoruz ürünlerini gönül bahçemizin ve ürünlerimiz duygularımızdan ileri gelen eylemlerimiz.

Çoğu noktada takılıyor insan. Kestiremiyor, yön veremiyor, ışık tutamıyor duygularına. Lakin şunu hepimiz biliyoruz ki insanoğlunu duyguları yönetiyor, duyguları yaşamına hayat veriyor. İnkar edilmesi kaçınılmaz sanıyorum. Gönül, duyguyla besleniyor.

Gönülleri birer, okyanusa benzetirim bazen. Ucu bucağı görünmeyen derin birer okyanus. Nice gemiler geliyor, geçiyor gönüllerden. Her geminin nereye gideceğini bilen bir rotası var. Öyle gemi ki uçsuz bucaksız okyanus üzerinde batmadan duruyor işte…

YÜREĞİNDEKİ MİSAFİR

İnsan gönlünde sağlam yerde kalabilmek de böyle değil midir? Rotamızı bilirsek eğer, gönüllerde sağlam köşelerde yer ediniriz. Yaşamın rotasının bizim elimizde olduğunu unutmamak gerek. Yaşam, bir gemiye binip, rotanı bilinmeze çevirmek, düşeceğini anladığında balıklama atlamak gibi bir serüvendir bazen…