BİR MUSİBET, BİN NASİHATTEN İYİ

Yazım başlığı aslında ‘Bir musibet bin nasihatten iyidir’ atasözüdür. Kişiler, yaradılışları gereği nasihat ve öğüt kabul etmekte zorlanırlar. İşte bu söz de bunu kabul etmeyen veya kabullenemeyenler için söylenmiştir.

Aslında bu sözün tam sözlük anlamı ise, “Yanlış bir yol tutmuş kimi insanlar vardır ki, onlara ne kadar çok öğüt verirsen ver, tuttukları yanlış yoldan çevirmekte olan bu öğütler bir fayda temin etmez. Fakat başa gelen küçük bir olaydan daha büyük derler çıkarması muhtemeldir.”

Günümüzde bu atasözümüz koronavirüs tedbirleri için tam yerinde bir sözdür. Nedeni ise kimse söylenenlere uymamakta ancak kendileri veya yakınları hastaneye yatınca işin ciddiyetini anlamaktalar.

Salgın illeti iki yıla yakın zamandır insanlığı dize getiriyor. İster biyolojik bir silah, ister doğal mutasyon olsun, hemen hemen dünyanın tümünde hayatımızı tehdit ediyor. Lakin biz milyonlarca ölüm, milyonlarca yoğun bakımda yatan hastalara rağmen tedbirlere uymuyoruz. Her gün birilerimiz bir yakınını kaybetmenin acısını yaşıyor.

Sanırım, bu tedbirlere uymayıp aşı olmayarak hastalığın yayılmasına yol açanlar ‘bizim yaptığımız doğrudur’ diye düşünüyorlar. Doğruları kabul etmek gururlarını kırıyor. Onun için yanlış yolda olan, yanlış işlerle uğraşan kişilere ne kadar nasihat edilirse edilsin bu yanlış yollardan dönmeleri ve gidişatlarını değiştirmeleri çok zormuş.

Günlerdir buradan ‘Aman aşınızı olun, maske, mesafe ve temizlik kuralına dikkat edin’ diye uyardım, yetkililerin açıklamalarına yer verdim. Bir başka deyişle nasihatte bulundum.

Ama takan kim. Bunu yapan başka bizim yöneticilerimiz olmadı mı? Ölümün kıyısından dönen Büyükşehir Başkanı Muhittin Böcek bile maskeyi çoğu zaman takmaktan imtina etmedi mi? Sonra tekrar hastaneye koşmadı mı?

Çift aşılı olmasına rağmen Manavgat yangınında gece-gündüz çalışırken koronavirüse yakalanan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü hastanelik olmadı mı?

Lider TV’den Cansu Oktay’ın Kepez Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’nde tedavi görürken röportaj yaptığı Gökhan Demirel’de yaşamını yitirdi!

Yani bu işin şakasının olmadığı bu iki yöneticimizin yaşadıkları ile açık ve net olarak ortaya çıktı. Hatta ve hatta Başkan Böcek’in abisi Şadi Böcek ile aşı olmadığı için tedavi gören Gökhan Demirel’in bu illetten vefat etmesi bize bu atasözümüzü hatırlattı.

Ne acı değil mi? Önerilere kulak asmayıp başımıza gelen acı sonlar ile önerilerin kıymetini anlamış oluruz sanırım.

Pişmanlık, kederden çok daha acıdır. Çünkü nedeni sadece kendimizden kaynaklıdır. Bu nedenle gelin şu aşılarımızı olalım. Gelin hem kendimizi hem de geleceğimiz çocuklarımızı garanti altına alalım. Nasihatlere kulak verip musibetle imtihan olmayalım.

ÖRNEK HAREKET BUNLAR

Dönüp dolaşıp Türkiye’nin en büyük orman yangınının yaşandığı Manavgat’ı yazmaya devam ediyorum. Nedeni ise her gün yeni bir hikayenin ortaya çıkması.

Hani yangın sırasında oturdukları yerden sosyal medyadan avaz avaz bağırıp algı yaratmaya çalışan sözüm ona bazı sanatçılar vardı ya. Onlar bağırdıkları ile dikkat çekmeye çalıştı.

Amma harbiden bir şey yapmaya çalışan insan evladı olan sanatçılarımızda vardı! İşte bunlardan sadece bir tanesi Demet Akalın idi. Öyle bağırıp çağırmak yerine yardım eli uzattı.

Şarkıcı Demet Akalın, Antalya'nın Manavgat ilçesindeki büyük yangında evi yanan Karaözlü Alzheimer hastası Fatma Öksüzoğlu için verdiği sözü tutarak prefabrik ev yaptırdı. 80 metrekarelik 3+1 prefabrik evin girişine 'Demet Akalın Sevgi Evi' yazıldı.

Evin çevre düzenlemesini yapan Öksüzoğlu'nun torunu Mehmet Ali Öksüzoğlu, Akalın'a teşekkür ederek, “Yaptığı bu iyiliği sürekli hatırlayacağız, hiç unutmayacağız” dedi.

İşte sanatçılık bu olmalı. Öyle boş beleş bağırmakla ayılıp bayılmakla olmuyor bu işler. Demet Akalın gibi örnek olmalı, halktan aldığını halka geri verebilmeli.

İŞTE KAHRAMAN GENÇLİK

Manavgat’ta başlayıp Akseki’ye kadar ulaşan ve 60 bin hektar ormanlık alan kül olurken bazı kahramanlar o telaş ve hengamenin içinde hiç gündeme gelmedi. Hep arka planda kaldı.

İşte bunlardan biride yangına müdahale eden ekiplere yardım ederken yaralanan ve bacağına platin takılan Akseki Güneykaya Mahallesi’nden 16 yaşındaki Ramazan Uzun. Gözünü budaktan vücudunu alevden esirgemeyen bir gencimiz.

Yani böyle bir hareket sadece Türk gençliğine mahsustur sanırım. Hayatı pahasına alevlerle mücadele eden ekipleri yardım etmek. Sonra ayağına takılan 3-5 platin ile yaşamak.

Hani askere giden gençlerimiz derya “Vatan sana canım feda” diye.

Aksekili Ramazan’ın yaptığı da aynen bu. Orman bir vatansa ki öyle o da canını feda etmiş. Tipik bir kahraman Türk genci.

Bu gencimizi AK Parti Antalya Milletvekili Tuğba Vural Çokal, Kemal Çelik, Akseki MKYK Üyesi Lütfiye Selva Çam, Kaymakamı Volkan Hülür, Akseki Belediye Başkanı İbrahim Özkan hasta yatağında ziyaret etti. Ramazan Uzun’a kahramanlığı için teşekkür edildi. Birde teşekkür belgesi verildiği fedakarlığı için.

Yani bu fotoğraf aynı zamanda yangınlar sırasında ‘Devlet-Millet tek yürek oldu’ sözünün de en büyük kanıtlarından birisi oldu.