BİZİM GENÇLER

Sevgili okurlar, Türkiye’de eğitimli nüfusumuz her geçen gün artıyor.  Ama maalesef bu gençlerin barınma ve istihdam sorununu çözemediğimiz için sık sık acı haberlerle sarsılıyoruz.

Örneğin; İki yıl önce Muğla’da üniversite öğrencisi 27 yaşındaki pınar Gültekin, bir bağ evinde öldürüldükten sonra bir varile konulup yakıldı… 

Geçen yıl 28 Temmuz’da ailesi Adana’da yaşayan Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu, kendisine iş konusunda yardımcı olacağını söyleyerek evine götüren bir inşaat mühendisi tarafından tecavüz edildikten sonra boğularak öldürüldü. Cesedi parçalara ayrılıp ormanlık alana atıldı. Halen başı ile vücudunun bir kısmı bulunamadı.

Yine Antalya’da geçtiğimiz aralık ayında Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul kaldığı yurtta kafayı bozan bir aşçı tarafından başı gövdesinden ayrılarak katledildi. Vahşetin yaşandığı yurtta kalan diğer öğrenciler, olayın ardından apar topar devlet yurduna yerleştirildi. 

İki gün öce Kocaeli’nin Körfez ilçesinde Mimarlık Fakültesi son sınıf öğrencisi Sedefnur Çağlar bir sitenin 7’inci katında oturan bir polis memurunun evinin penceresinden düştü. Kızcağız yoğun bakımda…

Şimdi de Elazığ’da Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara, kaldığı bir tarikata ait altıncı kattaki daireden kendini aşağıya atarak yaşamına son verdi.  Enes Kara’nın geride bıraktığı not ile videodan ise yaşama sevincini kaybetmesi sonucu yaşamına son verdiği anlaşıldı.

Bıraktığı videoda ve notta yaşama sevincinin yok olmasına neden olan etkenleri tek tek anlatmış Enes Kara. O yazılanları; o bırakılan videoyu, başta ülke yönetimine talip olan siyasetçiler olmak üzere tüm yetkililer tekrar tekrar izleyip gereğini yapmalı.  Çünkü alınacak çok ders var o bırakılan videoda ve de mesajlarda.

Çocuklarımız mutlu değil. Geleceklerinden kaygılılar. Barınma sorunu yaşıyorlar. Parasızlıktan; geçinememekten yakınıyorlar. Geleceklerinden kaygılılar. Çünkü hayalleri, umutları yok edilmiş birçoğunun. 

Ama bunları dile getirince suçluyoruz onları. Ömürleri okumakla geçen gençlerimize mezun olduklarında bedava iş gücü olarak bakıyoruz kimi zaman.

Barınacak yurt bulamayan öğrenci ev kiralamak istediğinde adeta yolunacak kaz gibi bakanlar oluyor. Evi kiralamak isteyen Öğrenci olunca daha yüksek fiyat çekiyoruz.

İş arayan öğrenciyi düşük bedelle çalıştırmak istiyoruz. Stajyerlere getir, götür işi ya da çaycılık yaptırıyoruz.  “Mezun olunca  hemen müdür, yönetici olacağını mı sandın” diyerek bir de aşağılamıyor muyuz?

SON SÖZ

Elbette işi mutfağından öğrenmek önemlidir. Ama işi mutfağından öğretmek üniversite mezunu gençlerimize çaycılık yaptırmak değildir.   Onları onure etmek yerine; çoğu zaman öz güvenlerini yok ediyoruz. Belki de bunun için kalkınamıyoruz.