BİR SONA ERİŞ ÖYKÜSÜ

“İntihar önlenebilir davranış kalıbıdır.”

Toplumsal ve bireysel önlemler ile kişilerin bu düşünceleri ve olası eylemleri engellenebilir. Bilinç düzeyinin artırılması oldukça önemlidir. Bunun içinde temel eğitim içerisinde buna yönelik çalışmalar gerekir.

Depresyon, intihar vakalarında en sık rastlanan neden olarak öne çıkmaktadır. Doğru tanı ve tedavi ile birlikte erken farkındalık intiharı önlemenin en önemli yollarıdır. İntihara yönelik mesajlar paylaşan kişileri alanında uzman kişilere yönlendirmek de oldukça önemlidir.

Olası intihar riskinin varlığı, bir tabu haline gelmiş olan “Kötüyü konuşma, en kötüsü olur.” düşüncesi ile engellenemez. Doğru olan bu eğilimi olan kişilerle uzman desteği alınarak konuşulmasıdır. Kişinin hayat çemberinde yer alan her üyeye durumun doğru aktarılması gerekir.

Toplumsal bilinçlenme ise eğitim verenler ile başlamalıdır. Bu bilinç düzeyindeki artış, intihar oranındaki düşüş ile sonuçlanacaktır. İkisi arasında olan bu ters orantının kurulması oldukça önemli ve gereklidir.

Hepimiz zor dönemlerden geçiyoruz. İçinden çıkmakta zorlandığımız ve mücadele vermekten bitkin düştüğümüz anlar oluyor. Umutsuzluk, karamsarlığa; karamsarlık, bir ömrün sonlanmasına neden olabiliyor.

Bu yalnızlık sarmalı, içinde bulunulan düşünceyi daha da tetikleyici bir hal alıyor ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünmemize neden oluyor.

Tutunacağımız dalların yok olduğu düşüncesi, ayakta tutan ümitler ile yaptığı güreşi kaybediyor. Ancak çözüm yolu yine bireyde ve çevresinde bitiyor.

Karmaşık duygularımızı ve kendimizi bir boşlukta savrulurken buluyoruz. Boşluğu dolduran insanların olması için çaba göstermeli ve içinden çıkılması gereken bu eylem karşısında toplumsal destek görmeliyiz.

Hayata tutunmak için destek veren elleri avucumuzda hissetmemiz ve bizimle birlikte olduklarını bilmemiz bize iyi gelebilir.

SON SÖZ

Unutulmamalıdır ki, bu destekleri verirken psikolojik süreçleri göz ardı etmemeli ve uzman kişilerden destek almaya yönlendirmeliyiz.