BİR KEZ DAHA ANLAŞILDI!

Rusya ve Ukrayna arasından 2014 yılından beri süren gerginlik, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna sınırları içerisine olan Donetsk ve Luhanks’ın bağımsızlığı tanımasının ardından sıcak savaş dönüştü.

***

İki ülke arasında halen devam eden ve birçok acı bilançonun yaşandığı savaşın akabinde Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, Rusya'nın ülkelerini işgal etmesi halinde Türkiye'den Boğazları kapatmasını talep edeceklerini söylemişti.  Bodnar, Karadeniz'de kendi sınırlarına yakın yerlere konuşlanmış Rus savaş gemilerini tehdit olarak gördüklerini belirterek, işgal senaryosunda Ankara'dan Boğazları 'saldırgan devlet' olarak Rus gemilerine kapatmasını isteyeceklerini açıklamıştı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili olarak, “Türkiye'nin çifte standartlara düşmeden Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni her zaman tam anlamıyla uyguladı. Montrö Anlaşması'nın hükümleri gayet açık ve net. Türkiye, bir savaşın içindeyse buradan tüm geçişler tamamen Türkiye'nin kontrolünde oluyor. Eğer Türkiye, bir savaşın tarafı değilse ve savaşan taraflar varsa 19’uncu madde gayet sarih bir şekilde söylüyor. Bu savaşan ülkelerin gemilerine boğazdan geçişi kapatma yetkisi veriyor Türkiye'ye ama yine 19’uncu madde bir istisna tanıyor” demişti.

***

Çavuşoğlu açıklamasının devamında,  “Bu, sadece Rusya için değil, tüm kıyıdaş ülkeler için geçerli. Ukrayna için de geçerli. Eğer bir gemi kendi üssüne dönmek için talepte bulunuyorsa 19’uncu madde burada bir istisna tanıyor. Tabii burada kendi üssüne dönmüş olması gerekiyor. Yani denizden, boğazdan geçip başka bir üsse değil. Montrö Sözleşmesi'nin 19’uncu maddesinde düzenleme var, istisna nerede tanınıyor açıkça söylenir. Biz her zaman olduğu gibi burada Montrö Anlaşması'nı tamamen uygulayacağız” ifadelerine yer vermişti.

***

Hal böyle olunca Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin önemi ve savaşın seyri açısından Türkiye’nin tutumu oldukça merak konusu oldu. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin detaylarını aktarmadan akıllara kazınan bir hikayeyi paylaşmak istiyorum.

***

Atatürk’ün vefatından yaklaşık bir yıl sonra, dünyanın yeniden büyük bir savaşın eşiğine geldiği günlerin hemen arifesinde, zamanın Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, Sovyetler Birliği’ne resmî ziyarette bulundu. Stalin, kendisini kollarını açarak dostça karşılar ve gülerek; “Umarım gelirken boğazların anahtarlarını da yanınızda getirmişsinizdir” diye takılır. Tabi her şakanın altında bir gerçeklik vardır felsefesi ile Saraçoğlu’nun bu takılmaya yanıtı hem tüm hariciyelerimize ders verir niteliğindedir hem de Türkiye’nin boğazlar konusundaki ilelebet tavrını net bir dille ortaya koymaktadır; “Maalesef ekselansları, Mustafa Kemal giderken anahtarları yanında götürdü!”

***

Peki, neydi bu anahtarın sırrı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin bizim açımızdan kritik olmasının temelinde ne yatıyordu.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi en kısa tanımıyla, 1936'da imzalanan ve Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası bir sözleşmedir.

***

Bu sözleşmenin önemi ise Türkiye'ye Boğazlar üzerinde tam kontrol hakkı verir ve barış zamanı sivil gemilerin özgürce geçişini garantiler. Anlaşma, ayrıca Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı verir.

***

Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile özetle Boğazlar kayıtsız şartsız Türkiye Cumhuriyeti'ne bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır. Türk Hükûmeti, sözleşmenin, savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçişine ilişkin her hükmünün yürütülmesine göz kulak olacaktır.

***

SON SÖZ

Montrö Boğazlar Sözleşmesi aslında tam da Saraçoğlu’nun dediği gibi bir ‘anahtar’dır. Ve bu anahtar kimsenin eline asla geçemeyecektir. Türkiye’nin sınır güvenliğinin belki de en önemli akitlerinden biri olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi, boğazların egemenlik hakkını tamamen bize vermekte ve herhangi bir savaş durumunda Türkiye’nin sağlam adımlar atmasına önayak olmaktadır.