BİR KEZ BULAŞTI MI, İFLAH OLUNMUYOR

Bir insana siyaset sevdası bulaştığı zaman, inanın o insan bir daha iflah olmuyor. Bu hastalık yani virüs neredeyse ilkokulda bulaşıp hayatımızda uzun süre kalıp vücudu terk etmiyor. Bu ilk önce sınıf başkanlığı ile başlıyor sonra takım kaptanlığı falan derken bir sevda haline dönüşüveriyor.

İnsanı içten içe kemiren bu virüsün adı BAŞKANLIK. Sınıf başkanlığı ile buluşan bu virüs son dönemlerde Antalya’da öyle bir hızla yayılmaya başladı ki Covid-19 (koronavirüs) halk etmiş. Canı sıkılan bilerek bu virüse yakalanmış.

Kafanızı çevirdiğinizde sağa baksanız BAŞKAN, sola baksanız BAŞKAN, arkanıza dönseniz BAŞKAN. Zaten istikametinizdeki neredeyse herkes BAŞKAN! Eskilerin tabiri ile elinizi sallasanız her an bir BAŞKAN’a değecek. İş insanı derneği, platform, meclis, dernek, falan filan. Hepsinin birer BAŞKAN’ı var.

Hafta sonu önüme bir fotoğraf düştü. Kepez Belediyesi’nin eski Başkanı Erdal Öner’e ait. Antalyalılar Platformu’nun başkanı mı ne olmuş! Demek ki virüs ona da bulaşmış. Refah Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile yan yana. Bir gün sonra CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte platform başkanı Erdal Öner!

Yanında da aynı virüse yakalanmış bir dönem MHP ve İYİ Parti İl Başkanlığı yapmış olan Ali Adnan Kaya. BAŞKANLIK virüsü bulaştı mı vücudu terk etmiyor mübarek. Bir dönem ben de Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Antalya Şubesi Başkanlığı yapmıştım. Hatta ev ahalisi akşam eve girdiğimde ayağa kalkıp, “BAŞKANIM hoş geldin” diye dalga geçerlerdi! Şükür ben o virüse kapılmadım.

Şimdilerde bu iş yani önüne gelene bulaşan BAŞKANLIK virüsü kartvizit sevdasına dönüşmüş durumda. Aklınızın almayacağı isimlerin titrinde BAŞKAN yazıyor. Sanki bu bakkalda satılan bir emtia imiş gibi önüne gelen bir meclis veya platform kurup kendini BAŞKAN ilan ediyor. Sonra medyada boy boy görüntüler.

Benim anlamadığım şu; bir kurumun müdürünü ve sorumlusunu röportaj için çağırdığınız zaman kırk dereden su getirenler bu platformlara gidip umulmadık açıklamalar yapabiliyor.

Hal böyle olunca medyaya da haber konuları çıkıyor. Benim meslektaşlarıma acizane tavsiyem bir daha kimseyi çağırmayın nasıl olsa bizim işimizi bu platform ve meclisler yapıyor.

Keşke bir de gazete veya televizyon kurup o açıklamaları oralarda yayınlatabilseler! En azından bize aylak aylak gezme fırsatı vermiş olurlar.

Ha bu arada şehrin ve memleketin sorunları için kafa patlatan, STK’lara bir sözüm yok. Ancak AT izi İT izine karıştığı için kimin neyi söylediğini anlamakta güçlük çekiyoruz. Millet, bırakıp bu işleri de kendi işinize gücünüze bakın.

Bu ülke sizden BAŞKANLIK değil üretim bekliyor. Hadi canlarım pardon BAŞKANLARIM benim.

ASTARI YÜZÜNDEN PAHALI

Yukarıda bir deyim ve “Bir işin ayrıntısına ödenen paranın aslına ödenen para ile kıyaslandığında fazla olması, gerçek değerinden fazlaya mal olması, manalarını taşımakta” imiş.  Dün bizim Lider Gazete’de, ‘Milyonluk festivale Yörüklerden tepki’ başlığı ile manşetten yayınlanan haber vardı. Tam da bu deyime denk gelen bir haber.

CHP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl 6-8 Mayıs’ta yapmayı planladığı Uluslararası Antalya Yörük Türkmen Festivali’ne 15-20 milyon lira bütçe ayırmasını konu alan bu haber sadece Yörükleri değil, akli selim düşünen herkesi çileden çıkaracak türden.

Zaten birkaç yıldır beceriksizlik ve koronavirüs nedeniyle yapılamayan bu festival için ayrılan bütçenin detaylarına bakınca tepkilerin haklı olduğunu anladım. Festivale gelecekler için çoğunluğu yurt dışı 360 uçak bileti, bir kısmı 5 yıldızlı otellerde olmak üzere 2 bin 700 konaklama ve festival boyunca toplam 13 bin kişilik yemek alımı.

Dahası var. 20 sanatçı, yurt içinden 25 yurt dışından 10 halk oyunu ekibi, 49 kıl çadır. Bir de Özbek Pilavı alımı. Yahu Yörüklerin meşhur KEŞKEK’inin köküne kıran mı girdi?

Festival için 11 Nisan’da yapılacak ihale baya tartışmalı geçecek gibi. Ancak geçmişteki yapılanların bütçesine ile bu karşılaştırılınca önerilerde gemleye başladı.

Örneğin bütçe kısıtlı tutulup yerine tanesi 2 milyon liradan toplu ulaşım otobüsü alınıp halk rahatlatılabilir. Veya bir kısmı ile Yörük çocukları okutulabilir(burs) gibi öneriler var. Hani ‘Astarı yüzünden pahalı olmadan’ bu öneriler daha makul geliyor bana da.

SIRADIŞI İNSANLAR

Hayatımızda bazen öyle insanlar tanırız ki kimisi sıradan, kimisi ise sıra dışı! Bu kamu kurumlarında da müdürler için aynen geçerli. Sonuçta insan. Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürü Yavuz Gürhan. Bana göre sıra dışı bir yönetici. Hiçbir zaman oturduğu koltuktan güç almayan, bilgi ve birikimini o koltuk ile herkese aktarmaya çalışın biri.

Öyle makamı nedeniyle böbürlenmeyen, büyükle büyük çocukla çocuk olan, sporun her alanında 7/24 olmaya çalışan bir insan. Karadenizli olduğu içinde tutabilene aşk olsun. Oradan oraya kokuşturup duruyor.

Dün de sosyal medyada Türkiye Judo Federasyonu Başkanı Sezer Huzur ile bir fotoğrafını gördüm.  Şehit Ufuk Baysan İlköğretim Okulu’na gitmişler. Hem çocuklara hem de öğretmenlere Antalya’da Sağlık İçin Spora Teşvik (ASİST) projemizin önemini anlatmışlar. Öyle böyle değil. Biri minderde çocukla diğeri hakemlim yaparak.

Gel de bu sıra dışı insanlara imrenme. Helal olsun size.