Böbrek kanseri vakalarında artış var
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hasan Turgut, tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 4’ünün oluşturan böbrek tümörlerinde son yıllarda artış gözlendiğini belirterek “Bu kanserlerin erken evrede yakalanması ve yapılan cerrahi tedavi, başarılı sonuçlar alınmasına yardımcı olmaktadır. Sigara ve obezitenin, böbrek kanseri riskini artırdığı bilinmektedir” dedi.
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hasan Turgut, böbrek kanseri hakkında açıklamalarda bulundu. Böbrek kanserinin kısaca ne olduğundan bahseden Doç. Dr. Hasan Turgut, “Böbrek kanseri, hücrelerin normal işlev ve şekillerini yitirerek anormal derecede büyümesi ve kontrolsüzce çoğalmasıdır. Tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 4’ünün oluşturan böbrek tümörlerinde son yıllarda görülen artış gözlenmiştir. Bu kanserlerin erken evrede yakalanması ve yapılan cerrahi tedavi başarılı sonuçlar alınmasına yardımcı olmaktadır. Ortaya çıkış sebeplerine ilişkin çok kesin bilgiler olmasa da, sigara ve obezitenin böbrek kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Birinci derece akrabalarında böbrek kanseri olanlar ve tansiyon hastalarının da böbrek kanseri açısından riskli grupta olduğu düşünülmektedir” diye konuştu.
“ERKEN EVREDE BELİRTİ
VERMEYEBİLİR”
Erken evrede böbrek kanserinin hiçbir belirti vermeksizin
sessiz bir şekilde ilerleyebileceğine değinen Doç. Dr. Turgut, “Böbrek
kanserlerinin bir kısmı henüz erken evrede bir belirti vermezken yapılan
düzenli sağlık kontrolleri ve bu bölgeyle alakalı, farklı nedenler için yapılan
tetkiklerde tespit edilmektedir. Bu yüzden yapılacak düzenli sağlık kontrolleri
son derece önemlidir. Bu kontroller sayesinde erken evrede yakalanan böbrek
kanserinin tedavisinde çok yüksek oranda başarı sağlanabilmektedir” dedi.
“İDRARDA KAN, SIRT
AĞRISI VE KİLO KAYBINA DİKKAT”
Böbrek kanseri olan çoğu insanın kanser ileri seviyelere
gelmeden, herhangi bir semptomu olmadığının altın çizen Doç. Dr. Turgut,
“Neredeyse tüm böbrek kanserleri, başka bir nedenden dolayı yapılan bir BT,
ultrason veya MR ile tespit edilmektedir. Ancak, ileri seviye tümörler bazı
semptomlara neden olabilir” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Turgut, böbrek kanserinde görülebilecek bazı
belirtileri şöyle sıraladı:
“İdrarda kan görülmesi (hematüri), planlanmamış kilo kaybı
ve iştahsızlık, sırt ağrısı ve yan ağrısı, vücudun yan tarafında veya karında ele
gelen kitle, geçmeyen yüksek ateş.”
“NEFES ALMADA GÜÇLÜK
OLABİLİR”
Metastaz konusunda da açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Turgut,
“Böbrek kanserinin ileri evrelerinde, tümörlü dokuların başka organlara
yayılmasına bağlı olarak yani metastazı sonucu etkilenen organlarla ilgili
semptomlar görülebilir. Uzak organlara metastaz sonucu tutulduğu organa bağlı
olarak; nefes almada güçlük, kanlı balgam ve vücudun başka bölgelerinde ağrılar
görülebilir” ifadelerini kullandı.
“Bilgisayarlı tomografi ile teşhis mümkün”
Böbrek kanserinde teşhis sürecinden bahseden Doç. Dr.
Turgut, “Herhangi bir nedenle yapılan ultrason muayenesi sonrasında böbrekte
şüpheli durumlar saptanırsa, tanıyı kesinleştirmek için Bilgisayarlı
Tomografiden (BT) yararlanılır. MR incelemeleri, bilgisayarlı tomografide
verilebilecek kontrast maddeye karşı hassasiyeti olan hastalarda
kullanılabilir” dedi.
“TÜMÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜNE
GÖRE TEDAVİ PLANI DEĞİŞEBİLİR”
Böbrek kanserinde tedavi yollarına dikkat çeken şu bilgileri
paylaştı:
“Böbrek kanserinde tedavinin hastalığın evresine, hastanın
tıbbi özeliklerine, tümörün böbreğin içindeki konumu, büyüklüğü, derecesi ve
farklı organlara yayılıp yayılmadığı gibi hastadan hastaya değişen farklı
kriterlere göre planlandığını işaret eden Doç. Dr. Turgut, şunları söyledi:
“Bunlarla birlikte, tümörün ameliyatla çıkarılmasının
amaçlandığı cerrahi işlem, tedavide ilk sıra seçenektir. Küçük tümörlerde
parsiyel nefrektomi denilen sadece tümörün ameliyatla çıkarılmasının
amaçlandığı işlem tedavide ilk sıra seçenektir. Bu işlem, laparoskopik ya da
robotik olarak yapılabilir. Cerrahi için uygun olmayan kimi hastalarda
radyofrekans, ablasyon, kriyoterapi gibi yöntemlerde tümörün yok edilmesi de
mümkün olabilir. Uzak organ metastazları bulunan hastalarda kanserli dokuları
hedef alan ilaçlar ve kemoterapiler kullanılabilir. Daha ileri hastalıklarda ise
hastanın yaşam kalitesinin artırılması ve semptomlarının gerilemesi adına
radyoterapi ve renal arter embolizasyonu gibi işlemler yapılabilir.”
İHA