BİR MEVLİT HATIRASI

Bir arkadaşımın annesi vefat etmişti, mevlidine gittik. Hoca efendiler mevlit okudular, sohbetler edildi. Yemek vakti geldiğinde hocalarla ayni masaya oturmuştum. Köyün imamı biraz şakacı biri-siydi. Şifalı bitkilerle meşgul olduğumu bildiği için bana şöyle bir soru sordu.

-Ben hanımla mutlu olmak istiyorum ne tavsiye edersiniz? Ben de;

-Ruhen mi, bedenen mi?

-Her ikisi de...

Ruhen mutlu olmak için O'na her gün tatlı dil, güler yüz ve nezaketle davranarak kalbini fethedeceksin.

Bedenen ise 200 gr kurutulmuş çakşır otunun kökünü toz haline getirip 1 kg bal ile macun yapacak ve her gün sabah akşam birer çorba kaşığı yiyeceksin. Gücün artacak dedim, İmam efendi memnun kaldı sofrada bulunanlar da not aldılar bu tarifi.

Önce keyfine bakan dertli;

Önce sabır edip muvaffak olan mutlu

-Adamın biri; Anne babasından kalan 40 dönüm araziyi satıp keyfine bakmış.

Son durum; Kirada oturuyor, emekli de olamadığı için dertli...

Her santimetresine para ödemedin ki kıymetini bilebilsen...

-Bir gariban, 30 yıl çalışıp bir arsa almış, kendisine 5 daire düşmüş, birinde kendisi oturuyor, ikisinde çocukları, ikisini kiraya verdi, emekli de olduğu için mutlu...

Önce zahmet, sonra rahmet…

Hatıra: Bir arkadaşım vardı, zamanı iyi değerlendirirdi. İşçi olarak bir fabrikaya girdi, pazar günleri de iş elbisesini giyip kahveye gider o gün de kendine iş bulurdu. Emekli olduğu zaman aldığı parayı da değerlendirip evlatlarına iyi bir miras bırakmıştı.

Hatıra: Sene 1965'de tanıdığım birkaç kişi Almanya'ya gitmişti. Bir tanesi yıllarca sabredip çalıştı ve Antalya'nın belli bir bölgesinde epey bir yer aldı. Sonraları iki büyük hastalığa yakalandı, Biri kumar, diğeri kötü kişilerle ilişkilerdi. Sonuçta o güzelim arsaları sattı harcadı sadece evinin yeri kaldı. Rabbim kimseyi şaşırtmasın.