BİR GARİP 'BATAKLIK'
Sevgili okurlar; cuma sabahı Antalya güne adı uyuşturucu ve suçla anılan Zeytinköy semtindeki uyuşturucu operasyonu ile başladı. Torbacı tabir edilen sokak satıcılarına yönelik operasyonda 7’si narkotik suçlardan aranan 10 şüpheli yakalanmış.
Şüphelilerin adreslerine yapılan aramada çeşitli miktarlarda uyuşturucu madde ile silah ele geçirilmiş. Antalya’nın göbeğindeki bu bölgede uyuşturucu sorunu tam 10 yıl önde gündeme getirmiştim.
Akşam Gazetesinde “Zehirköy” başlığı ile manşetten yayınlanan o haberden sonra bölgede hava destekli operasyonlar yapılmaya başlanmıştı. Ama yıllardır o kara düzen devam ediyor.
En büyük operasyonlardan biri de geçtiğimiz Mart ayında 2 bin 500 polisin katılımıyla gerçekleştirilmişti. Mavi bayrak adı verilen bir operasyonda 200’ün üzerinde şüpheli yakalanmıştı.
Peki ne oldu?
Üzülerek söylüyorum. Uyuşturucu ile mücadelede arpa boyu kadar bile yol kat edemedik. Bunu niye söylüyorum? Mahalleden aldığım bilgiye göre bu yakalanan 200’ün üzerindeki şüphelinin çoğu serbest kalmış.
Neden? Çünkü tutuklayabilmek, hapis cezası verebilmek için uyuşturucu sattığını mahkemede ispat etmek gerekiyor.
Satıcılar da bu konuda senden benden çok daha bilgililer. Yasaların boşluklarını da hangi suça ne cezanın verildiğini de çok iyi biliyorlar.
Hatta adliyede yakınları uyuşturucudan yargılanan birinin elinde bu konuda yazılan kitabı okurken görmüştüm. Fotoğrafını da buradan paylaşıyorum.
Ele geçirilen uyuşturucu miktarı düşük olduğu zaman yakalananların çoğu satıcı değil, kullanıcı olduğunu iddia edip serbest kalıyor.
Peki, o kadar büyük operasyonlara rağmen niye yüklü miktarda uyuşturucu ele geçirilemiyor? Bunların çok iyi araştırılması ve de sorgulanması gerekir.
Öte yandan bu sorun, sadece gençlerimizi zehirlenmesinden ibaret bir mesele değildir. Bu işin farklı boyutları da var elbette. Bu sorun aynı zamanda Milli güvenlik meselesidir. Terörle mücadele meselesidir.
Bunu niye söylüyorum? Çünkü; bu bölgeye anlatılanlara göre uyuşturucu ağırlıklı olarak Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu illerinden geliyor. Haliyle bu para terörün finansmanında da kullanılıyor.
Sorun elbette sadece polisiye tedbirlerle çözülebilecek kadar basit değil. Bu işin belediye boyutu da var. Başka boyutları da var.
Örneğin mülkiyet meselesi. Zeytinköy bölgesindeki en önemli sorunlardan biri de davalık parsellerle ilgilidir. Bazı imar adalarında tarafı belli olmayan davalık hisseli parseller var. Mahkemelerde dosyalar kayıp. Bu nedenle mülkiyet sorunu giderilemiyor.
Örneğin 13192 ada 11 nolu parsel. Bu parselle ilgili taraf bulunamadığı için üzerine bina inşa edilemiyor. Bu parselle ilgili mülkiyet sorununu çözmek için müracaat eden bir avukata Tapu Müdürlüğü’nün gönderdiği cevap yazısını da buradan paylaşıyorum.
Ayrıca birçok parselde vakıf şerhi var. Öte yandan kamuya ayrılan yerlerde de sıkıntı olduğu söyleniyor. Örneğin Muratpaşa Belediyesi'nce o bölgede imar planında karakol, cami, sağlık ocağı ve okul yapılması için ayrılan parsellere neden inşaat yapılamıyor?
Sorular sorular sorular…
Öte yandan aldığım duyumlar doğru ise uyuşturucu tacirlerinin uyuşturucu satışında bağımlı yaptıkları gençleri kullandığı söyleniyor.
Uyuşturucuyu saklamak için besledikleri tavukların, güvercinlerin kanatlarının altını, hatta köpeklerin tüylerinin arasını bile kullananlar olduğu iddia ediliyor.
Madde bağımlılarına gelince uyuşturucu parası temin etmek için her türlü suça bulaşanların olduğunu biliyoruz.
KEPAZELİĞE SON VERİN
Rögar kapaklarından üst geçitlerdeki asansörlere, musluklardan sayaçlara kadar ne varsa çalıp hurdacılara satanları da, Zeytinköy’ün dibindeki hal kavşağında uyuşturucu için bedenini satan küçük yaştaki kızları da görüyoruz. Sorunları yaz yaz bitmez… Ama artık bu kepazeliğe artık son verin.