Böbrek yetmezliğinde kilit rol oynayan gen saptandı
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi öncülüğündeki uzmanlar, çocuklarda kronik böbrek yetmezliğine yol açan önemli faktörlerden birinin FOXD2 isimli gendeki bozukluk olduğunu saptayarak, bu sonucu ilk kez uluslararası tıp literatürüne kazandırdı.
HÜ Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Fatih Özaltın, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada,
2021'de başlayan bilimsel çalışmanın, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Pediatrik Nefroloji Bilim Dalı ile Münih Teknik Üniversitesi işbirliğinde
yürütüldüğünü aktardı.
Çalışmada, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde kronik böbrek
yetmezliğine yol açan Üriner Sistemin Konjenital Anomalisi (USKA) tanılı iki
küçük kardeşin araştırıldığını, çocukların akraba evliliği sonucu dünyaya
geldiğini anlatan Özaltın, ailede genetik faktörlerin incelendiğini söyledi.
"Kalıtsal Nadir Böbrek Hastalıklarında Yeni Genlerin
Araştırılması" başlıklı proje kapsamında desteklenen araştırmanın genetik
çalışmalarının Hacettepe'de yürütüldüğünü belirten Özaltın, "Yaptığımız
bilimsel çalışma neticesinde FOXD2 adını verdiğimiz gene ulaştık. Bu genin
mutasyona uğraması sonucu USKA anomalisine nasıl yol açtığına yönelik ileri
araştırmaları başlattık." ifadesini kullandı.
"GEN, BEBEKLERİN
BÖBREK GELİŞİMİNDE HAYATİ BİR AŞAMAYI DÜZENLİYOR"
Prof. Dr. Özaltın, bu çerçevede uluslararası işbirliğine
gidildiğini ve Münih Teknik Üniversitesince takip edilen, aynı gende mutasyona
sahip hasta bir ailenin daha belirlendiğini anlatarak, şöyle dedi:
"Yapılan işbirliği ve çalışmamız sonucunda, FOXD2 adını
verdiğimiz genin, idrar yolları ve böbreği içine alan üriner sistemin
gelişiminde çok kritik bir rol üstlendiğini, anne karnındaki bebeklerde böbreğin
gelişiminde hayati bir aşamayı düzenlediğini ortaya koyduk. Bunu birtakım
hayvan deneyleriyle de gösterdik. FOXD2 geni susturulmuş hayvanlarda,
insandakine benzer böbrek problemlerinin ortaya çıktığını saptadık."
"DÜNYADA İLK KEZ
ORTAYA KONULDU"
Çok geniş kapsamlı, detaylı bir çalışma yürütüldüğünü ve ön
sonuçlarının yayımlandığını vurgulayan Özaltın, İsrail'den uzmanların da benzer
durumda hastalarının olduğunu kendilerine bildirdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Fatih Özaltın, şöyle devam etti:
"Dünyada çok nadir bir hastalık için üç farklı aile ve
aynı gende üç farklı mutasyon tanımladık. Bu da FOXD2 genindeki bozukluğun USKA
anomalisinden sorumlu olacağını ispatlayan en önemli bulgulardan bir tanesi
oldu. Daha önce adı bilinen ama hangi durumlara yol açtığı bilinmeyen FOXD2
genindeki bozuklukların USKA anomalisi ile ilişkisi dünyada ilk kez bu
çalışmada ortaya konuldu. Literatüre sunulan çalışmamız, nefroloji alanının en
prestijli dergilerinden birisi olan Kidney International'da yayımlandı."
"DOĞUŞTAN GELEN
ÇOK ÖNEMLİ BİR SAĞLIK SORUNU"
USKA'ya ilişkin bilgileri de paylaşan Özaltın, "Bu
anomali, çocuklarda diyaliz ve nakil gerektiren son aşama böbrek
yetmezliklerinin en önemli sebebi. Anne karnındaki böbrekle ilgili gelişimsel
sorunlar sonucunda ortaya çıkan, doğuştan gelen çok önemli bir sağlık sorunu."
diye konuştu.
Prof. Dr. Özaltın, USKA'nın altında birçok hastalık grubunun
yattığını belirterek, "Tanımladığımız FOXD2 geni mutasyonuna sahip
aileler, uzun zaman böbrek fonksiyonları nispeten korunmuş olarak yaşamlarını
sürdürebildiler ama şu an itibarıyla zaten böbrek yetmezliğini onlar da
yaşıyor. Hastalığın bazı ağır formlarında ise bebeklerde doğdukları gün
itibarıyla diyaliz ihtiyacı oluşuyor." ifadesini kullandı.
Özaltın, çalışmanın hastalığın altta yatan mekanizmalarının
aydınlatılması ve buna uygun tedavilerin geliştirilmesi açısından önem
taşıdığının altını çizdi.
"EN ÖNEMLİ RİSK
FAKTÖRÜ AKRABA EVLİLİKLERİ"
USKA'nın genetik yönüne işaret eden Özaltın,
"Anomalinin en önemli risk faktörü akraba evlilikleri. Sadece bu hastalık
değil tüm nadir hastalıklar açısından durum böyle. Nadir hastalık yükünü
azaltabilmek için ailelerin bilgilendirilmesi ve akraba evliliklerinden uzak
durulması çok önemli." şeklinde konuştu.
Özaltın, ağır vakalarda gebeliğin erken dönemlerinde
USKA'nın tanımlanabildiğini, çocuklarda erken dönemde tedaviye başlanmasının
önem taşıdığını dile getirdi.
"TIP
LİTERATÜRÜNE KAZANDIRDIĞIMIZ 9'UNCU GEN"
Prof. Dr. Fatih Özaltın, çalışmanın heyecan verici olduğunu
vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu gen, laboratuvarımızda tanımlanarak tıp
literatürüne kazandırdığımız 9'uncu gen. Üniversitemiz ve ülkemiz adına gurur
duyduğumuz, güzel süreçler. Ülkemizde de bu tip bilimsel çalışmaların
yapılabileceği, bu potansiyele sahip olduğunu bir kez daha göstermesi açısından
da çok önemli. Eminim Türkiye'de her alanda bu şekilde inovatif gelişimler,
buluşlar mümkün. Bununla ilgili yetişmiş bir kitlemiz, genç ve dinamik bir
nesil var. Bu çalışmalara daha fazla imkanların sunulması, projelerle
desteklenmesi önemli."
AA