BİZİ BU HALDEN KİM KURTARACAK?
Türkiye’nin
dünyaya açılan penceresi turizmin başkenti kültür şehrimiz kendini arıyor! Eskinin
kültürel zenginliği arasında yoğrulan şirin Antalya, şimdi kendini sorgulamak
mecburiyetinde.
Büyükşehir olmanın
gerekliliği belki de. Artık hemşehricilik kültürü giderek yerini kentliliğe
terk ediyor. Artık Antalya’nın neresinden sorusunu birbirimize sorar olduk.
Ne bileyim; komşunun
komşudan bile haberi olmayan, hal hatır sormayan birileri olduk. Çok değil daha
bundan 15-20 yirmi yıl öncesinde herkes birbirini tanır, köyünü dahi bilirdi.
Hatta daha ilerisi, şeceresine kadar rahatlıkla sayabilirdi.
Birbirimizden haberdar olur, birbirimizle ilgilenirdik. Şimdi ise sela sonrası verilen künyeyi bile tanıyamaz bir haldeyiz.
Artık Antalya
Kalekapısı’ndan ibaret değil. Şehrin bir ucu Döşemealtı’nda diğer ucu EXPO 2016
alanında yani Aksu’da.
İşte bu nedenle hemşehrilik duygularımız ciddi bir travma geçirmektedir. Antalyalı olma asaletinde bile ciddi değişimler olmuştur. Gerçek Antalyalı şablonuna oturtacak insan tipi arar olduk. Sevgi ve saygının bütünleştiği Anadolu insanı tipini kaybetmeye başladık.
Artık birbirimizin
hata ve ayıplarını örtmek yerine, karşımızdakinin açıklarını ve ayıplarını arar
duruma geldik. Eskiden yaşadığımız hemşehri heyecan ve kültür bağlılığı, yerini
kentliliğin getirdiği rekabet ve çıkar duygusuna terk etti.
Aslında eskiden
hemşehriydik, şimdi ise gelişmeler sonucu aynı kentli konumuna düştük. Gelişme
ve yayılmalar sonucu düştüğümüz bu durum insanın içini yakmaktadır.
Komşuda pişeni komşunun yediği günler artık geride kaldı, aç yatan komşumuzun çetelesini tutamaz bir hale geldik. Artık herkes kendi derdinde, herkes kendi çıkarını korumaktadır. Artık herkes kendi çıkarını komşunun çıkarından üstün tutmakta, komşunun araba markasından, ev tefrişinden hasetlenmektedir. İnsanların oturdukları semtin adı ile bile üstünlük savaşına girmektedir.
Aslında biz böyle
miydik demek istemiyorum, ama böylesine acınılacak durumlara düşürüldük işte. İnsanlar
arası sevgi atmosferini yitireli yıllar oldu. Samimiyetsizlik ve saygısızlık
benliğimize çıkmamacasına yerleşti.
Artık hepimiz
birbirimize karşı negatif enerji saçmaktayız. Düşenin veya tökezleyenin başına
toplanarak, onun ayağa kalkmasına ve doğrulmasına engel olmaktayız.
Artık birbirimizin geçmişini, yediğini, içtiğini, gezdiğini, mutluluğunu ve hüznünü internette öğreniyor, birbirimizin ayağının altına bakarak düşecek zamanı tahmin etmeye çalışıyoruz.
Komşumuzun bir
adım öne çıkmasına hasetlenmekteyiz. Her şeyin bizde olmasını ve bulunmasını
arzu etmekteyiz. Artık kendi değerlerimize ve ürünlerimize sahip çıkmıyor;
yabancı hayranlığı ve ilgisi ile yanıp kavruluyoruz.
Kendi
yetiştirdiğimiz değerlerin kıymetini bilmemek, yabancı hayranlığı sonucu öyle
boyutlara ulaştı ki sormayın gitsin. Bugün belediye meclis üyelerine bir bakın.
Acaba kaçı gerçek Antalyalı? Bizi temsilen başkalarını layık görüyorsak vay
halimize.
Aslında Antalya büyüyor! Antalya büyüyor ve genişliyor! Ancak Antalyalılık duygusu da bu oranda geriliyor. Antalya’ya ve Antalyalıya hizmet unsuru da bu derecede geri kaldı.
Bunun için bize
bizi anlayan birileri lazım. İliklerine kadar Antalya’yı hisseden biri lazım.
Önümüz seçim. Antalya’nın ve Antalya’da yaşayanların kaybedecek vakti yok.
Bu şehre en iyiyi yapacak,
şehri sorunlarından arındıracak, insanlara “İllallah” dedirtmeyecek bir adayı
seçmeliyiz. Çünkü kaybedecek bir dakikamız bile yok. Aksi halde biz “Çile
bülbülüm çile” şarkısını daha uzun yıllar söylemeye devam ederiz.
---------------
MİLLETİN DERDİNE BAK
Antalya’nın onca
derdi dururken birileri kendine olmayacak konuları dert etmiş. Ben kısaca
anlatayım siz kararı verin ne kadar saçma sapan bir dert olduğuna!
Efendim Antalya’ya
bin 500 yataklı modern bir Şehir Hastanesi yapıldı. Geçen haftalar içinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da açılışı gerçekleştirildi.
Kepez Masadağı eteklerinde.
Şimdi buradaki hizmetlerden yararlanılması veya soruları cevap verilmesi için bir telefon numarası yayınlanmış. Numara 455 53 53. Gayet akılda kalabilecek bir numara.
Ancak birilerinin
mikro milliyetçilik duyguları kabarmış. Vay efendim neymiş Antalyalılar bu numaraya
isyan etmiş; “Niye 07 07 değil” diye. Bunu da yememiş içmemişler tasarım
yaparak sosyal medyadan paylaşmışlar.
Hedefleri olmayan
bir sorun yaratmak ve halkı galeyana getirmek. Ya arkadaş; şehrin onca sorunu
arasında sıralama yapsak inanın bu sıralamaya bile giremez.
Naçizane tavsiyem;
bu tür olaylarla ne gündemi ne de kamuoyunu meşgul etmeyin. Gidin mübarek gün
kendinize başka bir eğlence bulun. Anladınız mı alo alo? Arayan Rizeli değil
Antalyalı!