BİZ NEREYE GİDİYORUZ?
Gerek 26 Ağustos tarihindeki Ahlat'ta yapılan törenlere,
gerekse 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndaki törenlere şöyle bir baktım da gerçekten
çok üzüldüm. Üzülmekle de kalmadım kendi kendime biz nereye gidiyoruz diye
sordum. Sahi biz nereye gidiyoruz bize ne oldu böyle?
***
Şanlı ecdadımızın can vererek gözünü kırpmadan şehadete
koştuğu bu vatan topraklarında bu gün, o günlerde çekilen zorlukların,
sıkıntıların acıların neredeyse hiç farkında değiliz. Haber sitelerinde ve
gazetelerde "coşkuyla kutladık" manşetlerini atıyoruz ama gerçekten
coşku var mı?
***
Yüreğinden koparak o törenlere katılan kaç kişi kaldı?
Törenlere bakıyoruz katılım sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar. Peki
ya aynı etkinliklerin konserleri? Konserler, gösteriler ve eğlenceli
etkinlikler olunca ama o sayı bir anda on binleri, hatta yüz binleri
bulabiliyor. Peki, böyle mi olmalı? Elbette eğlence kısmı da olacak ancak asıl
kutlamaların yapıldığı törenler...
***
Vallahi dert oluyorum desem yalan söylemiş olmam! Keşke o
konserlere katılıp hoplayıp zıplayanlar aynı duyarlılığı resmi törenlere de
gösterebilseler. Bilmiyorum belki ben mi yanlış düşünüyorum diye bir kaç
arkadaşımla sohbet ettiğim zaman onlarında aynı endişe içinde olduklarını
gördüm.
***
Hatta "ahhh ah eskiden ne güzel olurdu bu törenler. Adı
gibi bayram havasında olurdu. Aileler evlatlarını alır ve meydanlara koşardı.
Adeta bir insan seli yaşanırdı. Törenlere katılan aileler evlatlarını vatan,
millet şuuru ile yetiştirir, sanki törenler aracılığı ile içimizdeki ruhu
tazelerdik.
***
Şimdi “o günlerden eser kalmamış" diye hayıflandılar.
Haksız değiller aslında. Tarih şuurundan yoksun, millet bilinci kalmamış, vatan ve devlet sevgisi iki kelimeye sıkışmış
bir toplumlar geleceğe umutla bakamaz maalesef.
***
Örfünü, adetini, gelenek ve göreneğini unutan toplumlar ahlaki
ve kültürel değerlerden de uzaklaşınca ortaya çok üzülerek söylüyorum ki vahim
tablolar çıkabilir.
***
İnşallah önümüzdeki süreç millet bilincinin yeniden
kazanıldığı, devletine sadakatle bağlı bir toplumun yeniden inşa edildiği
günlerin başlangıcı olsun.
***
Bu konuda aileler başta olmak üzere kime sorumluluk
düşüyorsa elini değil gövdesini o taşın altına koysunlar. Eğer bu anlayışı
yeniden hakim kılamazsak vay ki vay!