BÖCEK’İN SAATİ

Antalya’da geçen yıl koronadan dolayı ölümden dönen Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Muhittin Böcek, sosyal medya hesabından bir video paylaşmış. Başkanın paylaştığı bir videoda kolundaki saat dikkat çekmiş. Bu saat üzerinden bir tartışmadır gidiyor.

Sosyal medyada en çok konuşulan konuların arasına giren Böcek'in taktığı saatin fiyatı 1 milyon 371 bin lira olduğu iddia ediliyor. Yine Başkan Böcek’in taktığı bir başka kol saatinin fiyatının da 22 bin euro olduğu iddia ediliyor.

Çocukluğu traktör üstünde yokluk içinde geçen Muhittin Başkanı, 1990’lı yılların ortalarından beri tanırım. Kemer’in ileri gelen ailelerinden  birinin kızıyla evlendikten sonra siyasete  atılan Muhittin Böcek’in pahalı saat merakı  var mı, varsa bu  nereden geliyor bilmiyorum.

Peki insanlar bu kadar parayı neden saate veriyor? Bunu Anlatayım;

Napolyon Bonapart’ın beşinci kuşak torunu olan ünlü saat firması DeWitt’in sahibi Jerome de Witt, 2009 yılında Türkiye’nin birçok şehrinde saat mağazası olan Emin Aykaç’ın daveti üzerine Antalya’ya gelmişti. 

Napolyon’un torunu ile Emin Aykaçın Göynük’teki 5 yıldızlı bir oteldeki mağazasında bir araya gelmiştim. Saatlerinin fiyatının 20 bin dolar ile 1 milyon dolar arasında değiştiğini söyleyen De Witt'in bu sözleri üzerine,  dedesi Napolyon'un "Para para" diye tarihe gelen konuşmaları aklıma gelmişti.

Napolyon'un torunu, en fazla saat satışını Honkong'tan sonra Türkiye'de yaptığını anlatmıştı. Anne tarafından Napolyo’nun torunu olan bu ünlü saat üreticisinin babası ise eski bir Rus generali imiş.

Sergey de Witt isimli bu general 1917’deki Bolşevik İhtilali üzerine Rusya’dan kaçmış. Hatta 1924 yılında Türkiye’ye de gelip Ankara’da Atatürk ile de tanışmış. 

Anne tarafından Napolyo’nun torunu olan, babası eski Komünist devriminden kaçan eski bir general olan bu saat tüccarı saate olan merakının da dedessi Napolyon’dan geldiğini anlatmıştı. Detayına girmeyeyim.

Parçalara ayırdığı saatleri tekrar toplayarak bu işe merak salan Napolyo’nun torunu matematik üzerine eğitim görmüş. Sonra saat şirketlerine danışmanlık yaparken kendi markasını kurmuş. 

Her biri el işi olan bu saatlerden Türkiye’de yılda ortalama bin 500 civarında saat sattıklarını anlatmıştı. Saatlerini alanların arasında sinema oyuncusu Jackie Chan ile ünlü tenisçi Novak  Djokoviç ile  Antalya’ya 1.4 milyar dolar harcamayla Mardan Oteli inşa ettirmesiyle dikkatleri çeken Telman İsmailov da varmış.

Kendisine şunu sormuştum: “Piyasada 10 liraya da 1 milyon dolara da saat var. Fiyatları arasında uçurum var.  Ama hepsi de zamanı gösteriyor. Hatta el yapımı olan pahalı saatlerin çoğu kurmalı saat. Bu nedenle zaman zaman saati de yanlış gösterebiliyor.  İnsanlar niye pahalı saat alıyor. Bir insan neden bir saat için binlerce dolar, hatta milyonlarca dolar versin? Zamanı öğrenmek için bu kadar parayı insanlar neden veriyorlar?

Saat sadece zamanı gösteren bir aksesuar değildir. Saat bir felsefedir. Dünya görüşüdür. Bir hobidir. Örneğin bir erkeğin saatinden başka bir aksesuarı daha pek yoktur. Zamanı öğrenmek için sıradan bir saat de alabilirsiniz. Örneğin dijital saatler var. Üstelik dijital saatler zamanı gösterirken şaşma da yapmazlar. Ama el yapımı saat belki zamanı da şaşabilir. Ama onun anlamı bir başkadır” demişti.

SON SÖZ

Şimdi Napolyon’un torununun söyledikleri ile bizim eski bir otobüs şoförü olan Muhittin Başkan gözümün önüne gelince işin içinden çıkamıyorum…