BİZLER HALA NEYİ PAYLAŞAMIYORUZ?

Seçim bitti. ZAFER turu atıldı. Sevinen sevindi üzülen üzüldü. Evli evine köylü köyüne döndü misali ortalık yavaş yavaş durulmaya SAKİNLEŞMEYE başladı. FIRTINA öncesi bir sessizlik var.

Elbette bu işin bir kazananı ve kaybedeni oldu. Ancak TOTALİNE baktığınız zaman KAYBEDEN değil kazanan vardı. O da 85 milyon TÜRK insanı Yani TÜRKİYE.

Elbet kazananda kaybedende bir süre sonra bu işin MUHASEBESİNİ yapacaktır. Herkes eteğindeki TAŞI dökecektir. İç hesaplaşmalar yapılıp hata yapana FATURA kesilecektir. Bu onların işi.

Ancak ben hala SİYASET nasıl bir şey anlayamadım. Aylardır VAATLER havada uçuştu. Gökten ZEMBİLLE yağdı sanki. Kimisi PARA kimi HUZUR, kimi mal mülk kikimi de BAHAR vaat etti.

Dün gün aydınlığına uyandım. Ne güzel BEREKET yağıyordu. BAHAR (!) gelecekti amma o da İKLİM KRİZİNE takıldı sanırım. Hava hala yağmurluydu akşama kadar.

Sanırım bu kriz mevsimi de etkileyecek gibi. ANTALYA’da yaşayan bizler terlemeden direkt yaza geçiş yapacak gibiyiz. GÜNEŞ çarpmasa bari. Neyse bunlar LATİFE tabi.

Gelelim konuya. Hani ne de güzel söylemiş YUNUS EMRE; “Malda yalan mülkte yalan, Var birazda sen oyalan…” diye. Hakikaten üç günlük dünyada NEYİ PAYLAŞAMIYORUZ?

Şöyle bir insanları DERİNLEMESİNE ve uzun vadede çizdikleri ve hedefleri yol haritalarına da bakarak değerlendirdim de, çıkan sonuçtan kendim dahil tüm insanlık adına ÜZÜLDÜM desem doğru olur.

Öyle bir KAVGANIN ve YARIŞIN içerisine kaptırmışız ki kendimizi. Beynimizi, bedenimizi, hatta kişiliğimizi ve KARAKTERİMİZİ dahi o hedefe kilitlemiş durumdayız. Ne yaptığımız belirsiz

Ne kendimize şöyle bir uzaktan baktığımız var. Gerek ailemiz, gerekse toplum içerisindeki konumumuza göre TEPEDEN bakarak durumuzu GÖZDEN geçirdiğimiz falan yok.

Ekseriyetimiz bu genel değerlendirmeyi yapmayı aklından dahi geçirmeden inandığı ve hak bellediği hedefine şartlanmış durumdayız. Gözümüzü kapatmış kimseyi GÖRMÜYORUZ.

Peki, insanın İDEALİNİN ve hedefinin olması, amaçsız ve gayesiz olmasından iyi de, bu SAPLANTI ne diye ve nereye kadar. Güya o bizce MAKUL hedefimize ulaştık farz edelim kendimizi.

Ne için o başarı? O zafer sevinci ve MUTLULUĞUNU kiminle paylaşacağız.

Hedefe varmadan, ZAFERİ paylaşmayı düşündüklerimizi kaybettikten sonra o ZAFERİN ne anlamı kalacak. İnsanın arada bir kendine bu soruları sorup kendini YARGILAMASI ve yeniden durum değerlendirmesini yaparak bazen yol haritasında küçük RÖTUŞLAR yapabilmeli.

Yoksa KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR misali, sonuç HÜSRAN ya da kocaman bir sıfır olabilir. EYVAH demek için de, zaman çok geç olur çok.

Ne olur sanki şu 3’ü geçmiş 4 günlük dünyada. SEVDİKLERİMİZ ve sevenlerimizle paylaşarak ve dayanışarak yaşasak sevinçlerimize ve üzüntülerimizi.

“BEN” yerine “BİZ” diyebilmenin tadına varabilsek ve adam bildiklerimizin, yükünü yükümüz bilsek, derdini dert edinsek. Ne KAYBEDERİZ ya da ne kazanırız bir denesek hani diyorum, denemeyenler için.

Ben kendi adıma inanın bunu çokça denedim ve zevkine varmış biri olarak bütün KARDEŞLERİME tavsiye ediyorum. İnanıyorum ki, insan olmanın tarifsiz lezzetlerinin başında bu paylaşmanın huzuru gelir.

Yoksa şu an ki toplumumuzun büyük çoğunluğunun içinde bulunduğu gibi, gözünü dünyevi bir takım MAL, MÜLK, MAKAM, ŞÖHRET ve NEFSANİ istekler bürümüş halde hiçbir şeyimizi hiçbir şekilde paylaşmadan nereye kadar nasıl gideriz kim bilir.

Tarih TEKERRÜRDEN ibarettir derler. Bu yolda bizden önce gidenlerin ulaştığı sonuç malum ve sonucu HÜSRAN. Eski bir şarkıda aynen şöyle der; “BÜTÜN DÜNYA SİZİN OLSUN, BİR DOST BİR POST YETER BANA.”

Evet, işte aynen öyle. Eğer ki bu şarkıdakiler kadarıyla HUZURU bulabiliyorsak o zaman bizim için olay bitmiş demektir ve gerçek MUTLULUĞU yaşıyoruz demektir.

Yoksa; yoksası ortada ve çevremizde, yakınımızda, beklide içimizde hatta içerimizde. Sonuç olarak belki biraz klasik olacak ama PİR SULTAN ABDAL’ın dediği gibi; “Gelin canlar bir olalım, işi kolay kılalım. Sevelim sevilelim, BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ.”

Çünkü, mal ve mülk lalan ise SİYASET hepten yalan dolan. Boş verin önümüze bakalım. Maç bitti, yeni maçlara bakalım. Yok, “HIRSIMIZI ALAMADIK” diyorsanız yerel seçimler 3-5 aya gelir.

Eğer RÖVANŞİST bir duygunuz varsa sabredin derim amma inanın boş işler bunlar. Günün tadını çıkarmaya bakın. Yoksa PAYLAŞILAMAYACAK bir şeyimiz yok.