BÖCEK’İN 3 ODA BİR SALON KOL SAATİ!

Son aylarda yaşanan ekonomik çalkantı ve döviz kurundaki oynamalar ev fiyatlarını da etkiledi. Normal bir evin yani 3 oda bir salon (3+1) 1.5 milyona ya yaklaştı ya da geçti.

İşçinin, memurun ve emeklinin maaş zammı da belli oldu. Enflasyon ortada. Fakat Antalya gündemi bunları bir kenara elinin tersiyle itti.

CHP'li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in Instagram hesabından paylaştığı bir videoda taktığı gündeme bomba gibi düştü. Saatin fiyatı dudak uçuklattı.

Sanki kolundaki saat değil de 3 oda bir salon ev. Hatta lüks bir otomobil. Tamı tamına 1 milyon 371 bin lira. Kargoyla geldiyse bile nakliye ücreti 4 bin lira. Yani asgari ücret.

Bunun adına ne dersiniz bilemem. Ama bir Başkan Böcek’in koleksiyonundaki diğer saatinin de 333 bin liralık Rolex marka olması kafaları karıştırdı.

Başkan Böcek’in kolunda taşıdığı 3+1 ev pardon saati gölgede bırakın ve herkesi kızdıran olay bu değil. Paylaştığı videoda, “Çok beklersiniz :) Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Antalyalılara hizmet etmeye devam edeceğim” notu eklemesi.

Adını bile telaffuz etmekte zorlandığımız ‘Patek Philippe Nautilus Diamond Bezel Yellow’ marka saat. Tabi kolda milyonluk saat, altında böyle bir not olunca Antalyalılar boş durur mu? Yörük milleti kızınca başlamış saydırmaya. Kızanların yanında “Çok yakıştı” diyenler de yok değil.

Lakin baya saydıran olmuş kendisine. Halkçı başkanın kolunda böyle bir servet olunca. Eee haksız da değiller. Böyle bir ortamda böyle bir görüntü insanın hakikaten ayarını bozar tabi. Saatin ayarı kaçmış gibi geldi bana.

Peki böylesine pahalı saati kimler takar diye şöyle bir araştırdım. Karşıma ilginç verilen çıktı. Peşinen söyleyeyim. Saat takmayı hiç sevmem. Nedeni ise yazı yazarken kolumda ağırlık hissi verdiği için.

İlk kol saatleri 1890'larda bir kadın aksesuarı olarak ortaya çıkmış ve çok ilgi görmemiş. Köstekli cep saatlerinin moda olduğu bir dönemde kol saatlerine geçiş temel ihtiyaçlardan ortaya çıkmış.

Saatlerin efendisi olarak bilinen Louis Cartier ve Edmond Jaeger, modern kol saatinin icadını 1900'lerde gerçekleştirdiklerinde bu saate ‘Pilot saati’ adını vermişler.

Uçuşlarında pilotlara zamanlama açısından yardımcı olması için pratik bir çözüm olarak üretilen bu saatler, kısa bir sürede kara ve denizde askerlerin kolunda görülmeye başlanmış ve bir anda sosyal hayatın bir parçası olmuş.

İşte o gün bugündür kol saati, pek çok insan için bir yaşam tarzı, vazgeçilmez bir aksesuar haline gelmiş. Ama öyle bir hal almış ki günümüzde bu iş çığırından çıkmış Böcek gibi abartılı hale getirenler olmuş.

Oysaki saat takan dakik olur, onlar için zaman, moda ile orantılı bir kavramdır, amaçları imaj yaratmak, saat takmazlarsa kendilerini çıplak hissederler, karizmatik bilek hareketi yaparlar, sıkılınca saate bakarlar, yön duyguları genelde akrep yelkovan düzlemindedir, sorumluluk sahibi olurlar, zamana uyum sağlarlar.

Bunlar böyle olurda rüyalarda pahalı saat takmak olmaz olur mu? Olmaz tabi. Bakın rüya tabirlerine göre pahalı saat taktığını görmek ne anlama geliyormuş?

“Düşmanlarından ve rakiplerinden kurtulacağına tabir edilir. Çok zor bir duruma düşeceği bir olayla karşılaşacağına delalet eder. Problemlerin çok rahat bir şekilde deyim yerindeyse tereyağından kıl çeker gibi çözüleceğine ve ferahlığa çıkılacağına alamet eder. İş hayatında çok büyük atılımlar gerçekleştirileceğine yorulur.”

Tabi bu işin psikolojik ve dini yorumları da var ama ben oralara dalmayacağım. Sizce Başkan Muhittin Böcek neye göre pahalı saat takmıştır bir yorumlayın bakalım.

SİZ GÜVENİN YETER

Geçen sene temmuz ayında Antalya tarihinin en büyük orman yangınını yaşamıştı. Manavgat’ta başlayıp Akseki ve Gündoğmuş’a kadar önüne kattığını kül etmişti alevler.

Devlet o zaman vatandaşının yanındaydı bu günde. O zaman alevlerle canla başla mücadele edilirken evi yananlara ev, hayvanı yananlara hayvan, yem ihtiyacı olan yem yardımı yapılmıştı.

Tabi iş bununla bitmedi. Kimine ev eşyası yardımı kimine de kira yardımı yapıldı. Yangınlar bitti, şov yapanlar gitti evli evine köylü köyüne döndü. Ama sadece devlet yanlarında kaldı.

Hani her daim dediğim bir söz vardı, “Siz devletinizi güvenin. İnanın bizim devletimiz büyük ve güçlüdür” diye. İşte bu sözümü kanıtlayan bir olaya daha tanıklık ettim dün.

Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, orman yangınında yanan bahçe alanlarını yeşertmek için fidan dağıtımı yaptı. Akseki’de 275 üreticiye,  15 bin 175 adet badem, zeytin, ceviz ve incir fidanı dağıttı. Hem de ücretsiz. Fidanlar her türlü hastalıktan korunarak üretilmiş.

Bunu Antalya İl Tarım ve Orman Müdürü Gökhan Karaca sosyal medya hesabından paylaşarak bu konuyu duyurdu.  Bu desteklerin bölgede zarar gören tüm üreticilere yapılacağı bilgisi de verildi.

Dedim ya, biz devletimize her daim güvenelim. Çünkü bizim devletimiz öyle küçümsenecek bir devlet değil çok büyük bir devlettir.

VATANDAŞ İSYAN EDİYOR

Antalyalı Dr. Abdullah Işıkhan var. Çok mülayim ve her şeye itiraz etmez, sakin kişiliği ile bilinir. Ancak o bile zıvanadan çıkmış. Kendi başından geçen bir olayı sosyal medya hesabından paylaşmış.

Dr. Işıkhan, “Su abonesi almak için ASAT’a gittim. 1.200 TL istendi. ‘Tamm, bu teminat mı’ dedim. Yaklaşık ‘1.100 TL’si ASAT olarak bizim masraf ve hizmetimiz. Size geri iade teminat 100 TL civarı” dediler. Kazı parası, sucu parası, asfalt parasını ben karşıladım. Geriye ne kaldıysa ASAT yapmış. Haksızlık” diye feveran etti.

Hiçbir yorum yapmayacağım. Çünkü en iyi hakem ve karar verici halk ve okuyucudur. Hadi kararınızı verin bakalım.